Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bileşke etkinin belirişi ve bağıntı kurma şekli, olaydan olaya; durumdan duruma farklı iletime kurarlar. Böylece, görece; çevre tekildi süreçleri ortaya konur. Bu toplam bileşke diyalektik etkiye, ALAN denir. Çevre, bu basınç etkiyle sizi davrandırır. Çevre bu basınç etkiyle sizi yorar. Yani çevreniz size yerine yenisini koymanız gereken enerjiyi, harcattırır. Siz yine sizi yoran çevrede doyarsınız. Ya da siz yine çevrede enerji sağlarsınız. Size; yorulmayı da doymayı da basınç etki kılan şey, çevre alanınızdır. Çevrenin, hava basıncında tutun da; yerçekimine; yerçekiminden, çevrenin bitki ve hayvan varlığına; çevre habitatından; çevrenin arazi yapı topografyasına vs. yüzlerce oluşmaların üzerinize bir etkisi ve davranış tutumlaşmaları oluşla çevrenin sizi zorunlu bir eğimli kılması vardır. Renginizin beyaz, siyah, kahverengi vs. oluşu dahi sizi çevreyle minimal farklı alan bağıntı ilişkisi içine sokar. Bu yüzden benzer etkiler kimi kez farklı bağıntılarla yansır. Tüm bu etkiler çevrenin kendi üzerine olan etkisi ve sürtünmesidir. Alan etkisi, alanlar etkisi olarak yansır. Sizler de bu alan etkisiyle alanlanıp, daima ve değişken oluşla belli durumlarda belli tutumları alırsınız. Çevre alanı etkisi içinde; kesikli sürekli olmanın, kişiden çevreye doğru, istek ve eğilim yönelimleri oluşla; kişinin de genel ve özel bağıntılı alan içine, kendi alan etkili salındırışları vardır. Yine kişiler arası alan etkisi salınımları vardır. Ha keza sosyal çevrenin alan etkisi, toplum alan etkisi vs. vardır. Totem etki; çevrenin sosyal çevre üzerine olan alan etkisiyle; sosyal çevrenin çevre noktalı değinim yerine olan bir alan etkisi vardır. Bu yer iki alan etkinin karşılaşma düğüm (osilasyon) yeridir. Düğüm bu karşılaşmaların girişim yaptığı ve çözüm oluşla modüle edilerek yeniden ortamlara salındığı yerdir. Sosyal yapının farkında olduğu karşılaşmaları yapan “kesim noktası” vardır. İşte bu kesim noktası atımları; kişinin soru yanıt; soru dönüt oluşla devamlı iletime içinde olduğu yerdir. Kesim noktası totem etkidir. Siz totem etkiyle iletimdesinizdir. Bir çevre, bir boyut zaman alan, kendi üzerine ya da kendi içine bir etki koyuyorsa (ki mutlaka koyar), buna alan etkisi denir. Alan içi itme-çekme oluşla, birleşme (sentez) ve ayrılma; kırpma süzme; seçme ayıklamalı oluşun kesikli sürekliliğiyle olay ve olgular somutluğuyla, anlamalar süreç linine dönerler. Sözgelimi, çevre alanı içindeki meyve ağacı, aydınlık sizi çekerken; ortamdaki kaplan ve karanlık sizi iter. Yine ortamın savunma refleksi sizi birleştirir, bir araya getirir. Özel yaşam ve ego düzlemine doğru olan çevre etkili sağlasanlıkların tüketimi, sizi çözer, sizi dağıtır. Alan etki, kendi özel bağıntısı içindeki parça olay alanla, farklı farklı özellikte yön bağıntısı kurarlar. Alan etkisi, manyetik etki, elektrik etki, statik etki, dinamik etki, ısı etkisi, ışık etkisi, sosyal etkiler, toplumsal etki, fiziki etki, anlam (mana) etkisi gibi birçok belirimleriyle yansıma ve basınç yapma şeklinde bulunurlar. Bir kişi bulunduğu çevre ile hemen bir alış veriş oluşun, seçme ayıklama bağıntısı içine girer. Yani kişinin çevresi ile kişimiz arasında bir salınım oluşur. Enerji oksitlemek için hava alırsınız. Enerji deposu olan meyve için ağaca yönelirsiniz. Önünüz uçurumsa uçurumdan kaçınırsınız. Önünüzde ufak bir engel varsa ve engel uygun yükseklikteyse üzerinde atlar zıplarsınız. Engel, zıplamağa uygun değilse çevresinde dolanırsınız. El hak alan içinde daha binlerce farkında oluşla, seçme ayıklamalı olan salınım süreçleri vardır. Özel çevrenin alanı içinde yağmurdan kaçınır, mağaranın soğuğunda Güneş'in ısısına çıkarsınız. Güneş sıcaklığında ağaç gölgesine gidersiniz. Çevrede ağaç yoksa ağaç gölgesine gitme salınımınız, kaya gölgesine ya da bir yâr bir tümsek gölgesine bir mağara gölgesine, bir su serinliğine çekilme gibi türlü çeşit alternatif tutum ya da davranışların, seçme ve ayıklamasını size sunar. Görülüyor ki çevre salınımı size kendiliğinden kimse bir şey demeden, türlü biçimde devinme bağ ilişkisi vermektedir. Çevre alanı biraz daha yalın haliyle aynı kendisini deniz alan (dalga) hareketine bırakmanın seçiciliği ve ortam girişmesi benzerinin çok daha karmaşık türevidir. Ortam sizi salındırıp, davranışa geçirtmektedir. Kuşkusuz ki sizden de, ortama doğru giden salınımlar vardır. Ağaca yönelmeniz sizden çevreye doğru salınımla meyve yeme isteği ya da köpekten kaçıp, ağaca çıkma vs. ilişki bağıdır. Karşılıklı bağ ilişkisi olan ortam, sizi salındırır, siz de bu salınımlar senkronizesi içinde, kesikli sürekli davranışlar üretirsiniz. Size doğru olan ortam salınımları içindeki algısal seçim atımlarıyla (ağaçta meyveyi görmek gibi bir seçicilikle) sizden çevreye doğru olan seçiciliğinizi istekleriniz belirler. İsteklerinizden oluşuşla sizden çevreye doğru olan eşik yönelim atımınızla, çevrenin isteğinize karşılık olan atım dalgası iç içe geçişle birbiri üzerine biner. Atımlar girişir (kırpılır bir özet olur). Girişme yeni bir modüle atım salınımlarına dönüşmekle, hem size; hem çevreye ait atım modüle si bileşkeler sentezini oluşur. Bu türden çevre ile siz arasındaki iki zorunlu girişme, alanlanmadır. Çevre ile siz gibi; yine çevre ile en az iki ve daha çok salınımlar bağıntısı da, alan ilişkisidir. Demek ki bir çevre içinde kişi ile çevresi arası, eğim oluşmakla, yeni alan salınımları ve tutum olan bağ ilişkileri kendilikten oluşmaktadır. İki kişi aynı çevrede bir araya geldi mi, yine kişi ve çevresi arasındaki gibi iki kişi arasında kendilikten aynı salınışları veren düzenleyen çevre bağ ilişkisi oluşur. Bu oluşmanın yanı sıra (ki seçme ayıklama ilkesidir) kişi-kişi bağ ve kişi-kişi alan ilişkisi salınımları da kişi ile çevresi bağ ilişki salınımlarına katılır. Şimdi süreç, yalın kişi ve çevresi salınımlı alan ilişkisine göre, kişi-kişi bağ ilişkili salınımla da biraz daha karmaşıklaşmıştır. Kişi-kişi bağ ilişkisi de her şey gibi farklı özellikle bir seçme ayıklamanın oluşuğu bağ ilişkisidir. Çevre salınımlı alan ilişkisi; düzenleyen, tutum edindiren, etkin bağ ilişkisinin seçme ayıklaması olduğu gibi pasif, edilgen bir bağ ilişkisi şeklinde, edilgen bir seçilim de olabilmektedir. Aynı tür ağaçların belli yükseklik ve belli hava koşullarıyla; belli toprak besleyicilikti bir habitatta olmaları gibi. Şu halde çevre kendilikten basınç alan etkisidir. Çevre dediğimiz zaman bizi giriştiren bağ enerjisiyle sınırlayan özel bir bağıntı türüdür. Alan içinde alanın yönü çevreden alan içindekine olduğu gibi alan içindekinden çevreye doğru da, ters bir alan yönü hep vardır. Bu alan yönleri insanda izlekti bilinç sel diyalektik bir tutuma dönüşmüştür. Karşılıklı etkileşim bilinçli kişi, kişi seçme ayıklamasıyla sürü ve sosyal yaşamın diyalektiki oluş bilincine dek gelmiştir. Yani çevre sosyal birlikti insan gruplarına bir salınım veriyordu. Bu salınıma şimdi insan grup ilişkisi salınımlı olan, grup gücü de katılmış; süreç hepten karmaşıklaşmıştı. Açıkçası çevrenin alan olması, totem anlamadır. Çevre-grup alan ve alanlanma ilişkisi, özel deyimle bir totem bağ ilişkisidir. Yani totem, bir çevre bağıntısı olan alan ve alan yönüdür. TOTEM çevre, içinde olan insan grubuna ister istemez bir alan yönü olan bir tutum davranışı dikte edip dayatıyordu. Çevreden (totemden) insan grubuna dikte edilen, dayatılan alan bağıntısı; gerek ihtiyaçların doyum noktası giderilmesiyle; gerekse insan grup eğilimiyle; kesikli sürekli hale getirildi. Yani parça ilişkileri, alan ortamını doldurmakla, alan ortamı; olaylaşmanın olay ufku TABU hareketlerine bölünüyordu. İşte totem alanla (çevre özel bağıntısıyla) girişen grup alan etkisi, iterasyonlarla ((kırıklı birbirini tekrar eden tutum ve davranışlar) insanlarda eşleşmeli bilgi ve bilinç haline geliyordu. Bu diyalektik izlekler eğiliminin bizler farkında olunmadan söylenilen, ifade ediliş şekline biz; totem ilke ya da totem düşünce diyoruz. Alan içi kesikli sürekli olmakla girişici sentez hareketlerini ortaya koyar. Alanın içi, alan içinde organik ve inorganikti su gibi inorganik; hücre, insan gibi organikti somut sentezlerle; totem, toplum, uygarlık, plan proje, tasarım, icat, buluş gibi daha eter sentezlerin, hakikiliğini ve gerçekliğini ortaya koyarlar. Bunlar soyuttur ama gözlemsel ve deneysel gerçeklik oluşla ve alan etkili patent girişmesi olmakla soyut gerçeklikler kabilinde değerlendirilir. İşte çoğu insan aklı bu eter kabili gerçeklikler karşısında; olup biteni anlamama sorunsalı ortaya koyuşla, bir içincilik bir doğaüstü patent alanı ortaya koyarlar. Böylece çevreye ve kendisine yabancılaşmaktadırlar. İnsanlar kendisine malum olan bildiği duyumlarla görünmez olanı, groteski yansıtır. Oysa beyin bir başka yansımayla duyumlama yapmaktadır. Beyin korelasyon (ilgileşim) duyumlamasını doğru dürüst kullanamayan insanlar; bir “beyin duyumu” oluşla görünmez olanı; bağıntı şekilleriyle ortaya koyarak, sentezleri görünür hale getiremezler. 05.06.2014
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |