..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




28 Mayıs 2017
Ekici ve Çoban Grupların Diretişi 16  
Bayram Kaya
El’in de var olan duruma göre farklı bir şey söylüyormuş algısını uyandıran tartıştırması; aslında kitlelerin sert tepkisini kırıp yeni olan duruma kitleleri yavaş yavaş alıştırmaktı. Kurbağayı yavaş yavaş suda ısıtmak gibiydi.


:GJH:
Bu vurgulardan ilahi dönemli sürecin DNA’sından bahsedilmiyordu. Siz “yaklaştım” dediğinizde sizin bir yerden ayrılıp, uzaklaştığınızı böylece yaklaştım kelimesinden ötürü dolayla çıkarıyorduk. Öyle ya ayrıldığınız bir yer yoksa neden yaklaşıyorum diyorsunuz?

Ön ittifaklı ilahi dönem içinde, ilah divanında; ilaha karşı El anlayışlı sav düşünceler neden beridir tartışılmaya başlamıştı. Bu savın sahibi ortaya koyduğu savı nedenle kendisine ben El ilahım diyordu. Bk. Eşitsiz El’in Adil olması yazı dizim.

El kendi algılarını oluşuyordu. El söylemi, ilahların söylemeyi aklında geçirmediği bir mana anlayışıydı. Çünkü ilah ortaklaşma yapan anlayıştı. El de ortaklaşmayan kişi sahiplikle olan bir anlayışla inşaydı. İlahları aklına diğer türlüsünün gelmeyişi ve El’in aklına da ortaklığı kötülemenin gelmesinden daha doğal ne olabilirdi ki? El’in İlahlığı da, yeni olan mana anlayışını; tıpkı ilah gibi takdirle söylemesiydi. Takdiri kendisinde meşruiyet görmekle; ilahi takdir de bulunma fiili de, El’e bir anlam geçişmesiydi.

El söylemi, yeni mana anlayışına izafeten ilahın önüne konan El-ilahla bir ön takıydı. El ilahı ortadan silemiyordu. Çünkü ilahın önceden beri gelen oturmuş, yerleşmiş bir muktedirce söylemi ve bu söyleme duyulan saygılıma alan gücü vardı. Bu nedenle El İlahlığı, ilah gibi takdirde bulunmasıyla kendisine eşletiyordu. Bu eşletme zaten bir anlam geçişi oluyordu.

El’in kendisine sorgusuz sualsiz biat edilen bir iman akdi yapabilmesine için ilahlık kendi öncesinden beri süre gelen bildik tanıdık, alan etkisi olan bir cevazdı. İyi de İlaha karşı mal-mülk sahibi olan bir El tartışmasına ne gerek vardı ki?

Bu tartışma adeta günümüzdeki yalan talan yapan iktidarlara karşı, kimi halk kesimlerinin “soyuyorlar ise beni soyuyorlar sana ne?” demesi gibiydi. “Çalıyorlarsa, iş yapıyorlar” denmesi gibiydi. “Soyuyorsa beni soyuyorlar” demesi gibiydi.

Günümüzde özelleştirmeye neden gerek varsa; özelleştirme ile iflas edenin elinde alınan işletmesini tekrar kamulaştırıp düzenleme denetleme kurullarınca iyileştirdikten sonra yeniden özelleştirilmesine neden gerek varsa; o gün de onun için özelleştiren El’e gerek vardı. Bugün hileli iflaslar niye varsa; El de onun için vardı. Kamunun üreten emek gücünü iç etmek çalışmadan rahat yaşamak için vardı.

Günümüzde bile, tıpkı köleci ahlakçı Epikür gibi efendilerince kırılan bacağın acısına katlanmayı öğretirler. Göçükte fıtrat içinde ölmeye katlanışı öğreten mantık karşısında; bacağını kırdırmamayı öğrenemeyen bu kabil bir dejenerasyon vardır. El süreci sonucu kan, gözyaşı olan bir maceraya sürüklüyordu.

İlk mal kavgası olacak Dumuzi-Gılgamış; Habil-Kabil; söylemli kan gözyaşı önceden tahmin edilemezdi. Anlatış tarzına göre kan ve gözyaşı içinde oluştuğu anlaşılan bir meclis toplantısında El divanında El’ci ve ilahi mana anlayışlı taraflar tartıştırılır. El amacını açıklarken; “Ben kendime, kendim gibi mal mülk sahibi halefler oluşturacağım” der.

Durum özel mülkiyetçi yansıması içinde tartışılıp söylenmektedir. El, kendisini meşru etme gayreti gütmektedir. El bu tartışılanlardan bir iman akdi ortaya koymaktadır. İlahların “orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın” demesine karşı El; özel mal mülk sahibi olmakla “ben sizin ananızı ağlatacağım” diyemeyen el “ben bilmediğinizi bilirim” diyordu.

İlahlara cevap vermeyip; ilahların “bilmediğini bilmekle” söylemini ortaya koyan El; “bilmediklerini bilmeye” iman eden kendi inanıcıları ile arabesk yaşamın içine doğru, doludizgin olacaklardı.

Özel mülkiyetçi düşünce ve hayallerin içinde olan bu anlatımlar; kolektif ortamı fayla yani kırıklı ortam yapmıştı. Kırıklı yeni yapı kolektifçe ve emekler değişmesi üzerine olmayan bu tür sudan nedenlerle ortaya konuyordu.

El vari olan düşüncenin olgunlaşma ve ortaya konma vakti geldiğinde; günümüz hükümetlerinin hiç gereği ve alakası yokken ortaya atılanı tartıştırmaları gibi bir şeydi bu vakti gelen anlayış. Süreç grupların ön ittifak içine gelişteki gruplar arası sert tepkileri bilmektedir.

El’in de var olan duruma göre farklı bir şey söylüyormuş algısını uyandıran tartıştırması; aslında kitlelerin sert tepkisini kırıp yeni olan duruma kitleleri yavaş yavaş alıştırmaktı. Kurbağayı yavaş yavaş suda ısıtmak gibiydi.

El kırıklı kıldığı bu yapı içinde, gözünü bu düşüncelerle karartmıştı. Gözü kara ve fiziği; hitabeti güçlü olan birilerinin bu kırıklı yapıya bir darbe vurup bu ortamı lehine döndürecekti. El kendi El manalı düşüncesine iman edenleri (sadakat yemini içenleri) kolektif yapı içinde alıp gidecekti. Gidenler ön ittifaklı yeteneklere sahip kişilerin; birkaç totem mesleğini bir arada yapar olma donanımı içindeydi.

Yeni olan bu düşünce kurulu düzene karşı çetin bir mücadeleydi. Başarılması kadar; bu mana anlayışı içinde; bu anlayışına boyun eğilmesi de öyle gözü karalığı gerektiriyordu. Kendisi mal, mülk sahibi olan El; kişileri de mal mülk sahibi yapma vaadiyle vaat zedelere; halefim diyordu.

Yani “benim gibi mal mülk sahibi olacak yegâne kişiler sadece insan haleflerimdir diyordu. Mal-mülk sahibi olma vaadi bu gözü karalığı ortaya koyacaktı. İnsanlar, ön ittifakın ürünü olmakla; zaten ilahlara halef melezlerdi.

Aslında kişiler, mal mülk sahibi olmakla; “ben sizin bilmediğinizi biliyorum” diyen El ilahın ne bildiğini de çok iyi biliyorlardı. Bu bilme nedeniyle inanırlar gözlerini karartıyorlardı. El ile sadakat sözleşmesi olan iman akdini yapıyorlardı. Gözü, karartan bu gözü karalık içinde sertlik göstermenin sonunda da süreç biat etmeye döndü.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Sistem 15
Bağ Enerjisi 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.