..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




5 Ocak 2017
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 1)  
Bayram Kaya
Öz yönetimler genel işleyişle merkezin politikalarına bağlı olma çerçevesindeki durumun, kendi teknik teknolojik hassaslığının yönetimi olan hızlı kararların çok özel ve özgün iradesi oluştur. İşte merkezi yönetim, istese de buna karışmaz.


:ADIF:
Anadolu'nun işgali ve işgalle başlayan tasalluttu mezalimiler padişah yanlısı olan kimi insanlarımızda da nefreti oluşuyordu. Bu nedenle bu nefreti ve özgürlükçü duyguların ruh hareketiyle Anadolu'nun şurasında burasında bir karar merkezi olmayan geçici ve sürekli çoban ateşleri parlayıp sönüyordu.

Bu çoban ateşlerinden birisi; neyi, nasıl ve ne şekilde yapacağı inanması içinde olmanın en kararlı; emin yol adımlarını atmakla diğer çoban ateşlerinin arasında sıyrılıp çıkmaya başladı. Bu çıkış Samsun'da Güneş'in doğmasındaki ısı ve aydınlık huzurlu güvenin çekeyini oluştu.

Bu çekey oluş hareketin bilinci ve beyni olma umudunu çoban ateşlerine vermekle; çoban ateşleri bu kez yeniden ve daha bir kararlı tutuştular. Bu hareket neyi, nasıl ve niçin yapacağını hem halka şikâyet ediyordu. Hem de yapılacaklarla manevi kuvvetlenme işi halka anlatıyordu.

Böylece kongre denen toplantılarla bir çeşit parlamenter hareketin kıvılcımlarını başlatmıştı. Denk geliş bu ya! Bu nüve hareketi (çekirdek hareketi) ilerdeki merkezi parlamenter sistemin mini bir deney sondajı olmakla özne emisyonlu olacak hareketin halka gösterilmesiydi.

Fransız Devrimi ve Rus Devriminden sonra dünyayı etkileyen üçüncü devrimdir Kurtuluşun Felsefesi. Kurtuluşun felsefesi kendi hedeflemesi olmamakla birlikte Dünya’nın üçüncü büyük devrim hareketidir.

Eş deyişle Osmanlı'nın kapitülasyonlar gibi nedenle, olmayan ekonomik bağımsızlıkları yüzünden; belki de yapmak isteyip te bir türlü yapamadığı devrimlerdi.

Bu devrimler sosyal yaşayışlarla; yönetsel oluşuyla; siyasetiyle; düzenli bir maliyesiyle, düzenli ve modern olacak askeri, güvenlik kuvvetiyle; sağlık politikalarıyla; tevhidi ve modern eğitim sistemiyle; teknik teknolojiler alanlı kapsamları ile birlikte ekonomik endüstriyel atılımlı devrimlerdir de.

Kapitülasyoncu emperyalist batılı devlerce kuşatılmışlık, Osmanlı'yı kendi içinden vuruyordu. Prens Sabahaddin gibi âdemi merkeziyetçiler bu kuşatılmışlığın etkili yetkili aydın unsurlarıydı.

Âdemi merkeziyetçilik demek merkezi hükümetin gücünü veya yükünü hafifletmek amacıyla (!) merkezi gücün bir kısmını yerel oluşumlara bırakılmasıydı. Bu türden görüşü olan düşünür aydın etkileyiciler yerel parlamentolardan yanaydı!

Haklı, doğru gibi olan bu düşünceler; dün de, bugün de, emperyalizmin Truva atı oluşuyla kullandığı güzel soslu olmakla; ulusları içten bölmekle; oltaya getirici olta yemleridir. Sizin merkezi gücünüzün kuvvetliliği, zayıflığı emperyalistlerin umurunda bile değildiler.

Siz öz yönetimleri; yanlış ve ajitasyon deyimle, yerel parlamentonuzu kalbi ihlasla oluştururken; her bir yerel parlamentolar; her biri bir emperyalist devletlerin siyasi ekonomik etki nüfuz alanına da dönüşeceklerdir. Tüm mesele budur. Kalenin kilit noktalarının içten fethidir bu.

Üstelik te bir devletin yönetim tarzı içinde öz yönetimi doğuran şartlar, devletsiz hareket edemeyen olmakla birlikte devlet yönetimi içinde değil devletin kendi dışında oluşla genel yararlı devletin işleyiş tarzıydı.

Çok özel şartlı gelişmenin ürünüdürler. Nasa gibi, silikon vadisi gibi Cern gibi çok farklı türden konjonktürlerin koşuludurlar. Parlamenterlik değildirler. Yani arkalarına bırakın halk desteğini almayı siyasi destek bile alamazlar. Bunlar temel devlet işleyişidirler, toplumdan beslenirler ama toplumsal ufkun çok üstündedirler.

Yani merkezi parlamento gibi şartları demokratik tavırla, oylayışla, reddedişle oluşamayan alanların öz yönetimiydiler. Sizlerin o şartlara tabii olduğunuz yönetimlerdi. Parlamento gibi işlemezlerdi. Demokrasi olsun diye çobanı buraya seçemezdiniz. Çoklu ses olsun diye etnikliği buraya sokamazdınız. Benim dinim niye muteber olmuyor diye buralara atamalar yapamazdınız. Yaparsanız öz yönetim oluşamaz.

Öz yönetimleri; etnik temele bindirilmekle ve merkezi parlamenter yönetime nispetle; adına da uyduruk oluşla yerel parlamentolar denmekle asla, kendi şartlarını taşıyan oluşumlar değildirler. Belediye türü öz yönetim dedikleriniz merkezi yönetim altında özel belde sorunlu konuları ele almakla tıpkı merkezi yönetim gibi oluşur ve çalışır.

Öz yönetimler genel işleyişle merkezin politikalarına bağlı olma çerçevesindeki durumun, kendi teknik teknolojik hassaslığının yönetimi olan hızlı kararların çok özel ve özgün iradesi oluştur. İşte merkezi yönetim, istese de buna karışmaz.

Bunun emperyalist dildeki yansıması merkezi yönetimin yükünü hafifleten; merkezi, hantallıkta kurtaran gibi siber çağda abidik gubidik meşrulaşmalı savlardır. Oysa merkezi yönetimler bu öz yönetimleri demokrasi olsun da, biz de yükten kurtulalım diye yapmamışlardı. Parlamento dışındaki bir zorunlulukla bu böyleydi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.