Yaşamak ne güzel şey be kardeşim. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
O günlerde ittifakı olmayan etnik totemi gruplara siz insan deseniz bile; ittifakı hiç bilmemiş, ittifakın süreçleriyle aşina olup, çelişkilere düşüp ittifakı kavrayamamış grup yapıların, ittifakı anlayamamaları nedeniyle; insan kavramını da anlayıp sindirmeleri beklenemezdi. Erken dönemden beri geçer akçe olan yapılaşma tipi standarttı. Her bir totem eşlikti grup ayrıcalığı da yine, giderek eriyen bir süreçti anlayış oluşla insan kavramı içinde olacaktı. İttifakın insanı, bu ayrıcalığı kendi totemde si ile eşleştirip bu tür saygınlıkları ittifakın yeni totem eşlerine izafeyle eşit kılıyordular. İttifak, ayrı ayrı etnik sosyal kültür üzerinde değil de; bu totem alan devinmesinin insan sosyal kültürü üzerindeki çizgide, rezonansa geliyordu. İttifakın insan dediği süreç yapı, yeni grupların oluşturduğu küme aitliğiydi. Şimdilik, o süreç içinde ittifak eden gruplar insanıydı. Öyle ya sizin ittifakınızı tanımamış, bilmemiş gruplara siz; nasıl insan derdiniz? Siz ittifaka girecek denli gelişmemiş, ya da gelişmişliğinize rağmen aykırı olmuş gruplara insan deseniz bile, onlar sizin süreçlerinizi ve mantığınızı bilemezler. İttifakı yapının zamanı başka akıyordu. Totem ata soylu etnik yapının zamanı farklı akıyordu. Çok kez yapılar birbiriyle hiçbir şekilde bağdaşmıyordu. Yani o günlerin ittifakı eşleşiş mantığını anlayamayan, bilemeyenler; o günlerde insan ittifaklaşması içinde olmayışla, bunlardan haberi olmayan bir çok grup vardı. İnsan ittifakın ürünüydü. İttifakı süreç insanı yaratmıştı. Bunun için ilk başlarda ittifak aitliği içindekine insan deniyordu. İnsan kavramı da yakından uzağa doğru oluşla düşünsel olgunlaşma ve düşünsel evrimini geçirecekti. Nasıl yaşantılaşıyorlarsa, insan düşüncesi de buna paralel düzenlenecekti. Bu yüzden köleci sistemler içindeki kölelerin, bırakın ittifakı olmalarını; artık ittifakın insanından bile sayılmayacaktılar. Yeni zaman, ittifakın bir birleştiren olma zorunluluğunu; başka süreçler üzerinde çevrilmeyişleriyle ortaya koyacaktı. Yeni zaman, ittifakı zemin düzlemli devinim hareketini; birlik yapmanın alanı içinde kalışıyla; birlik yapmanın bambaşka parametrelerine doğru, zemin sekanslarını kaydırmıştı. İnsan kendisine yabancılaşmağa başlamıştı. İttifak öncesinin totem dönem süreci, insanın kendisine yabancılaşması değildi. Aksine totem dönem süreci totemilerin insanlığı keşfetme süreçlerine gidecek olan yolun kendisi olmuştular. İttifakı dönem, insanlık gibi dev bir adımı atmıştı. Yine ittifakın biraz ileride oluşturacağı yeni sansasyonel tartışmalı ittifakı köleci sistemiyle, köleci sistemin totem alanı; ittifakın dini devinim alanı da olmaya başlayacaktı. Dini dönem, totemi dönemden çok farklıdır. Totemi dönemler, dini dönemden araçlarıyla farklıdırlar. Amaçlarıyla farklıdırlar. Parametreleriyle farklıdır. Bir kere totem, sağlasan dönemli alan ilişkisi iken; dinler, üretimse dönemin ilişkileridirler. Dinler, sınıflı dönemin sınıf mantıklı oluşla sınıfsal durumlarını hazım ettirmenin sembolizmi oluşla dinler; insanı insana yabancılaştırmanın da ideolojisi olacaktılar. Dini dönemin hiç bir konusu, bire bir totemi dönemin konusu değildirler. Totemi dönemlerin totem konusu, grup kutsallıktı sağla anlıklar üzerinedir. Dinin konusu önce ittifakı birlik ve insan üzerineyken ileri süreçlerle sınıf yapıları ve sınıflar ahlakı üzerine doğru evirilmişlerdir. Dinler totemi dönemden aktarımlı oluşla, birçok totemi dönemin alan içi taşıyıcılarını, kendi kullanımları içine almıştırlar. Dinlerin kendi içlerine aldıkları totemi alan taşıyıcılardan bir kısmı şunlardı. Dokunulmazlık ya da kutsal veya mukaddes oluştu. Tabu oluştu. Totem yerine, önce ilahların yer almasıdırlar. Totem alanın grupla totem arasındaki ilişkilerini düzenleyen ve totemle, grup arasında mesajcı olan duyarlı kişileri vardı. Totem alanın duyarlı kişileri olan büyücü, gelecekten haber veren kâhin kişileri de alan içindeki yelerini, peygamberlere bırakmışlardı. Totemi alanın geçmişte ve gelecekten haber veren kâhinler getirdikleri haberleri, atalarından alırlardı. Bunun yerine dinler içinde mesajı, peygamberler getirirlerdi. Totem alan mesajını somut semboller üzerinde çevrimle ve manyetik küple oluşla bir içten içe ya da yüz yüze söylemin ön kabulüydü. Kâhin bir tür istiare içinde de olabiliyordu. Süreç, ezoterikti kılınmıştı. Dinler içindeki mesaj denen vahiy süreci de önce yüz yüze oluşla, peygamber; kendi ilgili ilahlarından vahiyi alıyordular. Mesaj alma usulü aşamalaşmaya başladı. Mesaj alma usulü önce duvar gerisindeki ilahla konuşma şekline yerini bıraktı. Sonra da perde gibi sütre gerisinde alınan ilahi mesajları millete vermenin haber alma verme işleri giderek görünmeyen bir ilahi kaynaktan alınmağa dönüşecekti. Utnapiştim tanrısı Ea’dan mesajını önce yüz yüze alırdı. Daha sonra ilk tufan mesajın duvar gerisinden konuşarak almağa başlayacaktı. Bu hal giderek rüyada mesaj almayla, vahi kaynağı giderek görünmez kaynaktan oluşla türlü yollarla mesaj alma şekline dönüşmekle, GELİŞEN SOSYAL ÖZNENİN aklıydı. Bu kabilden emir getirmenin (vahiy) ilişki türleri totem alandan alınışla, içleri başka şekilde doldurulan sözcük ve anlatım eşlemlemelerinden oluşan alan taşıyıcı devinimli düşünce parçacıkları vardır. Alan içinde iletime olan taşıyıcı kavramlarının içlerini doldurma çalışması sosyal öznenin insan soyutlama gücüyle at başı önde gitti. Bu soyuttu anlama ve anlatım at başı giden ezoterikti anlamalar oldu. Bu gibi birçok totemi alan taşıyıcıları, din parametreli alanın da envanter malzemesi oldular. Yeni zemin alanlı, taşıyıcı parçacıklar olan sözcük ve sözcüklere atfedilen; sözcüklerle eşleştirilen anlamların istismarlar da, insanın insana yabancılaşması olduğu konuya, hayli yardım edecekti. İttifakı dönemden beri birlik (tevhit)içinde olma uğraşı o günden günümüze değin insanlığın sosyo toplumsal süreci oluşla; insanlığı hayli uğraştırmış ve uğraştırmağa devam etmektedir. Bu nedenle dinler tevhide, özellikle de yaratan tek tanrı etrafındaki tevhide; pek çok önem vermiştir. Dinlerin tevhit fikrini, böylesi tarihsel düşünceyle ancak anlarsınız. Günümüzdeki tevhidi olan birlik oluşturma zemini içinde yine sınıf çıkarları esastı. Bu esas etrafında üreten insan, kendisine ve emeğine ve düşüncelerine iyice yabancılaşmıştı. Devlet, millet kavramları başka oluşma zeminleriyle birlikte insanı insana yabancılaştıran zemin bağlacını; vatan, millet sevgisi üzerinde kısmen ele aldı. Yabancılaşmayla ayrışan bu süreç, vatan-millet izafi bağlacı içinde egemenlikti bir birliktelik ortaya koyuyorsa da, bu birliğin ilinekse bağlaç lığından çok bu tür vatan millet sevgi eğitimi çok şiddetli oluşla, öznel olarak devlet bağlacı yabancılaşmanın üzerine çıkmakla; başka bir düzlem ve bağıntı üzerinde yabancılaşmanın konusu oluyordular. Şimdilik ittifakın içinde olmakla, insan; ittifakınca korunmuştu. İttifakın dışındakiler insan değildiler. İttifakın zorunlu nedeni olan tevhit düşüncesi altında yatanı ittifakın bilinç edinme nedenleri; sosyal anlamanın ve sosyal anlatımın o zaman içindeki karşılığı, insan olmanın da nedeniydi. Sürecek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |