..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýste, sana verilecektir; Ara, bulacaksýndýr; Çal ve kapý sana açýlacaktýr -Ýncil
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




8 Nisan 2018
Varlýklý El Yoksul El 1  
Bayram Kaya
Daha sonra bunu böyle yapanýn kendisi olduðunu unutan El'in öfke içinde olmakla kendi yaptýðýný unutmuþ gibidir. "onlar fitne içinde nefislerini ilahlaþtýrdýlar" diyecekti. Aslýnda El mülkünü "kendi nefsine uyanlarýn sahipliðine" veriyordu. Ýlk El böyleydi. Ýlk El mülkü olup mülkünü keyfince daðýtan kolektif üzerinde zengin bir El'di.


:GCF:
Yazýmýzý temel konu üzerinde sosyal mantalite anlayýþýyla yazmaya devam edersek; El sonsuzluðun ya da yeryüzünün sahibi olmakla ortaya çýkmamýþtý. Sýnýrlýydý. En az, bir totem mesleði bilmenin sahipliði kadarla sýnýrlýyken; en çok ta bir ittifak büyüklüðünde olan bir sahiplikti.

Sözü de, muktedir ligi de, o sahipliði kadardý. Ne kadar farklý sahiplik veya ittifaklar varsa, o kadarda çok El mana zihniyetli El vardý. Elin zenginliði ve yoksulluðu; kendisine eylem (hareket) alaný açmak içindi. Ýki karþýtlýk arasýnda El’in gidiþ geliþi birbiri olan, geçiþli düþünle eylemlere sahne oluyordu.

Mülk daðýtan El, yoksullaþýrken, fetih yaptýran El zenginleþiyordu. El, artýk El anlayýþýna (El mantýðýna-El zihniyetine) göre olan anlayýþlarla kiþileri düþündürtüp, kendisini kiþiler aðzýnda konuþurken; kiþiler de söyleyeceklerini El’e söyletiyorlardý.

Söyleyen de söyleten de aynýydý. Söyleyen sahipliði olan zengin El’di. Söyleten de yoksul olan, fetih isteyen; ganimeti olan; yoksula mülkten deðil ganimetten daðýtan, mülkün sadakasýndan daðýtan, merhamet, yardým isteyen yoksul El’di.

Takdir ederken “bir delille takdir ve irade ettim” diye kesin ve tekil konuþurken; kiþi aðzýnda “Biz gerçekten doðru söylüyoruz. Deliliniz varsa getirin. Yoksa yalancýlardan olursunuz” derken yoksul El söylemli kutup olan El tarafýndan; yetkisi olan, salih izlektiler aðzýnda söyleniyordu.

Artýk El, apilularýn, evliyalarýn, ahlakçýlarýn, vaizlerin vs.nin aðzýnda kendisi gibi konuþur oluyordu. Apilular da, ahlakçý ve evliyalar vaizler de onun söylediðini söylüyorlardý. Olup bitenin izahý sosyal mantýkla olunca bunun böyle olmasý normaldi.

Kiþi Artýk El mantýðý ile “dünya malý dünyada kalýr” diyordu. Zaten Dünyada kalacak olana böyle demek abesti. Kolektif böyle bir söylem gereði duymuyordu. Pekiyi de bu ve bu gibi sözler neden söyleniyordu? Bu söz “kendilerine mülkten pay verilenler” karþýtlýðý ile söyleniyorsa ki öyle olmakla absürt deðildi.

Bu sözü mülk sahibi söylüyorsa; size göz tokluðu çiziyordu. Siz mülk sahiplerine karþý bir zikir gibi bir iþaret gibi söylüyorsanýz; siz sahiplerin mülkünde gözünüzün olmadýðýný belirtmekle, siz kendinizin iyi bir ittifak mümini olduðunuzu El’e gösteriyordunuz. Yerine göre söz yansýmasý baþka-baþka oluyordu

Kiþi yine El anlayýþýyla “Mal da yalan, mülk te yalan. Var biraz da sen oyalan” diyecekti. Bu sözü siz söylerken baþka türlü yansýma veriyordu. El söylerken baþka türlü yansýma veriyordu. Sonuçta:

Sahipliði de kendisi olan Utnapiþtimler (Nuh); Nemrutlar, Ýbrahimler; Musalar, Firavunlar; Sargonlar, Apollonlar zenginleþtikçe, elindeki mülkünü bunlara veren sanal sahiplik olan El de Yoksullaþýyordu!

Varlýklý El’in oluþtuðu mana düþünceli yerde, sahipliði elinde gitmiþ olmakla yerinde yokluk, yoksulluk olan bir boþluk devinmesi kalýyordu. El’in elinde giden mülk sahipliði, siz kiþilerde sahiplik tasarrufu oluyordu.
El’in kaybettiði siz kiþilerde varlýk olarak somutlaþýrken; kaybedilenin yerinde kalan boþluk devinmesi size bu kez baþka türlü yansýma olarak etkiliyordu. Siz varlýklý (zengin) oldukça El yoksullaþýyor. El zengin oldukça siz fakirleþiyordunuz.

Mülkünü daðýtan El’in yerinde; mülkü daðýlmýþ olmakla kalan alan boþluk devinmesi sizle bu boþluk devinmesi arasýnda alýp vermelerin olduðu transferler alaný olma etkilenmesiydi. Siz El adýna fetih yaparak, çevreyi yoksul kýlýyordunuz. Sonra da El’in zenginliði kadarla siz varlýklý oluyordunuz. El ilk inþa þeklindeki mantýðýný bu biçimle yürür kýlýyordu.

Eh somut sahiplikler Utnapiþtim ile Ýbrahim ile Firavunla; Osmanlý Sultanýyla; Persya Kisrasýyla; Ýslam Halifesiyle vs. gerçekleþen bizimkiler de halden bilmez deðillerdi ya. Bunlarda büyüdükçe, büyüdükleri kadar fetih topraðýna, El adýna el koyup; El'i yeniden mülkün sahibi yapýyorlardý. Bu El'in topraðýný, El'in mülkünü de yeniden El'e vermekti.

Yani El üzerinde yapýlan imani sözleþmeli ittifak dayanakla yapýlan fetihlere karþýn fetih topraðý ve ganimetin sahibi, yine siz olmuyordunuz. El oluyordu. Bu transferden sonra El adýna sizin oluyordu.

Sizin olan da El’indi. Çünkü sizin olaný El vermiþti. Fetih yolu ile yaptýðýnýz iþ te zaten El'in olaný El'e vermekti. El hem veriyor hem verdiklerinden piþman olup bu kez de fetih yolu ile geri alýyordu. Ve El’in yanýnda olmanýzdan ötürü fetihle alýnaný El yeniden size meþruiyetle veriyordu. El'in olaný, El'e vermek için ne yapmak gerekiyordu?

Kolektif yapý içinde, kolektife karþý; Ýbrahimlerin, Nemrutlarýn sahipliðinin oluþmasý için mülkü olan bir El gerekliydi. Gerekli olan bu mülkü içinde büyüyen Nemrut ve Ýbrahim için de çevre topraklarýnýn eþ deyiþle baþka El topraklarýnýn da size ait El’in, El Mülkü ya da El topraðý yapýlmasýna gerek vardý.

Siz ve sizin El yeryüzünü evreni kapsar denli büyük ve sýnýrsýz deðildi. Sahipliðiniz içinde olmayanlar kafadan size verilen sahipliðiniz deðildiler. Bilgisayar sahipliði olmayan dönemde bilgisayar sahipliði; Antarktika’nýn bilinmediði yerde Antarktika’nýn sahipliði size verilmiyordu. Sýnýrlý yapýyla (sahiplikle) büyüyü veren durumunuz ilk sýnýrlý sahiplik halinize göre de sýnýrsýz oluyordunuz.

Çünkü bu sistemin muvazaa ve meþruiyeti El mana anlayýþýna dayanýyordu. Sizin olan El’indi. El de; sahipliðiniz nedenle, siz olacaðýnýza göre, siz olan da; El’in olan da sizindi. Bu durum kendi içinde bir krebs döngüsü gibiydi. El ancak sahiplikle var olabilirdi. El’in baþka türlüsü olanaksýzdý. El sahipliðinize verilen isimdi. Sahipliðiniz de El’di.

Ýlah yaratan deðildi. Aksine var olan meslekleri ve kiþilerde var olan üretim gücü olan kas enerjili harcama gücünü bir araya getiren bir entegrasyon ile birleþtirici koordinasyon düzenleticisiydi. Oysa El gözüne kestirdiði kolektif üretim iliþkisi üzerinde tasarrufla mal mülk sahibi olabilmek için bunlarý ben yarattým diyordu. Ben yaratma hakkým üzerinde sahiplikle tasarruf ve irade yapýyorum diyordu.

El üreten bir þey deðildi. El þalý altýnda üreten gurup aiti kiþiler ve kiþiler emek gücü vardý. El þalý bu emek gücünü örten sahiplik þalýyla ancak vardý. Ve görünür oldu. Grubunuz dýþýnda da emek güçleri vardý. Nerede emek gücü var, El þalý oralarý da sahiplikle örtecekti.

Kolektif yapýya karþý, nefsinize uyup; meþruiyet siz olup; muvazaalý bir iþ mi yaptýnýz? Siz de bu muvazaa iþle mülkü size veren El ile muvazaa (danýþan meþruluk) oluyordunuz. Mülk sahibi olan siz de; "mülk, mülkü çeker" diyen tamahla meþruiyetsizce baþka Nemrut ve Ýbrahimlerin topraðýna göz mü diktiniz? Kolayý vardý.

Siz kendiniz için bir þey istiyorsanýz namerttiniz! Oralarý kendiniz için deðil zaten mülk El Mülkül El Melik olan El'indi. El hem bir doðum oluþla tasarýmdý. Hem de bir gerçekleþmeydi. Kolektife ait olan sahiplikler kiþi sahipliði oluþla akýl içinde düzene girmeyen bir bulutsu þeklinde belirip doðarken El tasarýydý. Kolektife ait olan sahiplik sizin sahipliðiniz olduðu an da El, gerçekleþmeydi.

El Mülkül Meliklik, uzanabildiðiniz yere kadardý. Osmanlý Padiþahý gidebildiði yeri El Mülkül El topraðý yapmakla Mülkü Ýslam kýlýyordu. Yani fetih olan mülk; Ýslam’ýn temsilcisi olan mananýn mülküydü. Bu sahipliðinin dýþý da nasýl mülkü Osmanlýya ait deðilse, Mülkü Ýslam’ýn da deðildi.

Selçuklu tevhitle olan Ýslam Mülkü, 21 kadar beyliklere bölünmüþtü. Bey zaten sahipliði olan El’di. Ýl, Ýl Bay; El, El bay (bey) olarak günümüze gelen Türkçe bir kelime olmakla bayým sözü köle dilinde sahibim demekti. Bey, El’in oluþma dönemini yansýtan kavramdý. Beylerin her biri mal mülk sahipliði olan El, El bay olmalarýnýn Türkçe içinde kavranýþ ihdasýydý.

Tevhit ne kadar parçalanýrsa, tevhitte o kadar Ýl Bay (El) çýkýyordu. Bir tevhide de ne kadar Ýl baylar katýlýrsa tevhit yeryüzü ya da evren olmayacak kadarla, o kadar büyük oluyordu. Tevhidi oluþan harf ya da atomlar El sahipliðiydi. El sahipliklerinin (oligarþilerin) birleþmesi de; tevhitti.

Nemrut, Firavun, Ýbrahim, Süleyman vs. birbiri olmayan nasýl bir El sahipliðinin gerçekleþmesiyse Osmanlý da böylesi bir El’in sahiplik gerçekleþmesiydi. Selçukluya verilen sahiplikten onun deðildi. Ve Osmanlý padiþahý fetih ettiði topraklar kadarý da “cihan padiþahýydý”.

El’in olaný; El'in yanýnda; El ile birlikte; El için zapt ediyordunuz! El hem zihinsel hem gerçekleþen bir meþruiyetlerinizdi. Korkacak bir þey yoktu. El daima sizinleydi. Çünkü siz El ile birlikte olup, El mülkü için savaþýyordunuz!

Yani siz, El mülkü için olmakla; kendi mülkünüz için; eþ deyiþle kendi nefsiniz için savaþýyordunuz. Ki Bundan meþru nefsi müdafaa nasýl olurdu? Nefsi (mülkü) müdafaa olan bu mantýkla siz bu kes de sizin El’e ait olmayanlara; bir baþka El’ e ait mülk olanlara sahip olmak için, ganimet diye yola çýkýyordunuz.

Fetih arazisini, El mülkü yapýyordunuz. Ve Ganimeti de El sahipliði ediyordunuz. Ýstila ve yaðmayý El mülkü yaparak meþru oluyordunuz. Daha ne olsundu. Dahasý El de size bu zapt ediþte ele geçirilen taþýnýr malý, mülkü çoluk, çocuðu, kadýný, çalýþýr durumda olanlarý köle olukla; ganimet malý oluþla, meþru ediyordu. Savaþý, talaný, cinayeti meþru ediyordu. Aslýnda El'i yoksul kýlmayacaktýnýz, yoksul kýlmanýn sonu böylesine felaketti!

El, ilaha karþý olan mana anlayýþýdýr. Yani kolektif sahipliðe karþý "kolektif te neymiþ? Mülkün sahibi benim! Ben mülkümü dilediðim kiþiye verdim" diyen ideolojinin ekseni çevrimi olan mana anlayýþýydý.

El kolektif ortaklýðý bozup; o kolektif oluþun malýnýn, mülkünün sahipliðini üzerine alan tekil oluþtu. Bu tekil sahiplik içindeki El mülk ve irade üzerinde ortak tanýmazlýktýr. Kolektif sahipliði kiþi sahipliði yaptý. Ve kolektif sahiplikten yoksun kýldýðý mülksüzleri de yoksul kýlmanýn, köle yapmanýn mana anlayýþýydý.

El sahipliðini kiþiye vermekle yoksullaþtý. El kolektif yönden düþünce olan belirimiyle yoksullaþýrken somut kiþi yaný zengin oluyordu. Zenginliðini kiþiye verirken de mana kiþi yanýyla yoksul kalýyordu. Aslýnda yoksul kalan kiþi yaný (mana olan kiþi olmaktan çýkýp) zengin kiþi olmakla beliren gerçekleþmesi de bir somutluktu.

El diye bahsederken organ iþlev olan El'den bahsetmiyoruz. Bahsetmiyoruz derken bahsetmiyoruz da ki çoðulluk, yazar anlatýsý ve okur anlayýþ birliðini anlatan zihinsel süreçlerdeki anlayýþ konsensüsüdür. Okur ve yazarca ayný anlamla bilinir olaný böyle belirtiyoruz.

Mana anlayýþý olan El ile iþlev organ olan eldeki benzerlik bizim dilin içindeki el kullanýmýyla benzerliði tesadüf gibiyse de; mana olan El'in anýlmasý esnasýnda, iþlev organ olan eli de soyut El paralelinde hep akýlda tutup, anýmsamak; hayli yararlý olacaktýr.

Baþtan beri oluþan El mantýklý inþa þekline göre þu muvazaalý durum hayli çetin bir öðretidir. Ýlk baþta El; "yerde ve gökte olan mülk benim. Mülkün sahibi benim. Ben Malik El Mülküm " diyordu. Böylece El'in "mülküm" dediði zenginlik; gök ve yer gruplarý olarak birleþen ittifaký kolektifliðin malýydý.

Bu söylemden de anlaþýlýyor ki El, ön ittifaklý dönem içinde koalisyon yapan gruplardan birine gök derken diðerine de yer denmekle bilinen grup ittifakýna sesleniyordu. Benim dediði sahiplikte ittifaký kolektiflerin birikim gücü olan mal, mülktü. Herkesle bir sahiplik mana düþüncesi olan El, bunu kendi keyfince yine somut olarak kendisi olan insan kiþiye verecekti.

El tarafýndan keyfi daðýtýlan mal mülk sebebiyle “Yeryüzünde kan dökücü, fesat çýkarýcý varlýklar” ortay çýktý. Mal-mülk canýn (nefsin) yongasý oldu. Canýn yongasýna olan baðlýlýk ve sahiplik arttýkça, zulüm ve feryatlar da arttý.

Ýþte El’in bu ilk zamanlar içinde kolektifin mülkünü keyfince daðýtýrken görmediði sorun; mülkü olan insanýn mülk olana uyma dediði, nefis dediði mülkle "nefse uyma olayýný" þimdi kendi aðzýyla söylüyordu. "Onlar nefislerine uydular. Onlar nefislerini ilahlaþtýrdýlar" diyordu. "Onlar" dediði mal mülk verdikleri kiþilerdi. Nefis, hem onlar dedikleriydi. Hem de canýn yongasý olan mal-mülktü. Nefsiniz çeker. Nefis neyi çeker? Mal mülk sahibi olmayý: Çekenle çekilen dönüþlü durumla ayný þeydir.

El Mal verdiklerine, kutlu kiþiler diyordu. Ama buna kendisi de inanmýyordu. Baþka zamanda, baþka nedenlerle bu kutlu kiþilere "onlar nefsine uydu" diyecekti. “ onlar nefsine uymakla kendilerine de zulmettiler” diyecekti. El'in nefsine uydular dediði þey neydi? Ýlk baþlarda "kolektif sahipliðe ait malýn mülkün kimi kiþiler tarafýndan iç edilmesiydi". Kolektifinin yýkýlmasýydý. Malýn mülkün kiþi nefsi yerini almasýydý.

Daha sonra "nefsine uydu" dediði kimi durum da; Nemrut’un mal mülk sahipliði nedenle kibrine ve gururuna kapýlmakla yaptýðý zulümleriydi. Nefsine uyup, kölelere zulmetmesiydi. Ýbrahim El'in, yani mal mülk sahipliðinin kibirli olmayan; tevazu eden, merhamette bulunan; kiþi olmakla El’in sömürüyü promosyonlu yapma yanýydý.

Mülk verdiði Musa'ya karþý yine mülk verdiði Firavunu; "ruhunu þeytana satmakla ruhunu ilahlaþtýran kiþi" diye suçluyordu.

Yine mal, mülk ve köle verdiði Ýbrahim'e karþý; yine kendisine mal mülk verdiði Nemrut'u "Nefsini ilahlaþtýrmakla kendisini El yerine koyan bir ateþ ehli" diyordu. Nemrut kendi kendisine cehennemlik olmamýþtý ama neyse. Garip deðil mi? Nemrut'un kanýna giren ve ben bir takdirle onu rýzýklandýrdým diyen de kendisiydi. Bu durum karþýsýnda Nemrutlara bakarak yerinde bir söylemle “mal bir fitnedir” diyecekti.

Daha sonra bunu böyle yapanýn kendisi olduðunu unutan El'in öfke içinde olmakla kendi yaptýðýný unutmuþ gibidir. "onlar fitne içinde nefislerini ilahlaþtýrdýlar" diyecekti. Aslýnda El mülkünü "kendi nefsine uyanlarýn sahipliðine" veriyordu. Ýlk El böyleydi. Ýlk El mülkü olup mülkünü keyfince daðýtan kolektif üzerinde zengin bir El'di.

Kutsal imparatorluklar döneminde durum tersine dönecekti. Baþta mülk daðýtan El, imparatorluklar döneminde mülkü hele de baþka El sahipliðinde olan mülkleri eline geçirecekti. Ýmparatorluklar döneminde El yoksul El gibi tamahla yoksul El gibi emperyalist tavýr içindeki bir çevrimle olacaktý. Yoksul El imparatorlar eliyle tekrar mal mülk sahibi olup malýný mülkünü geniþletip imparator olarak büyütecekti. Yeni El hem saldýrgan, hem emperyalist hem de imparatordu. Ýnsan El ile savaþýyordu.

Örneðin; kutsal ittifaklý haçlý seferleriyle; Cermen kutsal ittifaký "Kutsal Baba adýna savaþlara girip toprak alýp Baba'nýn topraklarýný büyüteceklerdi. Osmanlý padiþahlarý Mülkü Ýslam adýna fetihlere çýkýp; fetih topraklarýný Allah’ýn mülkü yapmakla imparatorluklarýyla övüneceklerdi!

Emperyalist sahipliðin her biri tamah içinde yaptýðý arzý içinde yeryüzünü "Allah'ýn Mülkü yapmakla yola çýkmalarýna raðmen, yine de yeryüzünü Allah’ýn mülkü yapmak isteyen her bir El adamý diðerine küffar" diyecekti. Bu seferlerde yenilgiye uðrayan padiþah "tamam mülkü Ýslam adýna yola çýkýyoruz ama mülkü Osmanlýyý da kaybediyoruz" diyen bir "þafak atýþýný" da söylemeden edemeyecekti.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn felsefe kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
Ýrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluþun Felsefesi (Açký 2)
Sosyal Ýliþki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Müruru Zaman 14
Sahiplik Ýmaný 1
Hatýrlama 1
Mal mý, Ýnsan mý?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Anlamak Gerek 26
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Bað Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Aslýna Yüz [Þiir]
Vah ki Vah [Þiir]
Ýsis Dersem Çýk Ereþkigal Dersem... [Þiir]
Görmez Þey [Þiir]
Tekil Tikel Tükel [Þiir]
ve Leddâllîn, Amin [Þiir]
Mavi Yare [Þiir]
Mevsimsel [Þiir]
Yýkýlýþa Direniþ Direniþe Yýkýlýþ [Þiir]
Meþrep 3 [Þiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayý yaþantýlaþan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payý giderek azalmaktadýr. Sosyo toplum bazlý, genel bir açýlýmla baþlayan çalýþmalarým da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazýlarýn tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doða bilim verileri güdülü çalýþma olmasýna gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok baðýntýsýyla söylüyorsanýz, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.