..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Geçmiş ölmedi. Henüz geçmedi bile. -William Faulkner
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




18 Kasım 2018
Alan, Alan Etkisi ve Alan Yönü 3  
Bayram Kaya
Köleci yapı içindeki kul veya yeni mücadelesi içindeki kulluğa karşı hayır diyen insan, özde neye karşı demokrasi mücadelesi verdiğinin ve neye karşı demokrasi anlayış birliği yaptığı sınıf mücadeleli bir bilinci oluşmadıkça; herkesin kendi dini, herkesin kendi demokrasisi vardı!


:FEI:
Böylece önce sağlatan ve sonra üreten kolektif yapı ile beraber hemcinsler sosyo toplumsa düzenlemenin gücü etrafında bir alan etkisi ortaya koydular. Güç alan etkisi ortaya koyuyordu. Alan etkisi güce katılıyordu. Hemcinslerimiz bu alan içinde sosyalleşti. Toplumsallaştı. Uygarlaştı. Hemcinsler giderekten üreten bu alan içindeki, üreten ilişkiler girişmesini, üretim hareketleriyle de bağdaştıran sosyal anlayışları içinde insanlaştılar.

Alanın yönü, kâh kolektif üreten ilişki içinde olmanın yönü ile sosyal sağlatmayı ve üretim ilişkisini ortaya koyucu, sosyal duygudaşlığın alan yönüne göreydi. Kâh özel mülkiyetçi yapı içindeki mülk sahiplerinin mülk hakkı nedeniyle paylaştıran olmaları, yöneten olmaları nedeni ile oluşan “bu öznel ve keyfi olan alanın yönü, kolektif ilişkiler modülasyonu üzerinde sistemi enfekte etmeye ve sömürü yapmaya” uygundu.

İstismarcı nedenle, istismar edilmelerinin bilincine varan üreten kolektifi güç, zaman zaman sömüren alan yönüne göre zıt bir yön direnç akışını veren sömüren irade akışına göre ters yönde çatışmacı bir akımı da oluşturuyordu. Bu dirence emek ya da üretimden gelen gücün, sahipliği ortaya koyan güçle mahsuplaşması denecekti. Yeni dil sömürü ilişkili çatışmacı dildi.

Alan yönü kâh insan gibi bir anlayışla, sosyal mantığa göredir. Egemen anlayışlar alan yönünü belirleyen öznel akışlı, alan yönü olmakla; akışa direnç değil, kolaylık gösteriyordu. Kolaylıkla akış yapan süreç alan yönündeydi. Bu belirlenim şimdi kolektif yön değildi. Sahipliğin iradesi olmakla sömüren bir alan yönüydü.

Sömüren sistem de kolektif oluşa göre üretiyordu. Fakat ürettirmeden sonra kolektif paylaşım yaptırmıyordu. Sömüren mülk sahipliğine göre pay eden iradeyle paylaştırıyordu. Kolektif ligin yeri efendinin amacıyla yer değişmişti. Sahiplik efendinin amacı ve iradesine göre paylaşmaydı

Kolektif lige şiddetle karşı koyan sömüren öznel alan yönüydü. Kâh dinler gibi özünde köleci mantığı gözeten rejimiyle (düzeniyle) kontrolcü bir imge anlayışına göre mana anlayışlı bir gelenekti. Kâh demokrasi gibi sınıf mücadelesi içinde doğan türlü belirimleriyle ikinci bir kes insanlığı var etmenin yeni imgesine göre oluştu.

İlk insan üretim hareketi içinde biyo kültürel üreten kimlikler senteziyle insan olmuştu. Üreten totem meslekli ilişkiler içinde bir grup kendi etnik yapısını aşarak, eski totem manasına zıt durumla “karşı grubu kendisinden saymış. Karşı grubu totem kardeşleri gibi saymış Karşı grubu totem kardeşleri gibi temas edilebilir görmesi ile kendi eşiti saymıştı. İnsan olma buydu.

Oysa ön ittifakın insanı kişisi takdirle mal mülk sahipliği içinde maldan mülkten yoksun kalıcı iradesiz oluşun köleliği ile insanlığını yitirmiş; kul olmuştu. Efendiler soylu ve asildi bunlar aciz ve aşağılık ayak takımıydı. Yeni alan içinin yeni alan yönü anlayışı böylesi bir öznel ve efendi köle ilişkili mana anlayışıydı.

Efendisi ayak takımına insan demiyordu. İnsanı unutturuyor “kulum” diyordu. “Kullarım nasıl?” diyordu. Mal-mülk ve irade sahibi olamama takdirleri nedenle, efendi kulları kendisi gibi kendisinin benzeri ve tarihsel süreçli eşiti de saymıyordu. Bu hafızayla acizliğe kulum diyordu.

Mal mülk sahipliği oluş ve malı mülkü olamama üzerinde ayrışma yepyeni, yapay bir baskı ve basınçtı. Bu tarihi mücadelenin ortaya koyup biçimleyeceği sınıf mücadelesiydi. Geçmişteki üreten kolektif sahipliğin üzerindeki temel yasa belirleyenle olan kolektif miraslı hak ilkelerle yeni şartlarda yeni durumun efendi köle karşıtlık mücadelesi olan demokrasi adıyla yeniden insan olmanın doğrulma mücadelesiydi. Yeni insan yeni koşullar içinde köleliğinden kurtulan insandı. Köleliği ve efendiliği yani her şeyin anası olan sömürüyü yok eden insandı.

İşte yeni insanın bu yeni tutumu kimi kes kendi özel ve özgün şartlarından kaynaklı demokrasi mantığıydı. Köleci zihniyetle kaybedip, demokratik anlayışlı mücadeleler üzerinde adım adım inşa ve sözleşmeydi. Bu mücadeleci kazanımlara göre ezilen emek sahiplerinin hiç değilse çıkabildiği kadarla kendi kolektif emek hakkına sahip çıkmakla; bu sahipliğin insan ola mantığıydı.

Köleci yapı içindeki kul veya yeni mücadelesi içindeki kulluğa karşı hayır diyen insan, özde neye karşı demokrasi mücadelesi verdiğinin ve neye karşı demokrasi anlayış birliği yaptığı sınıf mücadeleli bir bilinci oluşmadıkça; herkesin kendi dini, herkesin kendi demokrasisi vardı!

Belli bir zaman zemin düzlemi içindeki anlayışın senkronunu temel alan (baz alan, referans alan) gelişmeler üzerinde niceleyişler vermek doğru ve olması gerekendir. Belli bir zaman ve zemin işleyişi içinde olmayan niceleyişleri, o zaman zemin düzlemi içine sokan niceleyişler demokrasi olmadığı gibi olması gereken de değildi.

Günümüz parlamenter sistemi içinde yasaları halkın seçtiği temsilciler yapıyor gibiyse de en hayati yasalar egemen sınıfça dikte edilip kulların ruhu duymadan, temsilcilerin iradesiyle çıkarlar. Yönetmekle, yasaları uygulamakla yükümlü biri yönetmen yönetme uygulaması yaptığı süre zarfında “benim demokratik hakım ya da demokratik görüşüm de bu” diye uygulama yapamaz. Ama maalesef böyle diyen bir yönetici alkışlanmaktadır.

Seçme demokratik adımlarla demokratik yönden oluyordu! Ama yönetme işi salt bir seçilme muktedirliği değildi. Kolektif akılla, mal mülk sahiplerine göre değil yeni sorunlarda kolektif güce göre inisiyatifle yönetmeydi. Yöneten aynaya baktığı anda kendisini görmeyecekti. Kolektif üreten, kolektif emek gücünün, kolektif kişi emekli üreten kolektif güce göre olacak kolektife belirlenmeleri görecekti. Yöneten sürecin demokratik özünü bilmediğinizden bu; zamanı ve zemini içindeki düzlem hareketiyle olacak düzlem niceleyişleri ortaya koyan kontrolcü eylem ve düşünceyi oluşamamaktı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.