Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
Uzun aradan sonra totem grupların ilk kes dışa açılma nedenlerinin ortaya çıkmasıyla, totem gruplar dışa açılım salınmaları vermeye başladılar. Bu salınımlar bir işaret fişeği gibi çeşitli biçimlerde karşı gruba iletime kanalı olmaya başladı. İşte bu kanallar tapınak alanlı kült merkezleri oluk genellemesi içinde söylenecekler. Kült merkezleri veya tapınak alanlar; temas eden totem meslekli grupların, kesim alanları içinde bulunuyordu. Kesim alanı coğrafi oluşla grupların dört bir yanında olan yörelerdi. Bu yöreler, birbirine çok yakın iki ya da daha çok komşu bölge sınırlarının her biri tarafında o sınır yöreye yakın olmakla; az çok grup kişileri eylemlerinde arındırılmış kendilik yerlerdi. Yani bu kesim yerleri, kendi aitlerine; "dikkat tehlike var" denilen yerler olmakla; hareketin en az ve en cılız; hatta çok kes eylemlerin hiç olduğu yerlerdi. Buralar eylem olmayan yerler değil, eylem yapılması yeğlenmeyen yerler olarak belirir. Grupların kendilerine ait bölgelerin, birbirine değinen sınırlarındaki iki coğrafya bölgesinin her iki taraftan da sınıra gelmeden; sınıra biraz uzak durdukları alan boşlukları olmakla, gruplar arası kesim yerleriydiler. Grup kişileri bu kesim alanı içinde pek pek eylemli ve hareketli olmazlardı. Kesim alanı içindeki av varlıkları dahi kesim alanı dışına çıkmadıkça totem etkiden ötürü avlanmazdı. Matematik diliyle söylersek kesim yerleri iki kümenin kesişim yerleriydi. Birbirine komşu en az iki tane temas eden grubun kendi bölgesi içinde birbirine ait gibi ama hiç birinin gibi de olan yerlerdi. İçinde bulunmaktan ve içinde eylem yapmaktan ve temastan kaçınılan tabu alanlı yerlerdiler. İşte eylemlerin sönükleştiği bu yerler kesim yerleriydi. Bu yerler, tabu ve temas yasağı nedenle; kimsenin kolay kolay giremediği yerlerdi. Bu nedenle bu kesim yerleri gruplar tehdidine karşı hem çok güvenliydi. Hem de grup kişilerinden arındırılmıştı. Bu arındırılışın tabu basıncından ötürü grup kişilerinin imgesi içinde her an bir netame ile karşılaşılacağı düşünülen yerlerdi. İşte bu kesim yerleri; yeni zamanlı artı ürünlü sürecin de el vermesiyle biçimlenecekti. Bu biçimlenişin ana ekseni şuydu. Kendilerine tehdit olan gruba karşı; grupların tehdidini bertaraf etmekti. Tehdidin şerrinden korunmak için de tehdit olan grubun güven içinde gelip bulsunlar diye, bu kesim yerlerine yiyecek içecek ve diğer kullanım türü nesneler sunuldu. Sunu eylemi karşı tarafa yumurtlayan tavuğu kesmemeyi algılatan deneyimin ana omurgasıydı. Bu omurga düşüncelerle hareket ettiler. Sunu, hediyeleşme, kurtulmalık sunma gibi eylem ve düşünce planlarını uygulamakla; kesim bölgeleri bu tür biçimlenmelerin girişme sahasına dönmüştü. Yani totem meslekli grupların, totem meslekli üretimden bol ürün almaları; sürece bambaşka eylem tarzı koymaları girişmesi olmuştu. Bu tarz zorunlu girişmeler: grup temas ve yönelimlerini biçimledi. Zorunlu temasa yönelim nedeniyle; kesim yerleri bu tarz gruplar eylemleriyle "tapınak alanlar” diyeceğimiz beliririm oluşuyla işlev eşecekti". Eskiden beri grup kişilerinden arındırılmış olan bu kesim yerleri şimdi grupların temas ettiği; grupların birbiri eşiğine geldiği, güvenli buluşma eylem yerlerine (tapınağa) dönüşecekti. İlk tapınaktı kült tanılı yerler, zorunlu olarak bu ilk temasın izlerini taşırlar. Bu amaçlı nedenler tapınak mana anlaması oldu. Tapınak kavramı bizde Tanrı kavramıyla özdeşleşmiştir. Hâlbuki ilk inşa süreci içinde tapınakla tanrı kavramının hiç bir ilgisi yoktur. Tanrı bilinmezdi bile. Yamyam totem gruplar birbirine tehditti. Üreten ilişkinin artı ürün vermesi olanağı; tehdidi artı ürünle önlenme yansımasını, beraberinde getirmişti. İşte tapınak; asırlardan beri tehdit olan gruba karşı artı ürün sunma eylemiyle birlikte; bu eyleme; bu sunuma; sahne olan alan giriştirmeli yerin adıydı. Sunanlar üreten gruptu. Sunulanlar da karşı tehdit gruptu. Görülüyor ki ilk tapınaktı inşada ne tanrı fikri vardır; ne de tanrıya sunum vardır. İlk tapınaklar tanrıya ya da manaya veya başka bir şeye ibadet için değil; aksine birbirine düşman olan düşman komşuların birbirine güven duymaları için karşı tarafa doğru atılan akıllı ve kurnaz olucu bir eylemli adımlar seremonisidirler. En temel içgüdü (korunan yasa) olan düşmandan korku; olanak kullanan akıl ile o düşmanın tehdidini güven ilişkisine çevirmenin süreç adımlarını yansımıştı. Tapınak bu adımlar toplamını ifade etmekle bunun yere zamana bağlı eylemli sunusu ve sunuda bulunulan eylemleri de, bu nedenlerle kutsaldı. Tapınak eylem alanı bu nedenle kutsandı. Hemcinsimiz "bir totem emek ürününü kurtulmalık-kurban- karşılığında tapınak eylemleriyle karşı tarafa takdim ediyordu. Karşılığında canını kurtarıyordu. Bunun ile tapınak eylemi kutsaldı. Tapınağın temelinde “kesim yer algısı" var. “Kendine doğru çekme” algısı var. “Yumurtlayan tavuğu kesmeme” algısı var. Bu algları somuta çevirecek olan, ana uygulatıcısı da; “üreten ilişkinin artı ürün” ortaya koyma süreci vardı. Ve de “grubun can telaşı” vardır. Bunların hepsi bir araya geldiğinde “bu sentez ya da entegrasyon” tapınak eylemlerini ortaya koyacaktı. Sunularda gözetilen hedef deveye otu göstermek gibi nefsi kendisine doğru çeken (cezbeden) çevre yansımaları zaten vardı. Gruplar da tehditten korunmak için karşı gruba yiyecek gösteriyorlardı. Yani bir grup yiyeceği kesim alanı içine bırakıyordu. Ki bu sunuları kişi ve grup görmeliydi. Totem meslekli ürünün kendisine yetenden fazla ürün verme olanağı; artık ürün, tehdit olan grubu kendisine doğru çeken yansımayla; birleşti. Birleşen bu iki yansıma ile totem meslekli ürünlerden oluşan olanak; gruplara ya da bir gruba tehdit olan grubun; bu takdimleri gelip bulmaları için yiyecekleri takdimciler kesim bölgesinin içine gizlice bıraktılar. Bırakılan bu yiyecek ya da kullanımlara sunu (kurban-kurtulmalık-hediye-takdim) dendi. Bir totem meslekli üründen, elde edilen ürün fazlası olanağı; bu olanağın o güne kadar hiç olmayan şekilde bir yansımasını vermişti. Bu yansımayı sürdürülebilir kılmıştı. Bir tutam ot ile nefisleri kendine doğru çekme fiili; kesim alanı içine bırakılan yiyeceğe dönüştü. Birleşen bu iki düşüncesinin eylemi, gruplara kesim bölgesi içine yiyecek içecek bırakmayı akıl ettirdi. Gruplar önceden beri yamyamlık tehdidinden kurtulmak istemişse bile (ki mutlaka istemiştirler) totem mesleği gibi bir olanak ortaya çıkmadan bu istek sürecin bu şekle dönüşmesi ve de sürdürülebilir olması çok çok güçtür. Totem meslekli ürün fazlası durumla bir tehdidi savuşturmak isteyen grubun akıl ettiği kesim alanı içindeki bu tarz işaret ve im üzerinde anlaşmalar uzaktan gözleyerek iletime ve temastı. Yani bu ilk temaslar yüz yüze, yan yana temaslar değildiler. İlk temasların içinde kişilerin karşılaşması yoktu. Güvenli yerler olsa da bunlar sizin karşı tarafa av olmanıza, her zaman çare değildiler. Bu nedenle grupların birbirine karşı öteden beri var ola gelen bir yamyamlık tehdidi vardı. İşte totem mesleklerinin ilk bağıntı girişmesi; mesleklerin yamyamlık sürecine bir reaksiyon oluşla ortaya konmayı yansımış olmasıydı. Artı ürün veren totem mesleği, karşı grubun yamyamlık basıncını kırmak içinde kullanıldı. Yani yamyamlık tehdidini bertaraf etmek için bir grup karşı taraf içinde biraz üretmeye başladı. Bu ürünü zaman zaman kesim bölgesine bırakıp çekildiler. Ta ki karşı grubun, kesim bölgesine konan bu yiyeceği (sunuyu-kurbanı) fark edip; alması süreçleri ve yeniden orada bu tip yiyecekleri düzenli aralıklarla yiyeceklerin bulunma süreçleri başlayana dek; bu süreç tam anlamını bulamadı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |