"Sevgi bilmekten doğar." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Ön ittifakın etki alanı içinde olmakla ortaklaşan etki nedeniyle biyo kültürel sentezleriyle hemcinslerimiz her bir grubun saç, göz rengi; boy pos; hastalığa direnç vs. gibi şimdiye kadar izole alan etkisi içinde kalmış olan grup özelliklerinden görünüşün birleşmesiyle "insan" olmuşlardı. İnsan yepyeni bir mana anlamasıydı. İçinde kölelik gibi mana anlaması barındırmayan, izole olmanın ayrı ayrı olan totem kutsallığına karşı gruplar arası birleşmenin ilahi mana anlamasıydı. İnsan ilahi takdirce olan ittifakın birleşme meyvesi olan üründü. İnsan kutsaldı ve tarihte ilk kez gruplar arası temaslar yoluyla gruplar arası ortaklaşmanın ürününe "insan" denmekle insan; ilahi yolun grupları temas ettirir, grupları ortak üretim ilişkisi içine sokar olmanın yol ve yordamını takip edenlerdi. Köleci dönemin kendi mana anlayışına göre ön ittifak ve ön ittifak insanı azgın oluş, sapkın oluş diye tarif ediliyordu! Köleci dönem, ilahi dönemin ortaklaşan insanına; ortaklaşan insanın kendi insanlığını unutması manasına "nesy" yani nas diyordu. Nesy, ortaklaşmayanlar oluşuyla, Mamon yolu olmakla; nastı. Nas, köleydi. Kuldu. Nesy, ön ittifak ürünü olan insana, insan denmesini ve insani özellikleri unutturan manasına nastı. Eyyuh El nas (Ya seslenmesi olup; ya da ey El'in kölesi, Elin sahipliğinde olan ey kul) deniyordu. Veya Eyyuh El velet (ya El'in çocuğu) El-ilah biliyorsunuz ki El, İlah olmakla ilah gibi takdirde bulunmanın simgesiydi. Ama ortaklaşma olmamanın takdirinde bulunandı. Ancak ilah ta El (Mamon) olmakla; keyfine göre özel mal mülk dağıtan ilahtı. Böylece mal, mülk sahibi olmanın keyfince malını mülkünü dağıtmanın takdirini yapan sürecin mana anlaması da "El ilahtı". Artık MS. 1789 yılına kadar kahir ekseriyetle; ön ittifakın insanına; ortaklaşma yapmakla azıp saptığını unutması gereken, Mamon kararına karşı olan kişiler anlamına nas, kul, köle, maraba, azap, amele, ırgat vs. denecek olup karşıtına da seyit, seyidina, seyduna, melik, malik, efendi, sahip. habibi vs. deniyordu. Ancak 1789'la zenginde olsa fakir de olsa kişilere açık açık olmakla yeniden insan denecekti. 1789 da kişilere, insan denen anlamda köleci salınım aynen korunuyordu. Zengin de, fakir de; ağa da, köle de olsa kişiler İnsandı. Bu insan tanımı köleliğin aşağılayan anlamını unutturmak, ağalığın tahrik eden yüksek basıncını törpülemekti. İnsan; insan haklarıyla, sadece köleliğini unutan "Eyyuh El nas; Ya El'in insanları" olacaktı. Oysa başlangıç koşullarının belirlendiği, ya da ön koşulların belirleyici olduğu ön ittifakın insan tanımı içinde fakirde e olsa zengin de olsa insan yine de bir insandır diyen, insan tanımı yoktur. Bu yeni nas tanımı, çeşitli şekillerde, çeşitli zamana göre aldığı biçimlemelere göre yorumlana bilirdi. Söz gelimi yeryüzüne yayılma ve yeryüzünü mülk edinme olan imparatorluklar dönemindeki tek tanrılı dinlerinin ihsası sırasında El-ilaha "Allah'a" verilen sentezci mana anlayışına göre de "verdiği sözü unutan" anlamına "nesy", neys, nas, kul insan dendi. Nas açık açık olan ön ittifakın insanı olmak yerine, doğma, vehim, kuruntu olana dönüşecekti. Ön ittifaklı gerçekliğin hakikatliği olmak yerine köleci sistemin doğmasına, kul köle anlayışına dönüşecekti. Milada doğru nas, topluluk, el âlem, halk, herkes oluşla belirtilecekti. Nihayet İsa'dan sonra köleye karşı uyanan (!) merhametle kula da insan denmekle sürecin artan ivmesi içinde 1789 hareketi içinde şahika oluşacaktı. Neydi El İlaha ya da Yahudiliğin Yehova olan Allah'ına verilmekle unutulan söz? "Ben, ben olanım (Yehovanım)". Sizlerin rızkını dilediği takdirle dilediğine dilediği gibi dilemediğine de rızkı kısmakla dağıtan rabbiniz değil miyim? Diyendi. İşte insanlar " rızklarınızı dağıtmakla ve kısmakla takdirde bulunan ben değil miyim? diyen bu doğmayla yaptıkları ve güya bu ahitleşmeye "tanıkları" oldukları bu ahit sözleşmeyi, "unutanlardı". Tanıklık biliyorsunuz ki ön ittifakların katılımcı gruplarının açık açık toptan somut şekilde birbiri ile yaptıkları ilahi sözleşmeli imana, imanın tanığı oluşlardı. Top top ilahi sözleşmeye iman edenlerdi (söz verenlerdi). Köleci mana bu geleneği kendi amacına göre kullanıyordu. Köleciliğin gelecekteki devamı olam tek tanrılı dinlerin nas'ı; yani Mamon takdirli Mamon’a ait kullardı, kölelerdi. Hiç te insan değillerdi. Bu nedenle 1789 ihtiralı (beraatla) beyanname de burjuva insanlığıydı. Feodal toprak köleliğinde sanayi köleliğine ve para adamlığı köleliğine güya kendi iradeleriyle serbestçe geçebilmeyi desteklemenin insanlığıydı! Malın, mülkün hemen hemen her şey olduğu bir sistem içinde; malı mülkü olmayanın (poşet içinde verilen olmak dışında) ne iradesi olurdu ki? Poşete ikna olmayan tarihi bilinç sahibi beş on kişinin iradesi de tarih sellikten yoksun dogmacı ve fatalist (yazgıcı) olan 90 kişilik irade karşısındaki iradeleri, ne ola ki? İlahi dinler de ön ittifakın insanına insan demeyecekti. Çünkü kendisi de savunduğu köleci sistemin mana anlayışı olmanın ürünüydü. Köleci sisteme karşı çıkmıyordu. Sadece köleci sistemin içine acıma, merhamet, sadaka gibi köleci basıncı düşüren anlayışları ikame ederek "yeni" oluyordu. Yeni olan davetini yine El baal, El-ilah, El Hübel- El uzza, El Lat üzerinde ki kimi kültürlerle uzlaşarak yapıyordu. Bu alana seslenmez ise zaten hiç bir şey yapamazdı. Çevresindeki kültürler içindeki Kudüs'ede, seslenecekti; Kâbe panteonuna da seslenecekti. İncire de zeytine de ant (kasem) edip; kisraya da roma lejyonlarına da hitaplı olacaktı. Yayılmacı siyasetin kuralı buydu. İnsan olmasını unutan anlamına kul köle deyip nas diyecekti. Âdem dahi bu gelenek üzerine sanki insanlığını unutmamış ta; "eleste birabbikum"u; Kulluk kölelik sözleşmesini unutan olacaktı. Sözünü unutan oluşla anılacaktı. İnsan demeyecek Âdem ve Âdemoğlu diyecekti. Aynı kökten gelme birbirine yakın olma anlamına uns, ins, unase gibi anlamlar, köleci düzenli alan etkisinin maldan mülkten yoksun insanla mal mülk sahibi insanlarının her duruma açık halli oluşlarında duyulan tedirginlikleri nedeniyle efendi köle kavramını yeniden üns, ins kavramı içinde yorumlayıp bu kez de efendi köle çatışmasını unutturacaklardı. Bu nedenle köle olan nas, unas edici yansıtılışla; "birbirine yakın olandan gelenler anlamına"; "anase"'den ilhamla insan söylenecekti. Tabii ki bu, sözcüklerin zamana ve zemine göre evrilmesiydi. Bu nedenle mamon; insanı, insanlığı değil, köleci dili inşa ediyordu. Köleci dili kullanıyordu. Kutsal kitaplara bakar bakmaz eyyuh El nas'ı görürsünüz. Kutsal kitapları yorumlayanlar sözcüklerin eski kullanım inşası yerine, yeni kullanımını söylemekle kelime içindeki anlamlardan hayli yol temizliği yapmışlardı. Bu türden temizlikler bağlamında "eyyuh El nas" acıma, merhamet edilmeyle kuşatılan "ey kul insandı". Neden acınıyordu? Neden merhamet ediliyordu? bunun cevabı yoktu. Olan cevaplar da gerçeği gizlemekle gerçeği (tarihi) unutturan dogmalardı. Köleci insan ya da dinlerin Eyyuh el nas dediği insan ile burjuva insanı Mamondu öğretiler doğrultusunda öğretilmiş çaresizlik olmaktan öte gidemiyorlardı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |