Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Tıpkı, insan bilinci içinde kendisini tevhidle pekiştirten inancın; ara sıra ya da durduk yerde, kelimeyi şehadet getirtmesi gibiydi. Bu yüzden Arapların bu pekiştirmelerini rahatlık ve esenlik içinde oluşla yaptıkları dönemsel zamanları vardı. Bu ortak anlayış, ittifak toteminin ilk isteğiydi. Bu güvenli olunan zamanlar; birleşme ruhunun kültüründe yansıyan, can mal kastına yasaktan olan kutsal günler olarak bilinen gelenekleriydi. Haram aylar geleneği sayesinde Arabın Mekke panteonu ortaya çıkabilmiştir. Araplar ara süreçlerle durumu idare ettiler. Bu nedenle iç Araplar başlangıç dönemlerin temel koşulu gelenek görenekli kültü ile kendilerini 6. yüz yıl içinde de hazır bulmuşlardı. Çok acil bir durum vardı. Çok şiddetli bir kökten devrimle, mevcut kaostuk yaşam verilerinin yorumlanması sentezlenmesi, beli kritik değerler üzerinde eksenleştirilmesiyle sürece yol akışının verilmesi gerekiyordu. Süreç doğum yapma koşullarına çok uygun ve zorunlu, ama yalancı sancılarla doğum ürünü, bir türlü ortada yoktu. Aslında Arabın 6. Yüz yılda pek çok oluşla, doğum ürünleri vardı. Ama doğanlar yapının zorlayıcı lığıyla prematüre olup kalıyordular. Doğumlar, ortalama eksen çevrimi olabilecek totemi düşünceyi bir türlü tutturamıyorlardı. Doğum; devlet, merkezi otoriteyi ortaya çıkarmak gibi oluşuyla topluma seslenmeli; hem de bunların anlaşılıp kavratılması için bunları inanç iman konusu olarak din sembolizmi üzerinden anlatışlarla sosyal yapıya seslenilmeliydi. İşte çağlar üstü dâhinin yapacağı mükemmellik buydu. O dönemdeki cağın gereği oluşla hiç kimse bu ikili yetkinliği kavrayamamış olmakla süreci tek yanlı ele almıştılar. Bu nedenle de hep başarısız kalıyorlardı. Hiçbir kimse, seçkin insan Hz Muhammed’in keskin zekâ kavrayışlı eylemsel kıvraklığında oluşla, onunla boy ölçüşemiyordular. Hepsi konjonktür ortalamasına mesafe olan, minimal bir yerlerde tek benci durmakla; oyun kuralına göre, oyunu; daha baştan kaybediyorlardı. Sadece seçkin insan Hz Muhammed konjonktürü ortalamaya en yakın yerden okumakla, kendi ayağını bastığı yapının kumaşını, tasarlayıp birbirine ilintileyip; belli bir görüntünün şeklini kabataslak ortaya koyuşla ikili alanın birbirine karşı muhteşem reveransı içinde, süreci ilmek ilmek dokuyordu. Artık örnekçe şekil, yolun yürünmesi ile binlerce, on binlerce teşriki insan mesainin katılımıyla; tek bir insandan, grup insanından, cemaat insanının aklından daha büyük bir akıl olan; İSLAM KÜLTÜRÜNÜ ortaya koyacaklardı. M.Ö 1400 ve 1200’lü yıllarda zamanın beliren ruhuna göre çevresinde yavaş yavaş kaybolmağa yüz tutan politeizm birlikte totemler (ilahlar) ayrılığı sır olmağa başlamıştı. Gruplar totem meslekleri ile ittifakın içine geldiler. Her bir grup temsilcisi meslekleri olan totem işlerini; ittifak içinde o totem mesleklerini “düzenleyen İLAH” yapılarının politeisttik görünümüydü. İlah toteme göre totemler arası karşıtlık olmanın bir enformasyonudur. Oysa totemler sosyal birliğin içinde sadece kendileriydi. İttifakla totemi tekillik çoklaşmıştı. Bu çoklaşan yapının her biri her birine göre gördüğü iş İLAH işleriydi. İlah sadece düzenleyen ilke oluşla, diğer ilahların rekabetçi karşıtıydı. Ne zaman ilahlar kurulu kendi arasında hiyerarşi düzenlemesiyle ve İNSAN YARTMA fikriyle ortaya çıktılar, gruplar arasındaki aykırılıklar İNSAN olmanın birliği (tevhidi ile aşılmışsa; ilahlar çokluğu da Yaratan TANRI birliği (tevhidi) ile aşılacaktı. Bu da çoklukta tekliğin görülmesiydi. Müthiş bir olgunlaşma ve yapılaşmaydı. Artık İNSANIN İNSANLIK macerası başlayacaktı. Nasıl tekiller teması çokluk olarak yansımıştı. Şimdi de çokluğun hercümerci içinde çokluk teklik gibi görünmeğe başlayacaktı. Ve görünmez olan YARATAN ALLAH fikri, Marduk, IV Amonetep ve Musa öğretilerinde ortaya çıkacaktı. Nasıl İnsan anlamında totem gruplar cem edilmekle totemiler ortada kalmamıştı. İşte Tek TANRI fikriyle de ilahlar ortada kalkmamıştı. Yeni bir hiyerarşik pozisyon ve statüye bürüneceklerdi. Tek Tanrı olgunlaşması giderek İsa öğretisinde; Mazdeki gibi yapılar da, insanlığa mal olmuştu. İç Araplar bunlardan haberdar olmalarına rağmen 6. Yüz yıl Arap Jurassic Parkı daha çok totem kültürü olmanın yansımalarıyla tarih sahnesinde olunuşla bir yaşanmışlıktı. Araplar elindeki gelenek, görenek, inanç ve totem kültürlü germanyum ve silisyumdan iletimle malzemeyi kullanıyorlardı. Ama merkezi osilasyonlu iletim yapan, germanyum ve silisyum iletimli transistörle akım üretmeyi bilmiyordular. Bu nedenle de dünya sahnesinde oluşla, bir dünya devi olmanın dayanaklarından ister istemez yoksun kalıyordular. Diyota akımı Hz Muhammed ürettirecekti sürecek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |