Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Oysa üretime sahip olmak (anonim olan patente sahip olmak) başka; o patent altında üretilene sahip olmak başkaydı. Patent olmayan otomobili tasarruf etmek, karşılığı olurla sizin için ortaya konanı sizin değişim nesnesi yapmanızdı. Yatırım sahipliği geçmişi; geçmişle kolektif gücün donmuş olukla birikmiş emeklerini ve tek kişinin hiçbir zaman muktediri olamayacağı katkı patent olanaklarını, sektör etkisi ile kişinin bilgi birikim sahiplik gücü kapsamı içine vermenizdir. Yatırım, tamamen ortaklığın bilgi, birikim, emek gücü bağıntılarının toplamıdır. Kişi ancak bu sürecin belli noktalarında; belli noktaları üzerinde eylemlidir. Bu eylemli noktalar içinde kişiler verimlilikle ve niceli tutumla bu girişime katkı verir. Girişim olan hiçbir şey tekil değildir. Sıfatı da tekil olmaz. Üretim bir girişimdir. Girişim, girişenler sahiplikle olup, yol alıştır. Ve girişme girişenlerle rengi ruhsar oluştur. Girişme içinde somut olukla, tarihsel olukla; yatırımcı diye bir kavram yoktur. Bu sömürünün dilidir. Bunu inancı oluşlar içinde de böyle görürüz. Keşif ve icatlar içinde de böyle görürüz. Üretim hareketi içinde de böyle görürüz. Kolektif sürecin kişi emeğinde billurlaşan öğrenilmesi ve üretimi; tıpkı vatan sahipliği gibi kolektif mirasla herkes için herkese yararlandırmadır. Ki bu müteşebbis mantıkla, vatanı bile bize dar ederler. Tarihi süreç içinde koyun yetiştiriciliği yapan totem gruba ne kimse yatırım yapıyordu. Ne bankalar kredi veriyordu. Ne o totem gruba sponsor aranıyordu. Ne de o grubun yetiştirdiği ürün değerleri üzerine borsa oynanıyordu. Ne de sürecin enflasyonu, deflasyonu, moratoryumu; kâr zarar mantığı vardı. Hatta mısır eken grup; “biz bir yerde bir kredi bulmazsak, halimiz harap demiyordu! Üretim ilişkisi için emek; bilgi; avadanlık ve üretim gücü olukla toprak vs. dışında; plasmandır diye hiç biri gerekmiyordu da. Yapay, uyduruk, aracı yapılanmalar üretimin zorunlu ilişkileri değildirler. Bunlar arazdılar. Bunlar sömüren El mantıklı sisteme göre zaman içinde devreye sokulmuş üretim dışı asalak unsurlardır. Üretimi çabuklaştıran süreçler olukla kullanılamazlar mı? Salt özel mülk sahipliği yararını değil de, genel mülk sahipliği yararını gözetmekle, enerji düzenlenin sarfları yapıldığı takdirde kamusal hukuk ve meşrulukla siyasete sokulabilir. Ki bunun özü, geçmişin kolektif emek gücü mirasıyla; şimdiki canlı olan kendinizin kolektif emek gücü bağıntısıdır. Yani finansman dediğiniz zaten vergilerinizdir. Kolektifi olan içinde salt kişiye özgü; kişisi oluşla artı bir kâr zarar muhasebesi olamaz. Ortak üreten süreçler sizin hazır bulduğunuz süreçler olmakla süren, kolektif gücün akışıdır. Kolektif gücün içinde kişi varsa da kişinin varlığı devamlı değildir. Kişiler devamlıdır. Hiçbir kişi de toplumsal salınımlı olmak dışında, hiçbir kişinin devamı değildir. Ortak üreten süreçlere katkı da kişinin yatırım sahipliği demek değildir. Bunlar kişinin yatırım sahibi olamayacağı anlamına da gelir. Bu olanaksızlığı gören kişiler, kolektifin gücünü kolektifin dışındaki bir güce mal ederek, ortak gücü kendi üzerlerine transkripsiyonla olmanın iktisabını yaptılar. Toplumun dışında; toplumun kendisinden ve toplumun bilincinden bağımsız olukla elbette doğal bir güç vardır. Ama bu güç siz; evrensel olan genel ve özel bağıntılı yasaların dışında olmadıkça; özel ve öznel saiklerle sizin toplumunuza müdahale etmez. İşte El bu gücün sosyo topluma katılma kurgusu oluşuyla üzerinde girişilen modüle söylemlerin özel mal, mülk ve köle sahipliği imgesidir. Günümüzde El mantıklı toplum dışı algılar, giderek oluşan devlet gücü kapsamının içinde de yürütülürler. Devler ve El kayralı kişiler bu güç içinde kendileri bir çeşit devlet olmaktadırlar. Şeklen, alayı vala içinde ve bin bir emek olan mücadeleleriniz sayesinde olsa bile biçimsel de olsa bir devlet teşkil edilebilmektedir. Devlet, üreten ilişkiler (mülk) üzerine inşadır. Üretir ilişki insan, toprak, araç gereç gibi üretim gücünü gerektirir. Bu entegre konsorsiyumla güç girişmeli merkez, devlettir. Devletin kendi başına heyula olur bir varlığı ve kimliği yoktur. Üretim ilişkisi içinde devlet gerekli değildir. Zaten üretim ilişkisi de devlet içinde de ortaya çıkmamıştı. Devletin ebet müebbet kutsaması sömürü kutsamasıdır. İnsan ebet müebbet (El) kutsamasına kurban edilmeden de bu gülere gelir. Üreten ilişki içinde para, yatırımcı, borsacı, kâr, kira tarzı meta zoru olan kavramlar gibi üreten ilişki içinde devlet te bir ilinektir. Devletler, varlıkları iç edilen üretimle; olasıdır. Ne koloniye süreç, ne sürü dönemi, ne totemi yapı ne de ittifakı inşalar; devlet ile yola çıkmadılar. Devlet entegre organizasyon olan olu ve oluşun özel mülkiyet yapılanmasına kayan bir süreçler organizasyondur Bu nedenle kolektif emek gücünün olanaklarını ne nam adı altında olursa olsun. Bir kes emek gücünü kişilere kaptıranların durumu, kendisine ve toplumuna yabancılaşma olacaktır. Yabancılaştırma yapan mana anlayışını ortama pompalayan: bu anlayışla sahiplikleri olanlar asla kendi kişisi emek gayretiyle; bu sahipliği ortaya koyamazlar. Kişiler; toplumsal birikimli gücün, kendisi değildirler. Üretim kolektif olduğu için sahiplikte kolektiftir. Üretim ve paylaşım sonrasının tüketim ve kullanımları kişisel sahiplikle; kişinin üretim ve tüketimine bağlı olukla; herkesin ihtiyacına göre ve özeldir. Çünkü özel bir sahipliğin sürdürülebilir olması için de o sürdürülebilir olacak durumların yarın yine ortak üretimli kolektif bir kaynak beslenmeleri yapma sorunu ortaya çıkacaktır. Ortak üretimli kaynak beslenişlerini yanına almayan sahiplikler sürdürülmez. Kişisi emek gücü kolektif beslenişle olan süreçleri, hiçbir vakit kazanamaz. Özel mülk sahipliğinin sürdürülür olması için sömürü ve sömürünün yapılanması gerekir. Üstelikte tüm toplumsal süreçleri bir kişi üzerine transfer etsek dahi ve de toplumsal süreçlerin tümü kişi süreci gibi olsa bile; bu durumda kolektif bir kaynak beslenmesi yapma nedeniyle, böylesi sahiplik bile tüm boyutlarıyla kişinin kendisinin olamayacaktır. Kaldı ki ne bir kişi tüm toplumsal süreçler gibi davranabilir. Ne de parça var oluşların kapasitesi tüm süreçlere olanaklıdır. Geriye hile yolu kalıyordu. Hâlbuki kişilerin değil kolektif gücün kendi devamlılığı vardır. Kolektif güç, kolektif süreçlerin devamlı lığına meşruiyettir. Kolektif gücün devamlılığı kişi de yoktu. Olsundu sömürü içinde çareler tükenmez! Kişisi mirasın devamlılığı içinde olmakla, hileci sahiplik potansiyeli kişilerden kişiler nesline doğru ciro edilmekle; kolektif gücün yerine kişiler nesli sürekli edilmekle, sömürü bu yolla da devamlı kılınmıştı. Kişinin bilinçli oluşu bile; kişinin kolektif güçle donanımlı olması bile; “kolektif üretimi” ortaya koyan süredurum ilişkileri içinde olmakla ortaklığı gerekli kılan iyeliği, asla ortaya koyamaz. Kolektif oluşun nedeni; bir yeğleyiş; bir istek değildir. Üretimin kolektif entegreli olmasıdır. Durum bu olacağına göre; kolektif üreten güç ancak kolektif sahipliği içinde elde edilenledir. Üretim; karşılığını vermekle üretimi yapan her bir kişi kullanımlı ürün ve yarar olmasının dışında, işiler nezdinde birikme yapmakla; biriken metanın baskı ve basıncı tek tek kişiler üzerine olan meta hareketini yönelten, kişi sahipliği olamazlar. Kolektif üretimin değer yargısı psikolojik olan duygularla üretim tüketim yapmaz. Eğer siz doyma ile üretimin farkında değilseniz, denecek bir şey yoktur. Üretim, kişisel değildir. Kolektif üretim genetikti araştırmanın, uzay araştırmasının arz ve talebi oluşmuyor diye tasarım yapmaktan vaz geçmez. Ya da arz talep oluşturmak için arz ve talebi az oluşuyor diye kişileri önce hasta edip sonra çaresini üretmez. Kişi kendi bağında, kendi bahçesinde üretiyor olsa bile üretim kişisel değildir. Arz talep oluşla değildir. İhtiyacı ve zorunludur. Özürlüler alfabesi arz talep için değil üretimin nedeni oluşla ve kolektif yarar (genel yarar içinde faydalanma oluşla ele alınıp üretilir. Kolektif oluşun kendisi üretim hareketidir. Üretim hareketi arz talep kâr gibi bir şey için değildir. Zorunludur. Totem meslekleri ortaya konurken; arz, talep, kâr gibi kıytırık söylemlerin, arz ve talebi ortada yoktu. Kolektifin özü üretim hareketi olunca arz talep oluşturmak gibi bir yapay gündem süreci de olamaz. Arz ve talep oluşsa da, oluşmasa da; ihtiyaç olanın araştırma ve geliştirmesi kolektif öngörü ve evrim sel, diyalektikle ve geri beslenilir zorunlu yansıma olurla gerekli edilir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |