Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
Örneğin toplum; ortak bir akıl olan transatlantiği toplumsal akıl yapmışsa; Trans Atlantik’e ilişkin toplumsal aklın içinde olan bilgi " suya atılan cismin ağırlığı, cismin kapladığı yerdeki suyun kaldırma kuvvetinden azsa; o cisim yüzer" diyen ve ortak akıl olan yüzme kanununu, kamu oylamasıyla ortadan kaldıramazsınız. Yani insan öznesinin öğrenmesi olan yasalara ilişkin inşacı ortak aklı kaldıramazsınız. Çünkü yüzme yasaları insanın bilincine ve insanın isteğine, insanın iradesine bağlı değildir. Bu yasaları insan bilinci yapan kolektif ortak akıl da ister istemez özne nesnel süreçlere bağlıdırlar. Ortak akıl ve ortak oluşlar gibi sahiplikler olan miras, "El gibi öznel, soyut, mesnetsiz söylemle" değil; aksine "temel düzlem üzerinde kolektif başlayan; kolektif süreçli, ortak akıl ve kolektif birim zamanlı süreçler olması nedeniyle; sahiplik, ortak akıl ve ortaklıktı". Böylesi bir ortak akıldan, böylesi bir tarihselden ve böylesi bir inşacı oluştan yoksunluk ne ortak akıldır. Ne de ortak aklın tartışmasını yapmakla ön yargıyı yıkan bir fikri özgürlüktür. Ortak akıl hükmünde olan parametreler yanlış olsaydı inşa uygulaması ve geliştirmesi olamazdı Ortak akıl kolektif ortak akıl olmakla ve pratik ortak akıl içinde olmasıyla kılgındı., Pekin (duru) bilgiydi. Bu kılgın ve pekin bilgilerden biri olan yerçekimi yasasıdır. Ve bu yasaya uygun ortak akıl ile mekiğin ivmesi gibi ortak akıl içinde kolektif birim zamanlı olan icat ve üretimler vardır. Mekiğin ivmesini veren pratiği ortaya koyan ortak (kolektif) aklın hangi ön yargısı nedenle, bu ortak aklı nasıl ve neyle yıkacaksınız? Ki, kılgın ortak akıl olanı, ön yargı bağlamlı bir hezeyanla ve ortak aklı ön yargı kabul edip, ortak aklı tartışılır yapmanın iştahıyla ön koşulsuz kabulleri olmaz demek ne anlamdı? Ortak akıl, kişi isteği ile kişinin arzusuyla, kişisi iradeyle değil; ancak kılgın ortak akıl tarafından yıkılır. Yer çekimi karşısında uzaya çıkan kılgın bir aracın, ortak aklını bilmeden; ön koşulsuz kabul olup olmadığını nasıl bilecektiniz. Ya da tersi. Kolektif sürecin ortak aklını bilmeden uzaya çıkmayı hayal etmek dışında, uzaya gitme işini nasıl söyleyecektiniz? Kişi ortak akıl dışında olduğu zaman kusurludur. Yol (ortak akıl) işleyişi belirler. İşleyiş te yolun (ortak aklın) öznel kusurlarını belirler. Ortak aklı taşıyamayan kişilerin her daim kafa putları vardır. Tekelci ya da saltanatçı yönetim ortak akıl değildir. Bu nedenle cennetten cehenneme kadar hezeyanları içindeki tekelci totaliter yönetimlerin her zaman ve tarih boyunca birçok kafa putları vardır. Osmanlı padişahlarına karşı söylenen "lütfu şahanenin bir takdiridir" söylemi, ortak akıl içermeyen bir kafa putudur. Kolektif emekle, kolektif fetihle kazanılan imparatorluk toprağı nasıl lütfu şahane oluyordu? Kolektif güç olmadan padişah kılıç sallamakla mı kazanmıştı? Daha mı bir ülkeyi yönetenlerin hızlı karar alamıyorum. Güçler ayrılığı elimi kolumu bağlıyor. Onun için yetkiler bende olursa ekonomiyi uçururum" demesi tam bir kafa putudur. Neden? Tarih boyu süre gelen inşacı süreç şimdiki durumda parlamenter siteme gelmişti. Köleci sistemden beri diktatörce monarşince işleyen tek adam yönetimlerinden gelen inşacılar meclisli sistemin yavaş işleyiş yapacağını bilmiyorlar mıydı? Bu ortak akıl karşısında tek sivri zekalı olan biz miyiz? Amerika’yı yeniden mi keşfediyorduk? Her maliyet bir faturaya tabiidir. Bu kural doğada da böyledir. Ya da her kazanç her yeni organizasyon mutlaka zıt bir kayıpla karşılanır. Bunu niye söylüyorum. Bilimsel bir ortak akla sahip olmadığımız için söylüyorum. Örneğin, ilk sosyal inşa, ortak aklı ve kolektif birimli bir zaman içinde olmayı öngörüyordu. Kişi gerek ayna nöronları yoluyla, ağaçta düşenlerin benzer acısını kendisi de hissediyordu. Yine kişinin kendi açlığını karşılama yapmak için doğaya yönelmesindeki analojiyle; gerek kendini savunma ve koruma yapmasındaki tutumundan hareketle kişimiz, karşıdakinin duygusunu beyninde canlandırıyordu. Buna empati de diyoruz. Gerek ayna nöron algısı gerek empati gerek doğanın zorluğunu ortaya koyan doğadaki baskıya karşı süreçler kişileri birbirine yaklaştırıyordu. Bu süreçler kişileri ortaklaşan yaşam sağlatması içine doğru itiyordu. Ortak yaşam aynı duygudaşlıkla hayatın sağlamasını garanti ediyordu. Fakat bu garanti edişe karşın tekil insan sosyal yapı içindeki insana göre kendi yaptığı avı kendi hemen yiyordu. Topladığı meyveyi kişi hemen yiyordu. Bulduğu bir besini kişi hemen tüketiyordu. Oysa aynı tekil kişimiz şimdi sosyal yaşam içindeydi. Sosyal yaşam ortak yaşamdı. Şimdi kişimiz ortak ve dayanışan bir ortak akıl içinde olmasıyla, artık bulduğu besini kendisi yiyemiyor grubun barınma yerine getiriyordu. Bu hem yük taşımakla kişiye eziyetti. Hem kişinin tüketim yapmakta gecikmeydi. İşte bunlar kişinin yaşam sağlamalarını garanti eden sosyal yaşama karşı kayıplardı. Ödenen faturaydı. Sosyal yaşam içinde olmayan kişinin, kendisine yeten kadarını bulup hemen tüketim yapması kişiyi, kişisi davranmaya ya da bencilliğe yöneltiyordu. Oysa şimdi sosyal alan içinde özgecil olmuştu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |