..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Hüseyin İbiş




5 Ağustos 2019
Etrafınızı Görmek İstediğiniz Gibi Görmeyin  
Hüseyin İbiş
insanlar neden kendilerini acındırarak diğerlerinin duygularını sömürme yolunda yürümeyi tercih ediyorlar?


:HAI:
ETRAFINIZI GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ GİBİ GÖRMEYİN

İnsanlar neden kendilerini acındırarak diğerlerinin duygularını sömürmek yolunda yürümekten vazgeçmiyorlar? Ben bu yazımı sizlere sunmaya başlarken şu iki şeyin altını çizmek istiyorum sevgili okurlarım. Ben bana acıyarak bakılmasından oldum olası hoşnut olmayan bir insanım birde hayatta kaldığım süre içerisinde kendimi acındırmaktan her daim uzak kaldım. Uzak kalmaya da devam edeceğim. Bana acıyarak bakan insanlara kızıp sinirimi belli ettiğim zaman benim adımı nanköre çıkarmakta bir an olsun gecikmiyor insanlar. Beni istedikleri gibi yargılasınlar fakat bana bir acizmişim gibi davranmasınlar. Benim insanlardan istediğim tek şey budur. Ben nasıl saygı duymayı biliyorsam onlarında benim düşüncelerimi saygı ile karşılamalarını bekliyorum. Kendini acındıran, güç olarak değil ama akıl olarak zavallı olanlara da fırsat verilmesin. Umarım bu yazımla anlatmak istediğim ne varsa anlatmayı başarabilirim. Değerli Okurlarım, bu yazımı kaleme alırken bir edepsizlik edip hiç kimsenin kalbini kırmak istemiyorum. Fakat kırılmayı hak eden insanların da görmezden gelinmesi duyguları sömürülen insanlara biraz haksızlık olur. Ben bu yazımı aniden kaleme almaya karar verdim. İnsanların kendilerini acındırıp duygu sömürüsünde bulunmaları benim hayatım boyunca nefret ettiğim şeylerden bir tanesidir. O kan emici insanlar yüzünden kendi halinde olanların da suçlanması yapmadıkları şeylerle itham edilmeleri beni baya bir rahatsız etmektedir. Çünkü bahsetmekte olduğum ithamlar benimde başıma gelmiştir. O yüzden ben bu konuda duygularımı kaleme alıp özellikle biz körler hakkındaki düşüncelerin olumlu yöne değişmesi konusunda büyük bir fayda sağlamak istiyorum. Ben bunları yazıp anlatmazsam bizim üzerimizde yapmadıklarımız ve yapmaktan iğrendiğimiz konuların suçlamaları ve bu suçlamaların üzerimizde bırakmakta olduğu derin izlerin ve temizlenmesi bi hayli güç olan lekelerin temizlenmesi nerede ise imkansız bir hal alacaktır. Bu imkansızlıkların yok edilip son bulması için ben elimden geldiğince duygularımı kaleme alıp özellikle engelliler hakkındaki yanlış ve olumsuz düşüncelerin kafalardan silinmesi için büyük bir adım atmaya karar verdim. Kendini acındırmakla bizleri lekeleyenlerin yaptıklarının tüm engellilere mal edilmemesi için yapabildiğim kadarıyla gayret göstermekteyim. Ben bahsettiklerimi anlatma zahmetine girmezsem adımızı kullanarak insanların duygularını sömürenlerin, üzerimize yüklemiş oldukları yük taşınması imkansız bir hal alacaktır. Bu imkansızlığın yok edilip bitirilmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacaktır. Sizlere başıma gelen birkaç olaydan bahsetme gereği hissettim. Bu olayları okuyanlar bu adam nasıl bir insan kendini küçük düşürme meraklısı imiş düşüncesine kapılabilir ama bu iş öyle değil. Başıma gelen bu olayları anlatıyorum ki insanlar biz engelliler hakkında düşünürken iki kez düşünsün, ona göre yorumlarını yapsınlar. İşin görünmeyen yüzünü gösterebilmek için yazıyorum. Etraflarını görmek istedikleri gibi görmesinler. Ben bir gün Antalya'dan Seydişehir'e geldim. Köyün otobüsünü kaçırdığım için bir otelde kalmak zorunda kaldım. Otogardan servis şoförü beni bir otele götürdü, otelin sahibine benim memur olduğumu söylemeden bu adamın çok parası var, paradan yana sıkıntınız olmasın. diyerek beni orada bırakıp gitti. Otelin dışında sigara içiyor bir yandan da otelin sahibi ile muhabbet ediyorduk. Adama nereli olduğunu sordum ve arkadaşımın köylüsü olduğunu ve arkadaşımı tanıyıp tanımadığını sorduktan sonra adam derin bir nefes aldı ve bana şu sözleri söyledi. ''Sen o adamın adını vermemiş olsa idin seni dilenci sanmaya devam edecektim içimi rahatlattın kardeşim.'' dedi. Ben de şu soruyu sorma ihtiyacı hissettim.'' Her gördüğün körü dilencimi sanıyorsun sen be ağabey? Bak şu giyime şu tipe! Bu tipte dilenci tipi var mı?'' dedim ve şöyle devam ettim. ''Bir insanı kendi kafanda yargılamadan önce bir sor öğren, ne iş yaptığını ve kararını ondan sonra ver. Elinde baston gördüğün her köründe dilenci olmadığını öğrenmiş olursun'' dedim. Muhabbetimize devam ettik. Yatma zamanı geldiği zaman otel sahibini evine gönderemedim. Adam o gece benim yanımda kaldı. Sabah kahvaltımı eli ile hazırladı. Ne kadar ben her işimi kendim yaparım desem de yardım etmekten vazgeçmedi. Sen bana emanetsin diyerek gideceğim saate kadar benim yanımda kaldı. Başıma gelen bir çok olay var. İnsanların hakkımda yanlış düşüncelere sahip olarak bana yaklaştıkları farklı bir olayı Ankara'da yaşadım. Ankara'da başıma gelen olay öğrencilik yıllarımda gerçekleşti. Ders çıkışlarında Kızılay Meydanı'nda ıslak mendil yara bandı vb. şeyler satıyordum. Vatandaşın bir tanesi yanıma gelerek elime bir lira tutuşturdu. Bende mendil uzattım. ''İstemez.''deyince şu cevabı yapıştırdım. ''Sen benim malımı alacaksan bana paranı ver. Almayacaksan benim senin parana ihtiyacım yok. Ben bu işi kendimi acındırmak veya dilenmek için yapmıyorum. Öğrenciyim, harçlığımı çıkarmak için yapıyorum.'' diyerek adamı yanımdan uzaklaştırdım. Seydişehir'de başıma gelen olay ise şu şekilde gelişti. Konya'dan Seydişehir'e gittim. Köy otobüslerinin ve ilçeden Konya'ya giden otobüs firmalarının servislerinin kalktığı mekanda bir firma sahibine lokanta sordum. Yemek yiyeceğimi söyledim. Adam hemen yakındaki lokantaya soktu ve ''Bu adama benden bir yemek yedirin.'' dedi. Adama bir çıkışım oldu. ''Kardeşim ben sana lokanta sordum, benim aç karnımı doyur demedim.'' cevabını verdim. ''Senin parana ihtiyacım yok! Ben memurum.'' dedim. Adamı bir şekilde gönderdim. Yani anlatmak istediğim bazı duygu sömürücüler yüzünden bizim adımızda lekeleniyor. İnsanlara şunu anlatmak için yazıyorum bu yazıyı: Her gördüğünüz engelliye ''Vah ' Bu nasıl şöyle yapıyor? Nasıl böyle yapıyor?'' diyerek bakmayın. Merhametinizi kendinize saklayın. Biz körler ve diğer engellilerin acınacak hiçbir durumu yoktur. Kendini acındıran cami önlerinde parklarda vb. yerlerde dilenen insanlardan ayrıca nefret ediyorum. Neden Allah'tan değil de kuldan istiyorsun kardeşim? Sen çalışabilecek kuvvettesin. Özellikle cami önüne geliyor.Milletin cuma namazından çıkışını bekliyor. Ondan sonra başlıyor Allah rızası için dilenmeye. Ben de insanlara her zaman '' Vermeyin!'' diyorum. Bu tür insanlara siz acıyıp verdikçe çalışmanın ç'sinin yanından geçmeyi bile düşünmüyorlar. Burada aklıma izlemiş olduğum bir Kemal SUNAL klasiği olan ''Korkusuz Korkak'' filminden bir örnek vermek geldi. İki tane sahtekar birisi kör birisi topal kılığında dilenip insanları sövüşlerken Kemal SUNAL ikisine de elindeki bombayı göstererek ikisinin sahtekarlıklarını ortaya çıkarıyor. Yani Kemal SUNAL bu filminde sahtekarlıkla bir yere varılmayacağını anlatıyor. Ekmeklerini helal yoldan kazanmak dururken yalanla dolanla iş yapılmaması gerektiği anlatılıyor bu güzel filmde. Bizleri örnek almak yerine bizleri bitirmek için çaba gösteriyor bu yalancı sahtekarlar. Fırsatçıların ekmeğine yağ sürülmemesi gerekmektedir. Bir cuma namazı çıkışında başıma bir olay geldi. Elimde baston komşumu bekliyorum. Adamın bir tanesi elime 1 TL tutuşturmasın mı! O anda kan beynime sıçrayıverdi ama komşum ''Kızma at camiye toplanan yardım kutusuna.'' dedi ve beni sakinleştirdi. Ona da söyledim. ''Bu insanlar etraflarında gördükleri her bastonlu köre dilenci muamelesi yapmak zorunda mı? Bunlara bu hakkı kim veriyor?'' dedim ve şu cevabı aldım: ''Onlar bir nevi merhamet duyguları ile hareket ediyorlar.''. Ben istemiyorum kardeşim! Ben acınacak bir insan değilim! Allah'ın izni ile elim ekmek tutuyor, körlere hatta engelli olan hiçbir insana acımayın, siz insanlara acırsanız acınacak bir hale düşersiniz. İnsanları sömüren kan emicilere de şunu söylüyorum: Allah'ın yarattığı kuldan istemeyin. Allah'tan isteyin ne istiyorsanız. Kendinizi acındırarak tembellik yapmayın, bedavacılığa soyunmayın, ben bir kör olarak nasıl sabahın 7.30'unda kalkıp ekmeğimin peşinde koşuyorsam helalinden evimin rızkını kazanıyorsam sizlerde bunu yapın, insanların duygularını sömürmeyin. Cami önleri vb. yerleri mesken edinip dilenmeyin, adam gibi çalışın. Helalinden girsin kursağınıza kazandığınız para. Sanmayın ki kolay yoldan elinize geçirmiş olduğunuz paradan bir hayır bulursunuz. Diğer vatandaşlardan da isteğim hiçbir insana acımayın. Yoksa sizler bir gün acınacak bir hale düşersiniz. Düştüğünüz zaman elinizden tutup kaldıran olmaz. Gelen vurur giden vurur.
Önüne gelenin şamar oğlanı olmak istemiyorsanız önünüze bakarak yürümeye devam edin. Nerede kendini acındırmakla meşgul olan bir insan görürseniz ona acımak ahlanıp vahlanmak yerine olabildiğince oradan uzaklaşmaya bakın. Sizin o fırsatçılara iyilik adı altında yapmış olduğunuz her şeyin sizlere bir gün gelip birer kötülük olarak döneceğini aklınızdan çıkarmayın.
Bırakın yarattığı kuluna Allah acısın. Her önünüze çıkan sakallıyı dedeniz sanmayın. Ben kendi adıma şu son cümleyi yazmadan geçemeyeceğim. Özellikle bu cümlemi etrafını görmek istedikleri gibi görenlere yazıyorum. Bizler görmüyoruz, düşeriz, düştüğümüz yerden kendi çabamızla kalkmasını da biliriz. Evelallah kimsenin acımasına ihtiyacımız yoktur, olmayacaktır.
Bir engelliye acıyarak bakanlar ilk önce kendi halinize acıyın, sonra etrafınızda acınacak bir hal olup olmadığına bakın. Kendini acındıran fırsatçılara da oyuncak olmayın.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Haklı Mücadelemizde Kayıplarımız Olmasın
Kararsızlıklarınızla Korkularınızı Aynı Kefeye Koymayın
Kafamızda Mantıksızlık Yer Etmesin
Ön Yargı Bizim Yolumuz Olmasın
Engelli Çivtlere Olan Ön Yargı
İnsanları Yersizliklerle Meşgul Etmeyin
Sorumluluklarımızın Bilincinde Olalım
Işığınız Hiçbir Zaman Kaybolmasın
Maneviyatımızdan Ödün Vermeyelim
Daha Güzel Bir Dünya İçin Yaşayalım

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İradenizin Prangalanmasına Müsade Etmeyin
Dostum Diyenlere Sırt Çevirmeyin
Pişmanlık Rüzgarında Savrulmayın
Asaleti Gösteriş Olarak Görmeyin
Sözlerinizin Ağırlığı Altında Ezilmeyin
Hayatınız Çelişkilerden İbaret Olmasın
Kalplerinizi Nefret Rüzgarına Bırakmayın
Hayatımızda Geç Kalmışlıklar Yaşanmasın
Kalplerde Kirlilik Yer Bulmasın
Rotanızı Öfkeniz Çizmesin

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayatımda Umutsuzluklar Son Bulsun [Şiir]
Dostum de Sahip Çık [Şiir]
Yaşamımda Haklı Mücadelem [Şiir]
İnsan Hayatı Şiirlere Mısradır [Şiir]
Bütün Güzellikler Senin Olsun [Şiir]
Yüreğinde Menfaatin Yeri Olmasın [Şiir]
Boş Ver Üzülme [Şiir]
Meydan Verme [Şiir]
Vatanım Uğrunda Ölmek İçin Hazırlandığım [Şiir]
Yaşanan Her Şeyin İçindeyim [Şiir]


Hüseyin İbiş kimdir?

Kalp gözü açık bir şairim

Etkilendiği Yazarlar:
Yavuz Bahadıroğlu,Ahmet Günbay Yıldız,Cengiz Aytmatov,Mehmet Rauf...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.