Din adamý, Tanrý adamý; yani Tanrý insaný da deðildir. Tanrý düþüncesini ve Tanrý duygusunu yaþamak insanýn Tanrý adamlarý aracýlýðýyla yaþayacaklarý bir þey deðildir. Aksine Yüce Tanrý düþünceli duygu; kiþilerin kendisi ile Yüce Tanrý arasýndaki insanca baðlantý oluþla, olasýdýr. Yüce Tanrý ile insan arasýna kimse giremez, girmemeli. Girmemelidir de. Aracýlar peygamber de olsa bu böyledir (istismardýr).

Yüce Tanrý ile kiþi arasý özeldir. Özneldir. Yüce Tanrý ile kiþi arasý baþka kiþilere kapalýdýr. Bu alan bir baþkasýnýn tavassut ve aracýlýðýyla oluþamaz. Olamaz. Olmamalý da. Oluyorsa bu sizle Yüce Tanrý arasýnda baðýntý deðildir. Ýþin özüne aykýrýdýr. Böyle bir durumun baðýntýsýndakiler sizle Yüce Tanrý arasýnda, yedeklerdir. Bu, sizin yedekler tarafýndan senkron anmanýzdýr. Ayarlanmanýzdýr. Bu sizle Yüce Tanrý duygunuzun sömürü ve istismarýdýr. Sizin istismarcýlarla istiskal ediliþinizdir.

Yüce Tanrý'yý bilip; duygu ve düþüncesini duymanýz yeterlidir. Yüce Tanrý þudur demek veya þu deðildir demek tamamen aldatmadýr. Yüce Tanrý sonsuz ve sýnýrsýzdýr. Baþkaca bilip, duymanýz gereken bir þey yoktur. Siz sonsuz ve sýnýrsýz olaný duygu ve düþünmeniz olmakla dilediðiniz gibi düþünüp; siz duygu ve düþüncenizle sýnýrlý olursunuz. Yüce Tanrý anlayýþýný sýnýrlamak kimsenin haddine deðildir.

Ama kiþiler bir anlam oluþturabilmek için düþünsel ve duygusal çývlayýþlardan kaçýnmak için enerji stratejisi için; en kýsa yoldan kararlý duruma geçmek için vs. kendi anlayýþlarý içinde Yüce Tanrý anlayýþlarýna sýrlama getireceklerdir. Yüce Tanrý’nýn kendisi olmayan bu sýnýrlamalar da kaçýnýlmaz olukla deðiþken olacaktýr.

Sýnýrlý olan, sýnýrlanan bu duygu ve düþüncelerin içinde olmakla sizsiniz. Duygu ve düþünceniz de zaten Yüce Tanrý’nýn bizatihi oluþu deðildir. Duyduðunuz, duyacaðýnýz, öðrendiðiniz; öðreneceðiniz de Yüce Tanrýnýn kendisi deðildir. Size. Yüce Tanrý ayarý veriþle; yüce Tanrý'nýn "ne olmasý gerektiðini" söyleyen din simsarý olan kimi, alçaklardýr. Hilecidir. Dost deðil Yüce Tanrýdan sizi koparanlardýr.

Asla Yüce Tanrý düþüncesi ile aldatýlýp ta, Yüce Tanrý ile ýskata uðratýlmayýnýz. Çünkü Yüce Tanrý aldatan olmadýðý gibi dilediðiniz gibi Yüce Tanrý duygu ve düþüncesini taþýmanýzla da Yüce Tanrý sizler üzerinde, kendisiyle sizleri ýskat eden deðildir (sizleri susturan-konuþamaz eden-korkutan deðildir).

Yüce Tanrý anlayýþý birlikte olanla, birlikte giden deðildir. Yüce Tanrý’nýn tanýnmýþlýðý ve bu tanýnmýþ lýðýn veren duygu; düþüncelerin saðlama ve kaçýnmasý içinde olmamýz; kendimize bir karinedir. Bu karinenin dýþta diðer kiþilerle senkron oluþ baðýntýsý yoktur. Zaten olmamalý da. Enfekte ve istismar olmaktan öte hiçbir kýymet ifade etmez.

Bu nedenle üreten iliþkiler gibi sosyal oluþ gibi senkronla olmamýz gibi Yüce Tanrý düþünmeli duygularýn aynýsýyla eþzamanlý olamayýz. Üretim ve sosyal oluþun yasalarý Tanrý anlayýþlý duygu ve düþüncelerimizin yasasý olamazlar. Bu nedenle kiþilerle kiþiler arasý senkronlu olmayý gerektiren her hangi bir durum da yoktur.

Siz de Kendi Tanrý anlayýþýnýzý; baþkasýna ayar yapmak için söyleyip; Yüce Tanrý teveccühümüz olaný aldatma ve ýskat üzerine söylemeyeceðiz. Yüce Tanrý ile aldatan alçaklardan olmayacaðýz. Yüce Tanrý duygu ve düþüncesi karanlýðýnýza aydýnlýk; aydýnlýk sandýðýnýz yerlere de karanlýk (bilinmezle bilinmeye yol olacak) olan noktalar oluþturmalýdýr. Ki Yüce Tanrý düþünülü duygu ve mutluluðu tadan, olabilelim.

Kâr sahipli, hayýrlý kazanç ehli (!) paranýn sanal olukla artan; azalan saymaca yaný üzerinde entrikalar oynarlar. Üretmediði halde bir liralýk deðiþtirme deðeri olan ürün niceleyicisi, yine bir liralýk deðiþtirme deðeri olmasý gereken paranýn saymaca yanýyla satýn alýnýr. Satýn alýnan bir liralýk üretimin deðiþtirme deðeridir. Kolay takas için deðiþtirme deðeri yerine geçen para; yine bir liralýk ürün gibi davranmak zorundadýr.

Satýn alýnan ürün satmak için satýn alýnmýþtýr. Bu kural baþlangýç ekonomili üretim hareketinin bilip tanýdýðý ile olmasý gereken zorunluluk deðildi. Aksine sömürü oyunuydu. Takas deðiþtirme deðeri olan bir lira olan mütekabiliyetle deðiþim olan süreç üzerine alma satma enfeksiyonu biner. Mütekabiliyet zinciri kopar. Araya al sat olan ticaret kurnazlýðý girer. Ticaret mütekabiliyete deðil alçak basýnçlý eksik olan muhtaçlýklara seslenir.

Mütekabiliyet esasýna göre bir lira olmasý gereken reel deðer, tüccar al sat mantýðýna göre üç lira olur. Bu þu demek. Mütekabiliyete göre karþý emek gücünün saðlamasý olan bir liralýk mütekabiliyet deðeri; al sat hilesiyle gerçek deðerin üçte bir deðere geriletilmiþtir. Para üç lira olmuþtur ama ortadaki ürün bir tanedir. Para üç lira olmakla; tüccar sattý diye kundura da üç tane kundura olmamýþtýr.

Üreten kiþi mütekabiliyet esasýna göre biri birimi, bir lira olan takas deðiþtirme deðeri üretiyordu. Oysa þimdi bir liralýk mütekabiliyet saðlamak için üç tane ürettiði zaman; bir birim mütekabiliyete denk saðlama yapacaktýr. Bu da paranýn kâr, kur ve enflasyon vs. oyunu olup üretmeyeni bedava yaþatma oyunudur. Siz üretmeyen kiþilere sanki üreten grup içindeymiþ gibi mütekabiliyet esasýna göre üretiyordunuz. Onlarda hak etmedikleri payý; mal sahipliði! Kâr! Finansör! Rant, kira, gelir vs. oluþ adý altýnda köleci meþruiyetle alýyorlardý.

Karþý taraf üreten bir liralýk malý mütekabiliyet esasýna göre deðil de al-sat olan kâr basýncý altýnda üç liraya almakla süreç dengesizleþiyordu. Mütekabiliyetle olan takas esasýna göre alýnan ürün, kâr adý altýnda, ticaret adý altýnda; helal kazanç adý altýnda çalýnan iki pay kadar kullaným deðeri; karþý sektör karþýlamasýna yetmiyordu.

Karþý sektör bir birime bir birim olmasý gereken üretim hareketi yerine; bir birime karþýlýk asalaklar için iki birim daha üretmekle, ancak bir birimlik mütekabiliyet olaný karþýlar oluyordular. Soygun buradaydý. Yani bir sektöre bir kundura ürettiðiniz zaman kundura sektöre gitmeden daha sektör dýþý asalaklara gidiyordu. Ama size dönen karþýlýðý yoktu. Size dönen karþýlýðýn (zorunluluðun ) olabilmesi için iki birim daha üretmeniz gerekecekti.

Pekiyi bir birim, bin birime; bin birim de bir birimlere yetiyorken; neden üç birim üç birime yeter olmuþtu? Yani üreten sektörler nüfusu bir birim iken; neden üreten sektörler nüfusu üç birimmiþ gibi üretim yapýyorduk? Ýþte bu kâr, zarar, hayýrlý kazanç, hayat pahalýlýðý, enflasyon, arz talep gibi abidik gubidik iþler için üretim yapýyorduk. Üretim hareketi solucanlarýný, sülüklerini besliyordu da ondan.

Bir birimi üretenler; asalak olan sektör dýþý enfeksiyonlara da üretiyorlardý da ondan. Bir dahaki sefere üreten bir birimi bir liraya deðil de üç birimi bir liraya üretecek demektir. Ya da paranýn saymaca yaný olan oyunuyla; üç liranýz, bir birimlik deðeri ürettirmiþ olacaktý. Bir birime bir birim denkliði üç birim üretmeye bir lira denkliði olmakla üretim sektörü dýþýnda kalanlara sömürülüyordunuz. Üretim, bir birime bir birim (bir lira) olmasý gerekirken; üç birime bir lira olur. Diðer iki birim enflasyon (sömürü) payý olukla sektör dýþý asalaklara gitmektedir. Üreten sektör üç birimi deðil yine bir birimi tüketiyordu.

Nasýl solucan vücudunuzun yaþam saðlayýþýna katýlan bir unsuru olmamakla beslenme zincirinize katýlýr. Siz bir birimle beslenecekken yetmez olur. Solucan nedenle siz dýþarda iki birim besin alýrsýnýz. Ama siz dýþarýda iki birim besin almanýza raðmen size yine iki birim besinin bir birim besini size yeter.

Sektörler de mütekabiliyet esasýna göre sektörler kadar olan bir birim üretir. Sektör dýþý asalaklar nedeniyle bu bir birim üreten sektörlere yetmez. Sektörler mütekabiliyet esasýna göre birbirilerine yetiþtirmek için üretmeye devam eder. Üretmeye devam eden süreç üç birimle doygunluða eriþince istop eder. Bunun nedenini de düþünmez. Düþünürse devreye El girer. Sömürü yasalarý girer.

Ve süreç siz beþ birim de, on birim de üretseniz; üreten sektöre göre olmakla on birim içinde tüketeceðiniz yine bir birimdir. Dokuz birim mütekabiliyet payý deðil; El payý olukla asalak efendilerindir. Üreten sektörler on birim üretmekle; üreten sektörün kullanýmý on birime çýkmýyordu. Üreten sektör yine bir birimle doygunluða eriþiyordu.

Asalaklar üreten sektör dýþýnda olmakla size oyun oynayýp ürettiriyordu. Satmak, hizmet, ulaþtýrma ticaret gibi dýþtan alaka süreçler zaten mütekabiliyet içinde olmakla kâr, kazanç, zarar olmamakla sektörün içindedir. Ulaþým hizmet gibi üretim hareketi içindeki sektör unsurlarý; kâr, kazanç, zarar enflasyon gibi etkilerle ticaret ve hizmet, helal kazanç diye ikinci kez üretim sektörüne dýþtan alaka oluyorsa bu sömürüdür. Çünkü hizmet ve ulaþým sektörünün üretim hareketi içindeki katkýsý kar zarar helal kazanç olmaksýzýn; üretim hareketi içine mütekabiliyet esasý oluþuyla yansýr. Üretim hareketi içine girmiþtir. Hiçbir üretim hareketi kârý, hayýrlý kazancý hesap ederek bu hesabý mütekabiliyet esasý içine almazlar; almamýþlar ve alamazlar da.

Din adamlarýnýn binlerce kitap yazmalarý da üreten iliþki asýllý, bilimseli olmamakla; üretim hareketi mütekabiliyet ligi esasý içinde hiç bir þey ifade eder deðildir. Lümpen sýnýf içinde olan, þans oyunu düzenleyiciler; fal ve yýldýz bakýcýlar; medyumlar, büyücüler vs. de binlerce cilt kitap yazarlar. Ýsteseler yazýlanýn daha da fazlasýný yazarlar. Ama üretim hareketi içinde karþýlýk olmamakla ne ifade ederler?