Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley |
|
||||||||||
|
Totem edimle benzeşmezlik, şimdi de totem meslekli yiyecek seçilimi oluşla sosyal duygulu bir belirleyen olmuştu. Bu belirlenimin temel nedeni beslenmeyi doğada sağlama yapmaya göre totem ürününün her an elinin altında yemeye hazır bulunması nedenleydi. Bu hareket rekabeti, giderek gruplar arası kapris anlatımını da ortaya koydu Totem meslekli ürünler, doğada sağlananlar arasındaki seçme ayıklama ve duygu oluşla dışlamalar yapılması gruplar arası benzeşmezliğin içine de yansıdı. Hatta bölge rekabeti içindeki komşu grup ceylan besleyip yiyorsa, karşı totem meslekli grup; kendi totem mesleğinin sağladığı lüks ve keyfin saygılama ve kutsamasından ötürü ceylanı; karşı grubun yiyeceği diye yemeye biliyordu. Sosyal seçilimle sosyal perhiz; buğday, marul, tavşan türü totem meslekleri aykırılıkları üzerine de gelişebiliyordu. Daha sonraki ittifaklar arası kaynaşmada eski adetler gizli açık sosyal seçilimle, seçme ayıklama; grup ve cemaatleri sembolik ritüellerle ortaya koyacaksa da ritüeller ve tutumlar nedeni bilinmez bir kutsal oluşa dönüşecektiler. Benzer totem meslekli yiyecekler, yiyeceklerin sofra kurmadaki düzen ayrılığı oluşla ortaya konduğu etniklik daha sonraki kuşakların akılların ucunda bile geçmeyecekti. Bu nedenle İsrailiyatta boynu kırılarak yenen sıpanın neden bu şekilde yendiğine bir türlü akıl sır ermez olacaktı. Ya da İbrahim seremonili kültteki insan sunusu yerine koç sunusu yapmanın, zaman içinde birçok sosyal evrimleriyle oluşan derin dip dalgalı hareketin anlamı neydi? Emek üretimli totem meslekli koç, deve, inek vs. sunusu; insanın canı kanı yerine geçmişti. Bu ataların geçmişteki yamyamlık edimlerinin şimdiki hale yeni sosyal bakışlarla minik minik fırça dokunuşlarıyla biriktirilen bir değişme bir dönüşme hareketi oluşla yansımasından başka bir şey değildi. İnsan, kendi emek ürünü olan hayvan ya da bitkiyi, kendisiyle eşleştirme yapması; bu ufak ufak fırça darbelerinden oluşan görüntüyü akıl etmesi nedenle bu mini mini adımlar uygarlaşmanın ana adımları olmuştur. Yamyamlık istatistiki oluşla az da olsa yavaş yavaş yalıtma edilmeye başlanmıştı. İbrahim seremonisindeki ritüeller; "onlarca yılık değişme dönüşme ve birikimleri, vakti zamanı geldiğinde bir tek tek kezlik edimlerle sentezi yapılan sosyal kabul edişle seremoni olmasını, yapı içine almanın meşrulaşmamasıdır". Bu meşrulaşma, ileri düzlemli belli sosyo toplumsa düzlem içindedir. Mini mini birikimler kitabı seçme ayıklamanın bir özeti oluşla ele alındı. İbrahim’i seremoniyle şimdiki olup biten; tarihselliği içinde kimi ortaya konuşlardı. Ortaya konan sentezdeki biçimsellikler, nedeni unutulan geçmiş sosyal hafıza kayıtları olmakla; bu hafıza kayıtlarının her biri bir tarihselliğin insanlara resmigeçit olan bir tarihselliği sunumudurlar. Aynı totem meslekli grup yiyecekleri, tüketiliş ve sofra hazırlama ayrılığı olmakla, sosyal seçilim ilkesini ortaya konmuştu. Sözgelimi; totem meslekli ürünlerden aynı olma benzerliği koyun üretimiyle koyunu yeme, koyunu tüketme üzerinde ayrışmayla olsun. Yiyecek olarak koyun; beyaz koyun, kara koyun türü ayrılıyordu. Yaşı oluşla ayrılıyordu. Koyunu öldürme şekli farklı farklıydı. Koyun ya suda boğuluyordu. Ya yardan atılıyordu. Ya boynu kırılıyordu (kan akıtmama). Ya kesiliyordu (kan akıtma). Ya ateşte pişiriliyordu. Ya çiğ yeniyordu. Ya illa suda haşlanıp yeniyordu. Ya da illa kızartılıp yeniyordu. Veya güneşte kurutuluyordu. Toprağa değdirilmiyordu. Aşağı Mezopotamya’nın topraktan oluş kültüne karşın yukarı Mezopotamya’nın aykırı oluşu toprak olmayan ateş kültten olmaktı. Bu nedenle kurbanlarını toprağa değdirmeden ateşte ya da yüksek ağaç yapı üzerinde Güneşte kurutup kuzgunlara sunuyorlardı. Toprağın teyemmüm temizlenmesine karşın, ateşin temizleyici arındırıcı olduğunu savlayıp; teyemmümle arınma karşısına ateşten atlamayla arınmayı ortaya koyuyorlardı. Baharı kutlama diye ateşte atlamanın tarihsel oluşumu ateş kültle (ateş gede, Mecusi) olmanın sosyal uzantısıydı. Yapılar çevresindeki sosyal tutuma göre seçilimle rekabeti ve aykırı oluyordular. Bu türden birçok oluşlar içinde yiyeceği tüketme şekli ve sofra hazırlama tekniği ve yiyeceği gecenin gündüzün bir vakti gibi belli bir zamanı içinde tüketmekle; sosyal seçilimin değişik aykırı oluşunu ortaya koymuşlardı. Böylece ilerleyen süreçlerle onca tür sosyal seçilim yasaları yürürlüğe giriyordu. Bu süreçlerin şurada burada farklı farklı sosyal evrimiyle adım adım parça parça sentezleri, ortaya konmuştu. İşte İbrahim seremonisi zaman içinde biriken parça süreçleri zamanın sosyal anlayışına göre kodlarla birden söyleyip sentez eden çevre tarihselliğin bir özetidir. Olayda zorunlu bir tarihsellik seyri vardır. Ve tarihselliğin anlaşılmaz olan aktarılışının güncel yaşama uyarlanması vardır. Bunlar İbrahim'in yanında İbrahimlerin söylenmesidir. Tarihsel olurla insanlığın yamyamlık süreci, İbrahim'in oğlunu "Tanrısına adak sunma (şu işim olursa şöyle yapacağım diye söz verme)", anlatımı şekline dönüşmüştür. Bu dönüşmenin yapılmasıyla tarihsel olana hem bir karartma yapılmıştır; hem de yeni söylenenle, tarihsel olanın yerine bir yer değiştirtme işi yaptırılmıştır. Böylece yamyamlığın gizlendiği, ortada gözükmez olduğu, istatistikçe seyrek olduğu ve tiksinç kılındığı zamanlarda durumun güncel olup bitene göre anlaşılması daha kolay oluyordu. Aslında bu söz vermenin altında birçok dip dalgası olan tarihi sosyal zorunluluklar vardır. Kocasına çocuk veren ve kocasına çocuk vermeyen Naditum (kocasına çocuk vermeyip köleden çocuk sahibi olmasını isteyebilen kadın. Sara’nın köle Hacer’i İbrahim’e vermesi gibi) sugitum (kocasına çocuk veren kadın) kadınlar gibi sosyo toplumsa sorunlar vardır. Bu Hamurabi yasaları karşısında İbrahim kurban edeceği bir çocuğu geri adak etmekle niye istesin ki? “İlk ürün Rabbe aittir” yasası gereği çocuğa geçiş ritüelleri uygulanıyordu. En sonunda çocuk, kurban sunusu olan kurtulmalıkla (koçla) sosyal bilinçte azat oluyordu. İlk oğul kurban edilmekten kurtuluyordu. Totem aiti olan çocuk, ittifaklarla ittifak kültünün oluyordu. İnsan oluşla kült merkezi olan tapınağın aitiydiler. İttifakı kült merkezi aitleri ilah ruhundaydılar. Köleci sisteme kayan düzen, mal sahipliği ve miras nedeniyle çocuk velayeti edinmeye kaymıştı. Süreç çocuk velayetini paylaşabilmenin ağır vaka sancılarını yaşıyordu. Bu doğumlar birçok aşamalarla gel git yapmanın süreciydiler. Yamyamlık süreci ya da yamyamlığa dek söylenceler içindeki ifadeler o günlerde ortada çekilmekle, yamyamlık hala bir iğrendirme tiksinçlik konusuydu. İnsanlar kendi ölülerinin yenmesini önlemek için totem yiyeceği olan sunulardan “ölü yiyeceği” verip kendi ölüsünü koruyarak; yamyamlık duygusu karşısında bir süre saklayabildiler. Bir hayli zaman sonra ölüsünü gömmeye başlayacaktılar. Totem mesleklerinden önce insanın yamyamlık olmayan bir sosyal öğrenmesi yoktu. Ancak yamyamlığın yapı içinde yalıtılması totem meslekleri içinde başlayışla ve totem mesleklerine başlamaktan çok sonrasına dek yavaş yavaş sönümletilen birçok ritüel aşamaları olan bir geçmişti. Yamyamlık hala açık gizli günümüz mahkemelerine bile konu olan bir durumdur. İbrahim’i milletler döneminde bir iğrenme konusu olan yamyamlık; genel geçer kabulle unutulması terk edilmesi çok olağan olmuştu. Kendilerine aktarılan tarihsellikte rivayet te olsa; yamyamlığın anlatılması "eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek" gibi olacağından anlatımın aslına sadık kalınarak o anlatım farklı sosyal sorunlu söylemle, sanki başka bir mantık kopukluğuyla ifade edilir. Sanki süreç günümüzde mitoloji dediğimiz anlaşılmazlığa dönüşür. İlk ürünü ilaha sunma kültü ve İbrahim'e çocuk vermeyen kadınla (Sara denen ittifakı kardeşiyle) yaşlanması sonunda çocuk özlemi depreşen İbrahim çocuk veren köle kadından (Hacer'den) güya yaşı geçmiş olmasına rağmen Rabbinden çocuklar diler. Ve bu pazarlığa (dileğe) karşın ilk ürünü (çocuğu) rabbine adak (kurban) sunacağına söz verir. Böylece unutulmuş, unutturulmuş, iğrenç kılınışla sosyo toplum dışına itilmiş yamyamlık aktarımı anılmadan adak yoluyla söylenerek, bir başka sosyal soruna tercüman edilmiştir. İnsan kurbanı olan yamyamlık adak sunma gibi o güne göre daha rafine makul bir olguyla, makul bir söyleyişle yer değiştirir. Bir inancın içindeki; "Gıybet etmeyin. Kim ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Bu tiksindiricidir". İfadesi geçmiş tarihsel anıların o güne dek devam ede gelen unutulmuş arkaik anlatım kültürünün uzantısı olmasının sosyal anı geçmişi olma gücünü ve etkisini hala göstermekte olduğunu ne güzel belirten bir kullanımdır. Zaten süreçte tarihselliğin dışında, şimdiki aklı aramak bilmezlik olur. Akıl o günlerdeki tarihsel olup bitendi. Sosyal aklın sosyal genetikliği ve inşası da böyle oluyordu. Bu nedenle sosyal inşa aklı, biyolojiyi, bilimi, gerçekliği sorgulanarak inşa oluş değildir. Totemi sosyal oluşun yaşamına mana vermekten ibaret olan bir inşalaşış olmakla, sosyal olanın öznelliği olan gerçeklikti. Dünkü inşa bugünkü günde olup biten değildi. Kısaca yamyamlık, derlenip toparlanmayla başka biçim söyleyişle önce sosyal meşruiyetliğine kavuşturulur. Sonra da başka bir sosyal meşruiyetlikle ortadan kaldırılıp, totem mesleği olan koyun, keçi, domuz, deve, marul, buğday, güvercin, bal yağ vs. türü ürünler; ilk ürün yerine adak (kurban kurtulmalık) olarak sunulur. Totem mesleği aynı olup ta yiyecek tüketimi ve sofra hazırlama tekniğinde farklı oluşlarla ortaya koymakla sosyal seçilim yasalarını ortaya koyan kült merkezlerinin ayrı ayrı olan bu tutumların sentezi yapılmış süreçleri İbrahim seremonisinde derli toplu sentezi söylenmektedir. İbrahim olayı, insanlığın yamyamlıktan vaz geçme ritüellerini oğlunun adaklığı ile hikâye etmektedir. Tarihsel olan kan akıtma kültü ile ateşte pişirme suda haşlama yapma. Pişirip yeme gibi her biri ayrı ayrı sosyal seçilim yasası aykırılıkları olan parça süreçleri sanki bir celsede sentez eder. Bu sentezi yaptırmak için İbrahim’e insan yamyamlığının ve bu yamyamlığa bağlı insan kurban sunusunun devam zorunluluğu oluşla oğlunu adak olarak alır! Yanına ateş yakmak, kurbanı ateşte kızartmak, pişirmek için odun da alır. Kan akıtmak, kurbanı kesmek için yanına bıçak alır. Vs. Bunların her birinin İbrahim’den önceki tarihten beri var ola gelen ayrı ayrı sosyal seçilim ritüeli ve seremonisi olduğunu unutmayın lütfen. İbrahim bunların ola gelen sentezlerini birden olup bitmiş haliyle cem edip anlatan ortaya koyan figür olarak karşımıza çıkar. İnsan emek ürünü sayesinde emek ürününü canıyla kendisiyle eşitlediği süreç birikimi ve bilinci olan durum yerine konup kesilen totem mesleği ürün olan koyun ya da koç veya inek totem mesleği oluşla söylenmez. Bu süreç aktarım ve kayıt enformasyonu oluşla bilinmediğinden deforme anı aktarımları yapıla yapıla aslı bozulan dönüşen aktarımlar olmuşturlar. Bu bozulan aktarım nedenle bir karartma ya da süreç kesikliği ortaya konmakla, anlatımdaki koç; ökülte bilgi bilinmezi oluşuyla, koç birden belirir. Bu sentezci seremoni ortaya çıkana dek zaten yapılan koç kurbanı, olmuş bitmiş sentezi süreç gereği derli toplu anlatılır. Bu anlatım kişilerin anlamasını yormayan, kolay öğrenmeli bir anlatımdı. Zamanla insanlara gerçeklik duygu ve düşünce bilincini yitirtecekse de, o gün için çok gerekli dinamik bir sosyal devinmeydi. Kurtulmalık edilişle adak sunulan koç, tanrının emri ve tanrı aklı oluşla söyleşildi. İnsanlığın sosyal evrimle sentezi böylece, tanrıya ya da İbrahim hikâyesine söyletilir. Bunlar, totem kültle (saygılamayla) birlikte, bugünlerdeki meşruiyetliğin kaynağı oluşun içini dolduran sosyal anlamalı öznelilerdir. Sosyal seçilim yasası gereği birbirine benzememe; totem ürününü belli vakitlerinde yemeyle veya ekşili mayasız hamur yeme şeklinde yemeyle; pişirme, haşlama, suda pişirme, yağda pişirme, güneşte kızartma veya kesme, öldürme, şeklinde bir yığın kültürel değişmeler yaparak, bu türden sosyal aykırılıkları altını çizerek yeniden biçimliyorlardı Yabanıl grupların ya da yabanıl olmayıp ta kıtlık dönemi içindeki ittifakların (hasadını dolu vurmuş, ya da sel almış veya yangın geçirmiş grubun) çoban gruba zorunlu oluşla yağmacı tehdidi bakiydi. Ya da hastalıkta koyun sürüsü kırılmış bir çoban grubun, ziraatçı (kâfurun) bir komşu gruba yağma vermesi her zaman olasıydı. Bunlar elbette ki totem mesleği nedenle totem yiyecek yasağı olan yiyecekleri yemekle sosyal seçilim yasalarını delen zorunluluklardı. Günümüz inancından birisi bunu şöyle özetler "zaruret kargayı da leşi de domuzu da yedirir". Bu kural sizin sosyal yaşamınızın ve inancı yaşamınızın dışında oluşla size etki eden nedenselliktir. Hem cinsimiz totem mesleğini geliştirmekle doğaya kafa tutan bir meydan okuması ortaya çıktı. Nasıl mana ederse etsin doğanın sunularından istediğini yiyip istediğini yememenin bir kafa tutması da sezilmektedir. İttifaklar arası totem mesleği ürünler yakın komşular arası rekabette, yiyecek yasağıyla sosyal seçilim kültürüne dönüşebiliyordu. Bir totem mesleği edinmiş ve bu alanda da hayli ilerleyip yol kat etmekle kısmen artı ürüne de sahip olan yapının içine yeni dahiller (katılımlar) olacaktı. Daha avcılık, toplayıcılık düzlemi içinde oluşla ne bulursa yiyen akraba yapılar da ilerleyen yapıların içine yanaşacaktılar. Yabanıl yaşama boyun eğen akraba totem gruplar. Yanaştıkları totem meslekli akrabalarının hoşlanma duygularına hitap eden ululamalar içinde bulunabileceklerdi. Hoşlanma duyguları kabaran totem meslekli yapı olan kısmı sosyo toplumsa yapılar da merhameten ya da bir güce (sosyo toplum görünümlü güce) sığınmanın belirimiyle bu akraba grubu koruyup kollayacak; akraba grubunun yağma öfkelerini dindirecek bir zamanın içine alacaktı. Ya da yabanıl akraba grubu komşu grup oluşla dışta tutacak ona artık ürün takdimesinde bulunmakla müttefik bir bağlaşıklık oluşturacaktı. Bir totem meslekleri oluşla az çok yiyecek bulma sıkıntısından oldukça kurtulan yapılar, doğaya karşı üreten ilişki olmakla artık özgürlük savaşı veren yapılardı. Doğada ve yağmacılıkta ne bulursa yiyen yabanıl (barbar) yapılara göre totem meslekli gruplar kendi yiyecek içeceğini seçme ayıklama yapmanın tutumlaşması içine girmiştiler. Gelişmişlerin başlangıç totem mesleği durumuyla ve ittifakı olmayanların dışındaki sosyal yapılarla temasları; sosyal seçilim algılı yasayla oluşuyordu. Önce totem meslekli yiyecekler düzleminde de ayrışmaya başlamıştılar. Ne bulduğunda söylemi içinde artık, leş, salyangoz yiyen sosyal yapıyla; o sosyal yapının tehdidinden emin olmak için yabanıl olana yiyecek veren yapının seçiciliği içinde yiyecek ayrılığı elbet salyangoz yememe üzerine bir sosyal kültür inşası olacaktı. Dıştaki başka ittifaklar ya da başka totem mesleklerin birbirine karşı meydan okuyuşlu görüngü tehditleri vardı. Grup çekilim (seçilim) yasasına göre bir grup aitliği başka grup aitliğini dışlama üzerine inşadır. Bu dışlama totem meslekli gruplardan beri bir grup diğer grubun totem ürünlerini dışlama seklinde ortaya çıkacaktı. Böyle bir seçme ayıklama durumu avcılık toplayıcılık döneminde görülemezdi. Burada bugünkü haliyle akıl mantık aranmaz. Ya da burada aranacak akıl, mantık; eski totem dönemli sosyal bilince göre totem yasalarda ve totem yasaların kırıklı (fraktal) oluşla tekrarında (iterasyonlarında) olacaktır. Böylesi bir geri düzlem geometri bağıntısı içinde olup olmakta aranacaktır. Burada başlangıç totem ilkelerinin baskı ve basıncı ana sosyal algı oluşla, devam etmekte olan eski sosyal inşanın yasalarıdır. Yasaların ana yasaya atıf yapması gibi bir sosyal genetik oluşum esastır. Böylece yakın bölge grupları kendi totem meslekli inşalarına göre zıtlaşıyorlardı. Henüz ittifaklar arası ticaret yasası ortaya konmamışken; o yapılara dek totem yiyecekleri de bir "yiyecek ayrılığı oluşla sosyal seçilime tabii" kılınıyordu. Bu nedenle domuz yemeyen bir grupla, inek yemeyen, marul yemeyen, kızarmış et yemeyen, suda haşlanmış et yemeyen; bıçakla kesileni; suda boğulanı; kanı akıtılanı ya da kanı akıtılmayanı yeme veya yememe oluşuyla sosyal gruplar tutumlarını ortaya koyabiliyorlardı. Dıştaki sosyal süreçlere yönlendirilmiş iğrenme, tiksindirme gibi duyguların ve bilincin inşasında sosyal çekilim (seçilim) yasasının çok büyük etkileri vardır. Günümüzün domuz yememe geleneğinde hikmeti Huda arayıp; bu hikmetin içinde trişini bulup akla uygun hale getirmek gibi! Devamı var 04.05.2015
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |