Güzel birşeyin fazlası harika olabilir -Mae West |
|
||||||||||
|
İki gündür Maraş’ı mekan tuttuk. Kahvelere gidip halkın nabzını ölçüyoruz. Pazara seçimler var ne de olsa… Kahvedeki insan genelde tüm nabzı ortaya koyuyor diyebiliriz. Çünkü o, her gün değişik insanlarla konuşuyor, tartışıyor ve fikir alış verişi yapıyor. Dolayısıyla da nabzı çok iyi biliyor. Önce Timisi’nin kahvesine oturduk. Masalar okey oynayan vatandaşlarla dolu. Bizi gören sevgiyle karşılıyor. “Hoş Geldiniz” diyerek yanımıza oturuyor. Ve tabii gündem kendiliğinden geliyor: Seçim. Değişik görüşler var: “Hocam, bu seçimi İsmail Arter alır” diyor biri. Neden diye soruyorum: “Zamanı geldi. 20 yıl çok süre. Artık yeter. Oktay bana göre zamanını doldurdu. Her şeyin bir sonu vardır. Bu doğa kanunudur. Taşı havaya atarsın. Varacağı en üst noktaya varır. Sonra geri düşer. Oktay da böyle. Varacağı yere artık vardı. Bu son yolu. Bu seçimde düşecek. Halk, buna inanıyor.” diye cevap veriyor. Başka biri “Oktay, iyi işler yaptı gibi görünüyor. Ama işin aslı öyle değil. Sadece göz boyadı. Yaşlı bir kadına makyaj yaptı anlayacağınız. Nenemi istediğin kadar süsle, yaşını gizleyemezsin. Oktay da bunu yaptı. Özellikle Maraş için hiçbir şey yapmadı. Maraş, 20 yıldır aynı Maraş. Kalkınmadı, gelişmedi. Yollar dökülüyor. Bu sene sadece Magem yapıldı. Bu da seçim yatırımı olarak kullanılıyor. Ulaşım yok. Sağlık Ocağı dökülüyor. Kültür Sanat burada hiç yok. Oktay sadece Karakol, Sakarya ve Baykal’a iş yaptı. Maraş hep üvey evlat muamelesi gördü” diyor. Bir genç arkadaş CTP’nin kendi içindeki huzursuzluğu dile getiriyor: “Oktay, kendi partililerinden onay alsın önce. Parti içinde Oktay’a karşı kazan kaldıranlar var. Bunları siz bizden daha iyi biliyorsunuz. Oktay’ın kaybetmesi için çalışıyorlar. CTP’nin eski disiplini kalmadı. Birbirlerini yemeye başladılar” Tabii bunların yanı sıra Kayalp’ı savunanlar da var: “Neden öyle söylüyorsunuz? Adam 20 yılda hiç mi bir şey yapmadı? 20 yıl önce Maraş böyle miydi? Yiğidi öldür hakkını yeme. Ben de Oktay’a oy vermeyeceğim. Ama yaptıkları iyi şeyleri de inkar etmem” diyor. Uzun süre oturuyoruz burada. Herkes düşüncelerini söylüyor. Dinliyoruz. Tabii bu arada işsizliği, parasızlığı, çekilen sıkıntıları dile getiriyorlar. Bir tanesi: “Hocam burada bir şey değişmez. Kim gelirse gelsin değişen bir şey olmaz. Ben, artık siyasetten umudumu kaybettim. Kendi işime bakıyorum. Sandığa da aslında hiç gitmemek lazım. Ama vatandaşlık görevimiz olduğu için mecburen gidip oyumuzu vereceğiz.” diyerek serzenişte bulunuyor… Timisi’nin oradan kalkıp Anadaolu Mahallesi’ne gidiyoruz. Oradaki kahvehaneye oturuyoruz. Aynı manzara burada da var. Okey oynayan gençler, çay içen yaşlılar… Sohbet halindeler… Kahvenin önüne çok geniş bir çardak yapılmış. Oldukça serin bir hava var. Esiyor. Oturunca kalkıp gitmek istemiyor insan buradan. Şişman bir Dayı’mızla konuşuyoruz. 160 kilo geldiğini söylüyor. Sebze işleri yapıyormuş yıllarca. “Bahçem var. Ekip biçiyorum. Kazancımı böyle elde ediyorum. Şükür geçinip gidiyorum.” diyor. Seçimi soruyoruz. “Tecrübeliyim. Siyasetin içinde oldum hep. Oktay, 20 yıldır bu işi götürüyor. Ben UBP’liyim. UBP, aday çıkarmadı. Kızdım. Koskocaman bir UBP nasıl aday çıkartamaz? ”diyor. Şişman Dayıya biri cevap veriyor. “İsmail Arter, herkesin adayı. UBP’nin de DP’nin de. Birlikten güç doğar. Bu defa Oktay’ın işi bitti” diyor. Şişman Dayı anlaşılan inatçı biri: “Siz öyle sanın” diye cevap veriyor. Ve “Koskocaman UBP nasıl aday çıkartmaz?” diyerek kalkıp gidiyor. Genç arkadaşlardan biri sohbete son noktayı koyuyor: “Hocam, iki ay önce Oktay, yüzde 60 öndeydi. Bu gün bu fark yüzde 3’e düştü. Bu az bir şey değil. Oktay, eskisi gibi kolay görmesin. Artık onlar da işin ciddiyetini anladılar ve korkmaya başladılar. İsmail Arter, bölgede sevilen biri. Halk, artık değişiklik istiyor. Taze kan istiyor. Öyle ki bu seçim kafa kafaya gidecek. Sanırım son gülen de az bir farkla Arter olacak. Mağusalı böyle istiyor. Hayırlısı olsun…” Evet, “Hayırlısı olsun”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |