..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsan özgür doðar, ama her yaný zincire vurulmuþtur. -Rouesseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




29 Nisan 2018
Müruru Zaman 18  
Bayram Kaya
Bankerlerden finans kredilerini çeken uygarlýðýn yaratýcýsý ilk insan atalarýmýz; bu teþvik kredilerle koyunu evcilleþtirip; yününü kýrpýp dokuma tezgâhlarýný kurmamýþtýlar. Uygarlýðýn temelinde üretim hareketi ve üretim iliþkisi vardýr. Ama asla para, banka, finansman, kâr, ticaret, teþvik pirimi, faiz, ihale vs. yoktu. Uygarlýðýn yaratýcýsý tarýmcý insan atalar öküz satýn alarak kâfirlik (çiftçilik) yapmadýlar.


:IAA:
"El mantýðý" dinlerin ana baþlangýç ilkesiydi. Dinler, deðiþmez bir köleci biçimleniþ mantýðýný esas alýyordu. Ve köleci yapýnýn öðretisi olarak sürecine baþlýyordu. Sonradan da kendisinin bile hesap etmediði kulvarlar alanýnda da boy göstermekle hayatýn her alanýný düzenleme ihsasý içinde oldu.

Bu tür geliþme bile bunun ne güçlü bir kontrol mekanizmasý olduðunu açýk seçik ortaya koymaktadýr. Tüm dinler El mantýklý baþlangýç ilkesini kendisine "kader (fatalite) öðretisi" olmakla biçimlediler.

Bir zamanlar yeryüzünde otuz beþ bin El yapýlý biçimlenme ve El yapýlý ahit sözleþmeli El ya da din öðretisi olduðuna bakýnca buna þaþmamak gerekirdi. Bu öðretilerin entegrasyonu günümüz dinlerinin gerçeðiydi.

Dinler onca sürtüþme ve çeliþme ve çatýþmacý ruhuna raðmen kontrolce mekanizmalar entegrasyonlu oligarþi içindeydi. Oligarþin düzenlemeleriyle, yeryüzü coðrafyalý diðer sosyo toplumsa alanlar üzerine doðru (âlemlere doðru) yayýldý. Dinler bu yayýlmacý ihsasýn "altýn çaðýný" yaþayacaklardý.

Oligarþin sahiplerin ve iradelerin yeryüzü âlemine doðru yayýlan bir sömürü tamahlarý olmasaydý oligarþi tevhidi içinde entegre olmuþ dinleri de göremeyecektiniz. Son iki ana dinin biçimlendiði temel zemin üzerindeki üreten alan iliþkisi, feodal düzendi. Yani feodaliteydi. Feodal düzen, büyük çiftlik sahiplikleri olan vassallerle, latifundialarla ve oluþan banker burjuvalarla büyük bir dönüþüm içine girmiþti.

Manifaktür üretim sisteminin kullanýldýðý büyük toprak iþletmeciliði olan feodal sahiplik; latifundiya ya da vassal sahiplikler; küçük toprak sahibi iradelerle ve köle sahibi feodallerle para adamlýðý olan yeni sýnýf burjuvalarla savaþýyordu. Lümpen sýnýf din adamlarýnýn karþý olacaðý faiz, kira, rant sýnýfý bunlardý.

Feodal geliþmelerin hemen yaný baþýnda, ilk tip burjuvazinin-para adamlýðýnýn-hükmü icrasý türemeye baþlamýþtý. Latifundialar ve diðer toprak ve köle sahibi El temsilcileri, burjuvalardan aldýklarý borç para ve faizler nedeniyle inim inim inliyorlardý. Sisteme yeni anlayýþ, yeni ruh ve yeni bir soluk gerekecekti.

Ýsa, bu sürecin ürünüdür. Ýsa ya da Ýsa'ya öykülenen süreç böylesi bir süreç kültürüdür. Ýsa girdiði Küdüs tapýnaðý içinde masa üzerindeki paralara nefretle bakarak,” Kýr zambaklarýna bakýnýz. Ne para biriktirirler. Ne yün eðirip dokular. Baba onlarý giydirir” diye söylediði sözler eþliðinde banker masasýna yönelir. Banker masalarýný bu “feodal dirençleriyle” devirecekti.

Ýster Kisra egemenliði olsun, ister Gök Kaan egemenliði olsun, ister Altýn Kaan egemenliði olsun, ister Hellen egemenliði olsun, isterse Emevi aile soyu ve Abbasi aile Soyu olan halife ve Osmanoðullarý egemenliði olsunlar.

Bunlarýn tümü; Feodalizmin, oligarþi ve aristokrat egemenliðini, âlemlere doðru (yeryüzündeki diðer ülkelere doðru) yayýcý oluþlarýyla her biri birer aile boyu oligarþin saltanattýlar.

Bu kabil cihan imparatorluklarý, ideolojilerini de dinden alýyorlardý. Dinin ekseni olan anlayýþ; dar El mantýðýydý. Onun biraz geliþmiþi olan oligarþi mantýðýydý. Süreç cihana yayýlan âlem oligarþini bir mantýk entegrasyonlarýna dönüþmekle; fetihçi ve ganimetle olan "cihan imparatorluklarýný" ortaya çýkarýyordu. Oligarþi sahipliðini ve sahiplik iradeli sömürüyü ihraç ediyordu Bu da kendince normaldi.

Oligarþinin mana anlamasý takriben M.Ö 2000'lerden beri kullanýlan "Rab" kavramýydý. Rab sahipliði olan ve sahipliðinden verme, daðýtma gücü olmakla; acýyan, merhamet eden; sahiplikle eline bakaný terbiye edendi. Oligarþi sentezinin Rab kavramýyla ifade edilmesi, þimdi de yeryüzünün (âlemlerin) rabbi olan bir sahiplik ve egemenlik anlayýþýna dönüþüyordu. Artýk, yeryüzüne baðýþlayan, acýyandý.

Çünkü Rabb, âleme yönelme sürecinin içindeki çok çok farklý uyruktaki kültürleri, ayný bir Rab anlayýþý adý altýnda birleþtirmeden; geniþ coðrafya alanýna yayýlmýþ imparatorluklarý, imparator yönetimi adý altýnda kolay kolay yönetemezdi. Rab düþünce öðretisi imparatorluklarýn ve ileri oligarþinin dilidir.

Rab gibi imparatorlar da lütfediyordu. Ýmparatorluklar bünyesine aldýðý âlemleri, bünyesi içindeki bu birçok uyruklarý; Âlemlere acýyan, âlemlerin de sahibi ve Rabbi olma ideolojini çerçevesinde; âlemleri ümmet, millet paydasýnda birleþtirmeye çalýþýyordu. Fetihler de Rabb-i Mülk, Rabbin Mülkü oluyordu.

Roma bir egemenlik ve sahiplik olarak her dine tapmýþtý. Bu tapým cari olup yeryüzüne doðru yayýlan egemenlik ihraçla olan ideolojiye göre cihan imparatorluðu olma ülküsüne aykýrý deðildi. Çünkü her dinin özünde bir oligarþi ve aristokratça sahipler vardý. Bu sahiplerle kotarýlan fetihçi sahiplik hukuku da fetih bilinçli oligarþin entegrasyonlar biçimlenmesi olmakla, Roma egemenliðine pek uygundu.

Ýkinci olaraktan da Roma’nýn depo edilen yöneten bilinci; tarihin süre gelen El bilincini ve oligarþi bilincini iyi özümlemiþti. Oligarþi þimdi Roma da bu bilinçle konsül ve senato meclisleri olmakla boy veriyordu. Bu nedenle Roma fetih topraklarýndan da entegre ettiði bu oligarþin tarih bilinciyle, fetih topraklarýndaki oligarþin ideolojiyle ve oligarþiyle uzlaþýyordu (Roma bir sömürü ve sahipleri efendi edinme mantýðý olan her dini anlayýþla uzlaþmýþtý).

Yani Roma hangi dinsel güce taparsa tapsýn; sonuçta dinler El mantýðý gereði kaderli, talihli kiþilerin irade ve egemenliðini savunuyordular. Yani hiçbir din özü itibarýyla Romalý egemenliðe aykýrý deðildi. Tüm mesele Roma'nýn kendi egemenliðini týpký 2. Mahmut gibi uyruðu içindeki ittifaka ve ittifaký milletlere ve fetih topraðýn içindeki o oligarþinin dini ideolojisi üzerinde kendi egemenliðini anlatmayý bilmesiydi.

Roma kendi oligarþin dinini fetih edilen yerdeki uyruklarýna dayatmak yerine, kendisi onlarýn oligarþi ideolojisine tabii olacaktý. Fetih topraðýndaki bu ideolojileri Roma kendi yararýna enfekte edecekti. Bu fetih topraðýný elde tutmak için daima güç ve baský kullanarak kaynak ve enerji harcanmasý yerine daha verimli bir yoldu. Roma, her dinin sahiplik ve irade vurgusu üzerinde, Roma'nýn kendi sahiplik ve irade vurgusunu anmakla, kendisini anlatmayý bilmiþti. Roma fetih topraðýndaki oligarþiye; oligarþinin binlerce yýldýr iþleye geldiði diyalektikle seslenecekti.

Bu seslenme içinde Roma o oligarþiye ve ideolojisine ne diyordu? "Roma'nýn hakkýný Roma'ya ver; (Sezar'ýn hakkýný Sezar'a); Rabbin hakkýný da Rabbe, vereceksin” diyordu! Bu söylemde emek, emek gücü, kolektif, kolektif bilinç, kolektif sahiplik gibi kolektifi temel kavramlarý bulup anlamak olasý mý?

Oligarþinle tarih; sahipleri ve sahipliði ikiye ayýrmýþtý. Roma'nýn (imparatorlarýn, kral, halife ve padiþah ile olan oligarþin saltanatlarýn) hakký ve Rabbin yani dinin hakkýydý. Ýkisi de Köleci sistemin baþýndan beri kolektifi sömürür olmanýn ve sömürmenin hakkýný; sömürülenden tahsil (pay) etmekti.

Roma kültüründen çok sonra Ýkinci Mahmut'ta kendi egemenliðini saðladýðý uyruðu altýndaki diðer dini kültürlü bir oligarþi imtiyazýnýn çevresindeki milletlere diyordu ki; “Ben tebaamýn (bana tabii olan kölelerimin) Hristiyan’ýný kilisede, Yahudi’sini Havrada, Müslümanýný camide görmek isterim” diyordu. Bu söylemi Ýkinci Mahmut'un hoþgörülü, büyük padiþah olmasýna bir referanstý! Bu tali yansýmaydý.

Hâlbuki ki durum hiçte öyle deðildi. Roma’dan beri iyi biliniyordu ki bir fetihçi egemenlik isterse kendi egemenliðini diðer dinler üzerinde uyuþturma ve kullanýmla ihraç edebiliyordu. Bu tutum fatihlerin kendini fazla yorup hýrpalanmamasýydý. Fetih edilen oligarþi yerlerindeki, o oligarþilerin kendi kodlarý üzerinde fatihin kendisini anlatmasý; fatihin anlattýðý kadarla kendi egemenliðinin tanýnmasý oluyordu.

Ýkinci Mahmut, tarih felsefesi iyi olan bir kiþiymiþ. Ama cehaletin gözünde hoþgörülü büyük padiþahtý! Neden? Çünkü her üç din de "ulül emir olan halife ve halife saltanatlarýný ve saltanatçýlarý kutsayan" dindi. Eh; durum bu olunca ikinci Mahmut, her üç dinin kodlarý üzerinde kendi egemenliðini bu siyaset üzerinde pek âlâ da pekiþtirebilirdi.

Her üç din El mantýðý sahipliði üzerinde, kaderlere göre daðýlan kiþi zenginliðine saygý ve hürmet ediyordu. Hatýrlayýn 1980’li yýllarda oligarþinin temsilcisi olan bir siyasetçi baþbakan ne diyordu; “Ben zenginleri severim” diyordu. Üreteni ve üreten emeði hiç anmadan üretene ve üreten emeðe saygýyý belirtmeden, es geçiyordu. Oligarþinin aðzýnda konuþup, oligarþi sömürüyü gerçekleþtiriyordu.

Çünkü üreten emeðe saygý demek tarihsel bilinci ve uyuyan tarihsel devi uyandýrmak demek olacaktý. Yine her üç din saltanat (mal-mülk ve irade) sahipleri için “ malýndan harcayanlarla hiç tasadduk etmeyenler bir olur mu?” diyerek saltanat sahiplerini bize efendiniz, Mevla’nýz, ulül emriniz ve El dostlarý diye yüceltiyordu. Her üç dine; bu ortak bileþenli anlayýþtan dolayý boþuna mý "ilahi dinler" deniyordu.

Büyük çiftlik sahipleri ile oluþan burjuva gerilimi 17. yüz yýldan itibaren iyice biçimlenecekti. 1789 hareketiyle beli kýrýlan El oligarþin mantýklý feodalizm üzerinde mamon mantýklý burjuva demokratik devrimi yapýlacaktý. Ýçinde olduðumuz demokrasi mamon ile (parasal servet sahipliðinin El’i) burjuva demokratik devrimidir. Yeni oligarþini burjuva dili ve öyküsü daha farklý olacaktý. "Býrakýnýz geçsinler býrakýnýz yapsýnlar", demekle burjuva demokratik devrimi her þeyle kârý kutsayacaktý.

Oligarþin felsefenin tarihsel bir türü olan burjuvanýn kazanmasý; burjuvazinin kutsal kârýný yapmasý için önünün açýlmasý için devlet tüccar deðildir. Devlet bakkal deðildir diyerek, özelleþtirme ve ihalelerle aslýnda sizin ve üreten güçlerin; kolektif bilinçleri ve egemenlik haklarýný felç ediyorlardý.

Faiz, rant, kira, gelir, finansman, kredi, komisyon, ihale vs. burjuva sahipliðinin ve varlýðýnýn meþruiyeti olacaktý. Hatta bunlar üretimin kendi sayýlacaktý. El sürecinden beri emek ve üreten emek gücü sahipli egemenlik göze gözükmez bir yabancýlaþma ve þaþýlacak denli acayiplik (ucubelik); olacaktý.

Eðer müruru zaman bilinciniz ve tarih bilinciniz varsa; baþtan beri üretim iliþkisini baþlatanlar hiç bir zaman burjuva enstrümanlarý deðildi. Burjuva enstrümanlarý baþlangýçta hiç bir þekilde yoktular olamazdýlar da. Uygarlýðýmýzý yaratan insan atalarýmýz þimdinin sömürü kaynaðý olan faiz, yatýrým, teþebbüs vs. gibi giriþimlerle finanse edilmemiþlerdi.

Bankerlerden finans kredilerini çeken uygarlýðýn yaratýcýsý ilk insan atalarýmýz; bu teþvik kredilerle koyunu evcilleþtirip; yününü kýrpýp dokuma tezgâhlarýný kurmamýþtýlar. Uygarlýðýn temelinde üretim hareketi ve üretim iliþkisi vardýr. Ama asla para, banka, finansman, kâr, ticaret, teþvik pirimi, faiz, ihale vs. yoktu. Uygarlýðýn yaratýcýsý tarýmcý insan atalar öküz satýn alarak kâfirlik (çiftçilik) yapmadýlar.

Yeni oligarþini burjuva dili, yatýrýmcý! Ýþ bitirici! Hür teþebbüsün önünü açýcý vs. olunca hayli gerileyen feodaliteye ve onun ideolojisine göre burjuva egemenliði yükselen deðerle baþ tacýydý. Zafer mamon iradeli sahipliðindi. Kutsanan faiz ve ranttý. Faiz, rant, kazanç, borsa vs. hýrsý; çalýþan ve üreten emeðin köle olmasýna raðmen, çalýþan üreten kölenin kendisini unutma hayaliydi... Talih kuþuydu…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn felsefe kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
Ýrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluþun Felsefesi (Açký 2)
Sosyal Ýliþki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Müruru Zaman 14
Sahiplik Ýmaný 1
Hatýrlama 1
Mal mý, Ýnsan mý?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Anlamak Gerek 26
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Bað Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Aslýna Yüz [Þiir]
Vah ki Vah [Þiir]
Ýsis Dersem Çýk Ereþkigal Dersem... [Þiir]
Görmez Þey [Þiir]
Tekil Tikel Tükel [Þiir]
ve Leddâllîn, Amin [Þiir]
Mavi Yare [Þiir]
Mevsimsel [Þiir]
Yýkýlýþa Direniþ Direniþe Yýkýlýþ [Þiir]
Meþrep 3 [Þiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayý yaþantýlaþan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payý giderek azalmaktadýr. Sosyo toplum bazlý, genel bir açýlýmla baþlayan çalýþmalarým da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazýlarýn tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doða bilim verileri güdülü çalýþma olmasýna gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok baðýntýsýyla söylüyorsanýz, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.