"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Saat sabahın 10.00 suları. Lefkoşa’da arabamla merkeze doğru gidiyorum. Keyfim yerinde... Hafiften de bir türkü terennüm ediyorum. Ama kendim bile zor duyuyorum neredeyse... Öyle ki teraneler ağzımdan çıkmıyor desem yalan olmaz. Terminalin hemen kavşağındaki çembere geliyorum. Trafik alabildiğince yoğun... Dikkatli olmak gerekiyor. Araba kullanmak için sanırım biraz da hüner gerekiyor. Çünkü ister istemez bu yoğunluk karşısında insan ürperiyor. Kaza her an “Merhaba” diyebilir sana... O kadar da dikkkatliyim oysa. Karşıdan tanıyanlar çıkarmış. Selam verip selektör yakanlar olurmuş. Ama gören kim? Çünkü dikkatim tamamen direksiyonda. Gözüm önümdeki yolda. Başka hiç bir şeyi, hiç kimseyi görmüyorum. Tam çemberi döneceğim... Gözüm ister istemez çemberin etrafını belirli aralıklarla saran, siyah yelekli 3-5 bayana takılıyor. Kara yeleklerinin üzerinde, beyaz yazılarla yazılmış sloganlar var. Gözüm ister istemez bu yazılara takılıyor... Okumaya başlıyorum... Sen misin okuyan... Aniden öne bakıyorum. Gözlerim önümde duran bir cisim fark ediyor. Bembeyaz bir van tipi araba. Resmen durmuş. Çünkü onun önündeki araba da hareket etmiyor ve tabii ki onun önündeki araba da... Zincirleme bir şekilde duruyor arabalar... O anda beynim, gözüm, ellerim ve ayaklarımın karar vermesi gerekiyor. Saniyenin belki de onda biri kadar bir zamanım var. Bu sürede iki şık var: Ya akıllı olacaksın frene basıp duracak, olası bir kazayı engelleyeceksin; ya da beceriksizlik yapıp öndeki arabaya toslayacaksın... Allah’tan karar verme yetim o kadar hızlı ki ben, birinci şıkkı tercih ediyorum. Ayaklarım ister istemez frene yükleniyor... “Cassss” diye bir ses... Artık gözlerimi kapatıyorum... Allah’a dua ediyorum. “İnşallah vurmadım” diyorum kendi kendime. Demek ki içten edilen dualar hep kabul görüyor. Bu defa da yırtıyorum. Vurmaya santimler kala araba duruyor. 1 bilemedin 2 santim daha olsa karşıdaki arabanın tamponu gidecek. Al ondan sonra başına belayı. Polis gelecek, sigorta gelecek, karşıdaki şoförün artık durumu ne olacak belli değil... Anlayışlı biri değilse iş kavgaya kadar gidecek... Allah’tan kötü sonuç olmuyor. Ama burada da sormak istiyorum: Trafik bakımından yoğun olan bir noktada böyle görsel eylemlerin yapılması ne kadar doğru? Burada, eylemlere karşı olduğum kanısına varılmasın. Çünkü bu tür eylemlerin yasal bir hak olduğuna inanıyorum. Yasal ölçüde yapılan eylemlere saygım sonsuz. Hangi görüşü ve hangi düşünceyi temsil ederlerse etsinler. O, benim için önemli değil. Önemli olan, eylemin yasal boyutta yapılması... Burada yapılan eylem de yasal. Ama kaş yapayım derken de göz çıkarmak olmuyor mu bu? Oradan yüzlerce araba geçiyor. Belki binlerce insan o anda eylemcilere bakıp dikkatlerini dağıtıyor. Ve ister istemez kötü sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Sonucu kazaya davetiye... Peki eylemlerimizi biraz düşünerek yapsak, başka birilerine zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirsek olmaz mı? İnsanların haklarını gasp etmeden, insanların dikkatlerini dağıtmadan, farklı eylemler yapılsa, kimsenin kimseye zararı olmayan eylem şekilleri seçilse olmaz mı? Sırf eylem yapmak için değil, düşüncelerimizi karşıdakilere benimetmek veya bir şeylere dikkat çekmek için daha az zarar veren, kimseyi rahatsız etmeyen, herkesin hoş karşılayabileceği eylem şekillerine baş vursak olmaz mı? Eylem bir haksa, dikkat dağıtmamak, etrafa ve başkalarına da zarar vermemek bir erdem olsa gerek diye düşünüyorum... Herkese saygı duyuyor, yapılan eylemlere de sevgi ve hoşgörü ile yaklaşıyorum. Burada naçizane düşüncemi siz okuyucularla paylaşmak istedim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |