Sevgi en azgın yüreği uysallaştırır, en uysal yüreği azdırır. -Alexis Delp |
|
||||||||||
|
Dünya toplumlarının yaşam ve devletleşme tarihleri incelendiğinde, iki aşamalı bir sürecin varlığı göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki 1918'e kadar büyük imparatorlukların keyfi saldırı ve yönetimleri, ulusal kimliklerinin yozlaşmasına sebep olmasıdır. İkinci aşamaysa; daha önceki keyfi düzensizliklerin yarattığı tahribatlardan ders çıkaran güçlü devletler, Uluslararası Antlaşmalarla kolayca sınırların değişmeyeceği ulusal devletleşme şeklinde gerçekleşmiş olması. Bunun tüm dünya ülkelerini kapsayıp işlerlilik kazanması açısından, II. Dünya Savaşı'nın bitişiyle birlikte,1945 yılında Birleşmiş Milletler'in (BM) kurulmasıyla, resmi bağlayıcı yapıya dönüştürüldü. Böylece bir devletin başkasına savaş ilan etmesinin, ciddi haklı nedenlere daynaması şartı ve savaş ilanlarının zorlaştırılması, eskiye oranla önemli bir aşamadır. Ne yazık ki, adaletin hâlâ tam anlamıyla uygulanmayışı da ayrı bir gerçekliktir. Ulusal devletleşmeler özet olarak bu şekilde oluşurken, nüfus ve güç açısından hiçbir varlık göstermeyen bazı halkaların devlet sahibi olmaları, uluslararası etkili devletlerin adaletini sorgulatmaya devam ediyor. Örneğin 1923'te İsviçre'nin Lozan kentinde toplanan Fransa, İngiltere, Rusya, İtalya, Yunanistan, Yugolavya, Japonya ve dışarıdan Amerika Birleşik Devleti'nin (ABD) her türlü baskısı şu sonuçları doğurmuştur. 1-Birinci Dünya Savaşı'nda tamamen yok olmuş Osmanlı'nın artıklarından yeniden Devşirme bir Türkik devlet oluşturulması. 2-Arapların hiçbir güç ve çabaları olmadığı halde, 22 Arap Aşiretine devlet olma hakkı tanınması. 3-Kürt, Ermeni ve Asurilere devlet olma hakkı tanınmadığı gibi, özerklik dahi verilmemesi dünyayı yönlendirenlerin insanlıktan uzak olduklarının en açık ispatıdır. Osmanlı'nın artıkları Balkan Devşirmesi Türkiklerin, Türklük adına devlet sahibi olmaları aslında gerçek Türk kültürü ve duygusunu öldürmek olmuştur. Bunu cumhuriyetin ilke ve yönetim biçiminden biliyoruz. Aynı şekilde İslam'ın dışında başka bir derdi, düşüncesi ve çabası olmayan hantal, gerici, uyuşuk, yobaz 22 Arap Aşiretine devlet kurdurulması, dünyadaki en büyük siyasi ahlasızlıktır. a) Balkan kökenli devşirme Türkik Milliyetçilere bu hak şu nedenle tanınmıştır. Osmanlı tarafından gerçek dil ve kültürel genleri bozulup, başkasına özenen talitçi karaktere dönüşmeleri, her türlü kullanıma müsait olmalarıdır. b) Anadolu'nun konrolü; Rusya, Avrupa ve Batılılar açısından büyük bir öneme sahipti. Üstünlük sağlayamayan bu ülkleler, Anaolu'dan karşılıklı faydalanp kullanmanın tek yolu, Balkan devşirmesi kimliksizlere teslim etmek tek çıkış yollarıydı. c) Araplar açısından; bölgede petrolün varlığı birinci etkendi. İkinci sebep, dünya toplumları içerinsinde şahsi menfaat ve özel zevklerine en yüksek seviyede düşkün tek toplum Arapların olması, Batılıların işini kolaylaştırmıştır. d) Aynı bölgede yaşayıp, nüfus ve dünya görüşü açısından gelişime açık Kürt, Asuri ve Ermenilerin Anadolu'da en ufak hak sahibi yapılmamaları, galip devlerlerin en büyük utancıdır. Yok sayılan bu halkların tarihçlerinde şu gerçeklikler mevcuttur. Kürtler Anadolu ve Mezopotamya'nın yerli halklarından, enaz beş bin yıllık bir tarihe sahiptirler. Ve bölgenin en zeki toplumu olmalarına rağmen, çokta akıllı hareket ettikleri söylenemez. Bunun birden çok nedenleri var. 1-Kürtler engebeli ve yüksek dağlara sahip olmaları sayesinde, her türlü egemenlık ve saldırılara, karşı saldırı imkanlarıyla sürekli saşçı bir karektere sahip olmları. Bu bazen olumlu şekilde gerçekleşirken, çoğunlukla aleyhlerine dönüşmüştür. 2-Engebeli dağlık araziler, Kürtlerin birlikte hareket etmeleni engellediği gibi, ulusal açıdan birlik kurmalarında ciddi olumsuz etkiye sahiptir. 3-Kürdistan'ın, Pers, Arap ve Osmalı tarafından bölüşülmesi, Kürtlerin birbirinden kopuk siyasal ve kültürel ulus bilincni sürekli zayıflatmış olması. 4-Kürtler yaklaşık 1500 yıldır İslam'ın etkisi altında dil ve kültürlerini İslam'a uydurmaya çalışmışları, Kürt dili ve kültürünün yozlaşmasındaki en büyük sebeplerden birisidir. 5-Her koşulda Beylik ve Aşiret mantığının etkinliğini sürdürmesi, modern Kürtleşmeyi hep engellemiştir, engellemeye de devam ediyor. Bütün bunları değerlendiren yayılmacı devletler, stratejik öneme sahip bölgede isyancı ve savaşcı Kürtlere devlet kurdurmaları demek, emperyalistlerin bölgeden silinmesi anlamına da geliyordu. Dünyanın Kürleri görmemesi kısaca bu nedenlere dayanır. Ermenilerse; En eski ataları Anadolu'nun birçok bölgesinde yaşamış Frigyalı ve Urartu Krallıklarından gelmektedirler. Osmanlı saldırılarına kadar bölgenin en ileri toplumlarıydı Ermeniler. Osmanlı, İslam'ı kabul etmeyen Ermenileri yaşadığı bölgelerden tamamen dağıtıp açlık, sürgün ve katliama mecbur bırakmıştır. Birinci Dünya Savaşı ile 1,5 milyon Ermeni, Anadolu'dan tamamen silimiş oldu. Avrupa ve Batılılar çıkarlarına faydası olmayacağını düşündükleri bu halkı da görmek istememişlerdir. Ermeniler için tek teselli, o tarihlerde Rusya'nın sosyalist sisteme geçip Ermenilere özerk yönetimi tanımasıdır.1990 yılında Sosyalist sistemin dağılmasıyla, böylece Ermeniler ulus devlet olabildiler. Dağılmış Ermeniler hâlâ kötü kaderi yaşamaya devam ediyor. Asuriler ise; Asuri, Süryani, Keldani, Nasturi ve Nusayriler Hz. İbrahim'in kökeniden gelip, Yahudi ve Araplarla kardeş (Arami) topluluklardır. Eskiden beri Mezopotamya ve Arap topraklarında dağnık şekilde yaşayan bu halk, İslam'ın egemen olmasıyla Yahudiler gibi Asurilerde, katliam ve sürgünlerle dağıtıldılar. Çoğunluğu Müslümanlaşırken, diğerleri dünyanın farklı ülkelerine göçmüşlerdir. Göçen Asuri kökenliler, kimlik ve kütürlerini kaybetmiş durumdalar. Egemen devletler çıkarları gereği, bu halktan bir şey kazanmayacaklarına inandıkları için görmezden gelmişlerdir. Dünyada hiçbir işe yaramaz Arap ve Balkan devşirmesi Türkiklere devlet imkanı tanıyıp, Kürt, Ermeni ve Asurilere bu olanağın tanımaması, tarihin en utanç verici siyasal olayıdır. Ciddi bir emek ve çabaları olmadan, altın tepside Arap ve Balkan Devşirmelerine devletler sunulması, kişiliği oturmamış bu kitlelerde anormalin üstünde milliyeçi faşist bir egoizm yaratmıştır. Bu yüzdendir ki, bölge bin yıllardır sürekli kan ve revan içerisinde yaşamaya devam ediyor. İnsanlığın, dünyanın bu kör adaletinden destek ve merhamet beklemesi çok büyük acı bir durumdur. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |