..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




16 Eylül 2017
El Kavramı 13  
Bayram Kaya
Köleye dönmeyen emek gücünün sömürüsüyle ancak artan, çoğalan serveti şimdi El’in Zaitlik olan sıfatı yapmış oluyordu! Zaitlik efendinin sömürü kaynağının üzerini örten gözbağı oluyordu. Böylece bilginin ve bilincin de üzerini örtüyor. Bilme efendinin kendisinde kalıyordu. Fail de fiil de El’di! Bu gözbağı olucu söylem El’in mülkü artıran ve azaltan olmasının söylenmesiydi. Zenginliğiniz, fakirliğiniz ve köle oluşunuz El’dendi.


:FHB:
El’in düşünceci ritüeli, kişisi mal sahiplik hakkı ve sahipliği olan kişilerin irade tasarrufu oluşla ortaya konmuştur. Oysa capcanlı ve ortalık yerde yürürde olmakla El’den önce ilahi olan kolektif süreç vardır. Ve El bu var olana karşı, capcanlı olana karşı; kendi var olmasının mücadelesi içindedir. Yani El kendini ilaha karşı ortama ihale ediyordu. El kendisini ne puta karşı ne de şeytana karşı “tanınmasını” istiyordu. Sırf “ilaha karşı tanımlı olmasını; ilaha karşı tanınır olmasını istiyordu”. Karşısında olan biri olmadan zaten var olan “ben zaten var olanım” demekle kendisini tartışılır edip ortaya koyamazdı.

İlahın karşısında sosyal anlayışlı totemin dışında kimse yoktu. Totem ne üreten ilişkidir. Ne de irade kullanan mana anlayışıdır. Bu nedenle ilah üreten ilişki ve irade kullanan güç olmakla sosyal anlayış ve totem de değildir. Karşısında kimse olmamakla üretim ilişkili iradeyle ortaya konan yapı mana anlayışıdır. Oysa El, kolektif sahiplik ve kolektif irade olan ortam içinde karşısında ilah vardır. Ve El kendisinden önce olan tıpkıyı yani kolektif sahiplik olanı kişi sahipliği ve kolektif iradeyi de kişi iradesi yaptı

Ama üreten ilişki olmayan El, deyişle paylaşan ilişki olan El; ancak var olanın; kolektif güçle birikir olanın; ortaya konanın kişisel düzlemde sahiplikle paylaşılmasını tartışmaya açabilirdi. Çünkü bu tartışmanın ayakları yere basıyordu. Yani kolektif (ilahi) süreç El’in gözünün içine sokulu iken; durup durur iken El’in; ilah gibi üreten ilişki sahipliği olamamakla; bilinen apaçık durum içinde "evvel benim" diyen bir El olamazdı. El’in, canlı kanlı kolektif oluşu karşısında El’in böylesi bir söylemi ayakları yere basmamakla o zemin içinde "evvel benim” diyen bir El olamazdı. Üreten ilişkili irade karşısında, bu belirlilik ve bağlaç karşısında El; ancak hülle yoluyla ve illüzyon yoluyla bir zait (arttırma) oluşuyla El tartışılamazdı.

Ve El bu boyutuyla tartışılır da değildir. El'in "Ben zaten vardım. Evvel benim" demesi için kolektif sürecin köleci sürece dönüşmüş olması. Ön ittifakı sürecin çoktan unutulmuş olması gerekecekti. Üstelik te kolektif hafızanın ortada silinmesi sonrasında silinen yerde oluşan boşluğun yeri doldurulur iken ancak El "evvel benim. Ben zaten hep diri olanım" diyebilecekti.

Aksi halde yerinde olan ilahın yerini kaplayamazdı. Var olanın önüne konamazdı. Yani çocuk; ananın, babanın önüne konamazdı. Ancak tarih bilinci olmamakla unutturulanın ve bilinemez olanın yerine; put dedikle El'in bu söylemi konabilirdi. El ilahi dönemin değişmesi dönüşmesi gelişen evrimsel oluşu üzerine inşa oluyordu. Ama kendi iradesinde bir değişme olmaması gerektiği saplantısı nedenle; değişmeyi put diye; sapıklık diye kötülemekle; kendisinin asıl ve doğru olan olduğunu söylüyordu.

El süreçli inşalar içinde kölelerin sahibi olan sahiplikler; kendi aralarında köleci ittifaklı konsensüslerle oligarşiye dönüşmeye başladılar. Böylece yer yer ilk monarşinin El süreci tamamlanmış olacaktı. Oysa ön ittifakların içinde "üreten totem meslekli grupların, emek gücü sahiplikleri" vardı. Şimdi köle ve kölelerin üretim gücünün kişisi sahipliği vardı. Bu da yeni bir üretim hareketi değildi. Bu nedenle her iki zaman aynı biçimde akmıyordu. El'in kendisi, El’in kendi öncesine göre bilinenleydi.

El oluşurken, bilinir olan süreç; kendi öncesi olan süreç; İlahi dönemli süreçti. Bu nedenle El, ilaha göre zıt tanım olmakla bilinen “El ilah” ya da El illah veya Ellahtı. Siz ilahı bilmeden El'in neden ortaklığa karşı olduğunu da bilemezsiniz. Ya da El'in ortaklığa karşı oluşundaki celallenmesinin nedeni içinde El’in kendisinden önceki döneme tepki olduğunu çıkaramazsanız. Bu da anlak düzlemi içinde sizin süreci özümseyememiş olmanız demektir.

Bırakın El öncesi dönemi; El'in inşa olması bile ön ittifakın kendisi içinde, ittifakın totem meslekli gruplar düzleminde kendisini parça süreç oluşla her biri bir el egemenli süreçtirler. Bunların oligarşik sentezi yine bir ortaklıktır. Oligarşi de ilerdeki parçalı olacak süreçlerin bir araya gelmesiydi. Oligarşinin tevhidi olması içinde bir El, ön ittifaklardan sonra El'in ikinci kez oligarşin içinde ortaklığa karşı çıkışıydı.

Kolektif dönemler içinde (ilahi dönem içinde) kolektif özellik, bütün kişiler üzerine dağılım olan bir denklikti. Oysa El dönemi bütün kişiler üzerinde nimetin de külfetinde denklikle dağılım olmamakla vaat olunan sanal bir denkliği, mecazen söylenmekle; sahipliği olan tek kişiler seyittirler. Yani sahip efendilerdiler.

İşte El, kişileri sahip kılma bağlamında seyitler dışında herkesin üzerinde fiili bir gerçekleşme olmayandı. Kolektif belirme türü tutumu sadece rızk sahibi kılmadığı kişiler üzerine sanal bir atılılık içinde olduğu türlü vaatler iledir. İşte bu El seyitlik, kolektif dönemle herkesin üzerinde olan üretim hareketinin tüm özelliklerini; El seyitlerin şahsında birlemeyi anlam eder. Böyle olunca “tüm kişiler de olması gereken özelliklerin ve kolektif paylaşımlar; sadece El seyitler üzerinde özelliklerle kolektif limitet ortaklıklar olması demektir. Kişiler üretse dahi mal, mülk, servet türü sahiplik özelliği olmayanların, El olan karşısında eylem ve davranışlarının kulluk kertesini geçmemesi demektir.

Kul ya da kulluk karşısında, sahipliği olanlar da El seyitlerdir. El seyitler tüm olanı veya külli olanı sistem içi yani kolektif olanı temsil ediyordular. O nedenle El; Yehwe gibi ancak mal-mülk sahipliği olanların duyarlı olma, öğrenme ve bilmesi olanı "sen ilim olanı bilmekle de; tüm kullara denksin" diyecekti. Yani “elinin altında bulunan kölelerle bir olmayacaktı”. Bu da evvel ve ahir olma içinde tümel oluş dediğimiz külli oluş durumu El’in bir özelliği olmakla, El seyitler de kendi nezdinde bu tür El olan ıraları içerirdiler.

El seyit olan o kişi; sahiplik bilmesi olan iradesiyle tanımlıydı. Sahiplik tanımlı belirmesiyle sahipliği olmayan kullara kendi mal-mülk, servet sahipliğinin çekimiyle bağlanır. Yani mal mülk gibi üretim gücü; üretim gücünden yoksun kişilerin zorunlu olan üretim hareketi üzerinde, kişinin emek gücüne bağlanır. Üretim gücünden yoksun kişiler emek güçleriyle çalışırlar. Doymaları (beslenmeleri) dışında kalan emek güçlerini kendi sahiplerine terk ederler.

Emek güçlerini sahiplerine terk eden kölelerin terk ettikleri bu toplam emek gücü, köle sahiplerinin zenginliğini artırır. Sahiplerin köle emek güçleri üzerindeki sahiplikleri nedenle “artan” bu mal, mülk ve servet sömürüsü; efendilerin sahipliğini artırımlı, çoğalmış yapması; El’in zaitlik olan sıfatı altında gizlenir. Yani efendi kişi sömürdüğü emek gücüyle zengin olmuş değildir de; Zait olan El’in bu kişiye zait olan sıfatıyla “ikramda bulunup” kişinin malını mülkünü artırmasıyla kişi servet sahibi olmuş olur!

Rızk verme işinin “tanınması”; sürecin geçmiş ve zorunlu geri bağlanım yasasına göre tüm meşruiyet siz olmasıyla; meşruiyet siz olma üzerini örtme yapmanın ilk aşamasıydı. İkinci geri bağlanım yasasına göre çalışan biri, kendi çalışması içinde ya da grup kendi çalışması içinde doyduğundan fazla çalışmakla bu fazla çalışması kendisine veya grubuna kundura, kumaş, kitap, bilgisayar olukla dönüyordu.

İşte çalışanların emek gücü; El sahipli mantığın içinde köleleşen çalışanlarına, kumaş olukla; kundura olukla; bilgisayar olukla vs. dönmesi gerekenler; çalışanların kendilerine dönmüyordu. Çalışanların bu emek güçleri efendilerine kalıyordu. Efendilerin de, serveti olukla birikiyordu. Bu tarz birikmeler efendinin malını mülkünü artırmakla; efendilerin servetini çoğaltıyordu. El zait olan “tanınma” da bu tür geri bağlanım yasası olan yem borusunun efendiye bağlanması olan ikinci bir meşruiyet siliğin üzerini, örtülmesiydi.

Köleye dönmeyen emek gücünün sömürüsüyle ancak artan, çoğalan serveti şimdi El’in Zaitlik olan sıfatı yapmış oluyordu! Zaitlik efendinin sömürü kaynağının üzerini örten gözbağı oluyordu. Böylece bilginin ve bilincin de üzerini örtüyor. Bilme efendinin kendisinde kalıyordu. Fail de fiil de El’di! Bu gözbağı olucu söylem El’in mülkü artıran ve azaltan olmasının söylenmesiydi. Zenginliğiniz, fakirliğiniz ve köle oluşunuz El’dendi.

Zenginliğin, fakirliğin yapanı-edeni-öznesi yani faili El’di. Faili El olan eylemle yani fiille El; tanımlı bir belirmedir. El’in şahsında, fail ve fiil olan bu özellikti (sıfattı) bağ üzerinde kullar; El’e tevekkül edip biati olmanın beklentisi içindedirler. El’in zait ligi olan artırıcı, çoğaltıcı olan sıfatı; bu türden beklentisi olan vaatlere pek denk düşüyordular.

Bu nedenledir ki El dönemi içinde ortaya çıkan yoksulluğun zaitlik beklentisi olan sadaka, inayet, lütuf gibi gözbağı illüzyonları ilahi dönem içinde yoktu. Yani ilahi dönemlerin sadakası ve sadaka kültürü yoktu. Bu nedenle ön ittifaklar "sadaka malı, mülkü artırır (bereketlendirir) demiyordu. Demesini de bilmiyorlardı. Ve yine ilahi dönem “sadaka ömrü uzatır" diyen bir El kültürlü veciz sözleri hiç söyler değildiler. Çünkü ilahi dönemlerin sadaka kültürü üzerinde sömürme yapmakla ortaya koyacakları ne bir yaşamları ne de bir sadakalık yaşamlar üzerinde sürdürecekleri sömürüleri yoktu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.