Işık verirseniz, karanlık kendiliğinden yitecektir. -Erasmus |
|
||||||||||
|
Aracı olan ahlakçı, belletici, öğretmenler genellikle hep aristokrat bir kutlu soy temsilciliği olmanın sözcüsü ve aracısıydılar. Sürecin çarpıklığını iyice analiz ederler. Halk içinde sürecin çözümüne karşı oluşan onlarca çözüm olabilir karşılıkların damıtılmış envanterlerini bir bir göz önüne alırlardı. Bu nedenle bu seçme ayıklamaları yapıp sistemi oluşmanın kararını almak için aracılar uzun süreliğine düşünsel inzivaya çekilirler. Bu inziva akli olgunluğu ve akli yatkınlıkları bu derin düşünmelerin içinde ortaya koyardı. Halk dağarcığı olan bu envanter içi seçilmişlerden oluşan öğretiyi, uyarıcımızın kendisi iyice beynine kazırdı. Beynine kazınanı uyarıcımız ya da sakındırıcımız gruplara, topluluklara, kitlelere; hazır olunan her yerde karşısındaki kitlelere beyninde olanı okuma yapışla, söylerdi. Uyarıcıların okuduğu şey; daha önce ortamdaki okumasını yaptığı deneyimi halk folkloruydu. Aracı halk bilgisi içinde kendi olgunlaştırdığı inziva süreçli tutumlardan okumasını yaptığı şeyler, beynine kazınanlardan ezberlerini ettiği ilkelerdi. Yeni sentezin tutacağı yol olmanın, iman kriterleriydiler. Köleci dönem öncesindeki yapının; kontrol edilebilir ve ilettirilebilir yapı kapsamında ortaklaşan ilişkiler içinde olmaları; o yapının her gün birlikte, bir arda; işleri kotarır olmaları; aradaki ilişkileri çok sıcak tutuyordu. Bu nedenle bu yapıların çok güçlü bir grup ilişkisi ve çok güçlü grup akrabalığı bağı muazzam bir kopmazlıkla sosyal yapı dimağının damgasını ve duygusunu oluşuyordu. Akrabalık bağı ve grup bağı olan kabile duygusu; yapının küçüklüğü ve ortaklaşmalarındaki bir arada paylaşan sağlatmalarının oranıyla doğru orantılıydı. Yani ortakkattan paylaşmayla bir arada oluşun grup bağ sıcaklığı arttıkça; grup akrabalık bağı ve grubun sosyal duygu bağı da çok artmaktaydı. Köleci yapı, mal mülk edinmeli haksızlıklar içinde olmakla; yapının ortak sağlatmasını parçalamakla; sömürülen emekle; sahipliği kişisel düzleme çekmekle; köleci inşa akrabalık ve grup bağ duygularını da parçalayacaktı. Bu nedenle köleciliğin parçaladığı yapının çalkantısı içinde kölecilik, eline geçen her ezilen parçada ezilenlerle aralarındaki huzuru yeni bir biçimde sağlatır yapmanın ideolojisini de hep, zorunlu oluşla gösterecekti. Bundan ötürü dinler; akrabayı, yakını görmeyi; akraba ve yakına gözetme yardımı ortaya koymayı; pek bir önemsemişti. Dinler parçalanan grup sağlatması değil de; akraba sağlatması üzerinde yardım etmeyi şart koşmuştu. Veren el olma karşısında, alan elin boyun eğikliği içindeki kendi ezilenlerini; bu inayeti çevrim içinde tutar olmasını imanı kavilik yapmıştı. Totem yapılar ittifak içine geldiklerinde totem meslekleriyle gelmişlerdi. İttifak içinde her bir totem grubun, totem mesleği diğerine grup mesleği ve grup sahipliği oluşla yansıyordu. Kısaca bir grubun totem mesleği o grubun, grup sahipliğiydi. Şimdi grup meslek sahipliği, mülkçülere kölelikti. Totem yapılar öncesi insanın kendi kişisi sahiplikleri vardı. Kişi; ağrıyan, elem içinde olan bedeninin; yine hoşlanma duygu seli içinde oluşun vücuduna; cinselliğine, eline, koluna, düşünmesine, kaygılar duymasına, görmesine, işitmesine vs.’ye sahipti. Sahipliğin en temel bilinci de bencilliktir. Yine kişiler havadan, güneşten, sudan, ormandan, belli bir bölgede ortaklaşa yararlanmanın habitat oluşunda, cinsellikten ve giderek totem mesleği olan işlerin de ortaklığı içinde yararlanıyordu. Kısaca kişimiz sahiplik ve ortaklık duygusunu bir arada birlikte ve iç içe olmanın dönüşmelerini de zorunlu oluşuyla yaşıyorlardı. Ama hiçbir tekil kişinin, totem mesleği ve mülkiyet sahipliği yoktu. Erken dönem hemcinslerimiz, totem anlayışı ortaklaşa kılmıştı. Totem dönem evvelindeki sürü yaşam içinde bu tutumların yerine göre ve ara sıra belirim vermeleri vardı. Totem ara sıra ve avcılar arasında olan ortaklaşmalı sağlatmayı, düzenli kıldı. Tüm totem grup aitlerine kişisel tüketir olmanın sahipliğini sağlattı. Bu anlayış, grup sahipliği içinde grup sahipliğinin ve her tür totem grup bilincinin oluşmasıydı. Köleci sistem; totem kültürlü ve ittifakı kültürlü özgün sahiplikleri, seçilmiş kişilerin kültürü ve seçili kişilerin sahipliği yaptı. Köleci dönem evveli içinde grup bağlılığı, gruba sahiplik, gruba miras olmanın grup kabileciliği vardı. Tüm bunlar mülkiyetçi sistemin miras hukuku içinde; aile, akraba hukuklu aile akraba olan kabile hukukuna çevrilmişti. Mal, mülk ve servet edinme, kişi çalışması ve kişi tasarrufuyla sınırlı olmak zorundadır. Oysa mal mülk edinmeli gasplar, kişi ve kişiler emeğinin sömürülmesiyle sınırsız oluyordu. Ve sömürü olan şeyler; o dönemde tasarrufla birikimden kaynaklı biriktirme de olmuyordu. Efendiler, tüketilmezden fazlasını sömürüyordular Şimdiki servet sahiplerinin de tasarruf içinde servet birikimli olduğunu söylemekte abesle iştigaldi. Köleci dönemde kişiler emeğini sömürme şöyle oluyordu. Seçilmiş olan kimilerine ittifak sahipliği olan araziler ve mallar sorgusuz sualsiz bir keyfi takdirle bu kişilere veriliyordu. Verilen mülk üzerinde hiçbir ortaklaşma yoktu. Bu keyfi dağıtma oluşta seçilmiş şanslı kişilere, mal mülk tasarruf edemeyeceklerinden daha büyük olur şekilde veriliyordu. Büyük araziler, küçük küçük parça oluşla küçük mülk sahiplerine, efendilerin takdirli iradeleri oluşuyla veriliyordu. Küçük işletmeci mülk sahipleri, mülk sahibi olmakla efendileri eli ile (zorbalığı ile) mülkü işletir oldukları için mülkün salmasını (huzur hakkını) asıl mülk sahibi olmalarının karşılığında efendilerine haraç, vergi, baç vs.’ni veriyorlardı. Bunun mana anlamasını yukarıdan beri görüyoruz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |