Sanatçý, toplumda uzun çalýþma ve çabalardan sonra alnýnda ýþýðý ilk duyan insandýr. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Yine Lefkoþa yolundayým. Ve yine arabam doðruca Yalkýn’ýn Yeri’ne gidiyor. Burasý her sabah buluþup kahve içtiðimiz yer idi. Burayý tercih etmemizin tek nedeni ise buranýn sahibi olan Yalkýn idi. Çünkü Yalkýn, çok esprili, çok þakacý, içten ve samimi biriydi. Oraya gelen herkese takýlýr, laflar atardý. Kimse ona kýzmazdý. Býrakýn kýzmayý sýrf onu konuþturmak için iliþirlerdi. Bazen de basardý küfrü. Ama o küfür ettikçe oradakiler sanki bundan gýda alýrlarmýþ gibi zevk alýrlardý. Kahkahalar havada uçuþur stres attýktan sonra giderlerdi. Yalkýn’ýn elinde bir düdük olurdu. Bunu, yanýndan hiç ayýrmazdý. Yoldan geçen her araca bu düdüðü çýkarýr ve gidene kadar çalardý. Araçta kim olursa olsun onun için fark etmezdi. Kendisi “Buradan geçerken, buraya uðramayan, selam vermeyen, bakmayan bu düdüðü yer” derdi. Daha ziyade eski bürokratlardan, emekliye ayrýlmýþ memur kesiminden, yakýnlarda çalýþan kiþilerden gelen olurdu buraya. Özellikle polis memurlarýnýn birçoðu buraya kahve içmeye gelirdi. Ve Yalkýn bunlarýn hepsini tanýyor ve hepsine de iliþiyordu. Ýliþmediði yoktu ki… Yalkýn’ý Yalkýn yapan iþte bu özelliði idi. Yalkýn, damga pulu da satardý. Devlet Dairelerinde iþi olanlar gelir buradan damga pulu alýrdý. Onlar dahi alýþmýþtý Yalkýn’a… Sövmelerine, þakalarýna ve özellikle yola çýkýp oradan geçen arabalara düdük çalmasýna… Bir sabah açmadý dükkâný. Kapýnýn önünde bekledik. Öksüz çocuklar gibi olduk. Sanki kimsesiz kalmýþtýk. Yalkýn’ýn dükkaný açmamasý için çok önemli bir durum olmasý gerekirdi. Oradakilerden biri “Be ölmesin bu adam?” demiþti. Gülüþmüþtük. “O domuza bir þey olmaz. 9 canlýdýr. Bizi öldürür, ona yine bir þey olmaz.” diyen vardý. Ýþ sonradan anlaþýldý. Yalkýn, kalbi sýkýþtýðý için hastaneye kaldýrýlmýþ ve anjiyo olmuþtu. Kalp damarlarýnda týkanýklýk olduðundan dolayý ameliyat olacakmýþ. Dolayýsýyla hastaneye alýnmýþtý. Uzun süre oðlu açtý dükkâný. Biz, yine her sabah oradaydýk. Ama onsuz da pek tadý olmuyordu doðrusu. Sohbet kuru kalýyordu. Küfür eden olmuyordu. Sataþan olmuyordu. Konuþurken laf arasýna giren olmuyordu. O, illaki araya girer, konuþmayý istediði gibi yönlendirirdi. Karþý gelenlere de basardý küfrü… Kimse alýnmaz, kimse küsmezdi. Çünkü küfür etmek onun adeta en büyük özelliði idi. Zaten oraya gelenler de onun küfürleri için geliyordu. “Be, ne yapar acaba þimdi hastanede?”, “Sen de soran ha, elinde düdük doktorlara küfür ediyordur. Geçen hemþirelere düdük çalýyordur” Bir gün su içtim. Bardaðý masaya býraktým. Arkadaþlardan biri, bardaðý ters çevirdi. Anlayamamýþtým. Biraz sonra Yalkýn gelmiþ ve bardaðý ters görünce bana da küfür etmiþti. Oysa o güne kadar bana hiç küfür etmezdi. “Kaþýndýn be sen da. Ýsten söveyim sana da” demiþti. Meðer bardaðý ters çevirmek ona küfür etmek demekmiþ. O da bunu görünce boþ durur mu? Hemen karþýlýðýný verir tabii… Birkaç ay Yalkýn’sýz kaldýk. Ama onun yokluðunda o yine hep aramýzdaydý. Çünkü geçmiþte yaptýklarýný, küfürlerini ve komik olaylarýný anlatýp gülüyorduk. Bir gün sabah hanýmý ile geliverdi. Oysa daha tam iyileþmemiþti. Dinlenmesi gerekiyordu. Arkadaþlardan biri “Ne geldin be sen? Git evde dinlen.” demiþti. “Ne dinlenmesi be, patlaycam evde” Baþka biri “Ölecen be sen” dediðinde cevabý hemen yapýþtýrýverdi. “Merak etme da sana sövmeden ölmem. Sýrf buraya size sövmek için geldim. Sövüp hemen gideceðim” Gerçekten de o gün herkese sövdü. Yine cebinden düdüðünü çýkarýp geçen araçlara çaldý. Sonra da yorulunca eþiyle eve gitmek üzere ayrýldý. Sevinmiþtik onu orada görünce. Saðlýðýna kavuþuyordu. “Yýrttý” dedi birisi. “Ben size demedim 9 canlýdýr. Bizi öldürür ona bir þey olmaz” Þimdi saðlýðý çok iyiydi Yalkýn’ýn.Onu yine görmek, küfürlerini iþitmek mutlu etmiþti beni. Ýlaç gibi gelmiþti. Eskisinden daha çok iliþiyordu gelenlere. Arkadaþlar da “ Eee artýk diline vurdu” diyordu. Yarým saatlik bir sohbetten sonra ayrýldým oradan. Ama Yalkýn’ý gerçekten çok özlemiþtim. Gerçek bir dosttu. Yalan, dolan, riya hiç yoktu onda. Özü sözü birdi. Neyse oydu. Gerçek bir halk adamýydý. Öyle esnaflarý seviyoruz. Özlüyoruz… Emniyet Müdürlüðünün oradan geçerken bir düdük çalan adam görürseniz, bilin ki o Dünyanýn en tatlý insaný Yalkýn’dýr. Aracýnýzý kenara çekip 5 dakika için kahve içmeye gidebilirsiniz yanýna. Hem Lefkoþa’nýn en güzel kahvesini içmiþ olacaksýnýz, hem de hiç unutamayacaðýnýz bir 5 dakika yaþayacaksýnýz…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |