"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Yine toplum sal zaman içinde ve toplum sal zaman üzerinde biriken şarjlar, istisnasız toplumun tüm kişilerine paydaşlı olan bir yol üzerinde dağılmaktadır. Şar oluş kişiye göre değil, topluma göreydi. Şarj birikimini veren gereksinmeler kişinin ihtiyacında hiç olmayan karşılanmalar olabileceği gibi daima kişiden ve kirşlerden bağımsız; kişi ve kişilerin isteği dışında zorunlu şarjlardı. Birikimler kişilere doğru, kişilerin ihtiyacı kadarla, her bir kişiye göre deşarj içinde olacaktılar. İşte kolektif yapının enerji dolma boşlama süreçleri toplumsal birim zamanlı birikmeler nedenle toplum üzerinde olacaktı. Buna toplumsal yükümlülük, toplumsal sorumluluk, toplumsal olanak diyorduk. Yani tek bir kişinin doğal referans içinde olduğu kişisi süre durumlar, şimdi; KOLEKTİF BİRİM ZAMANLI KOLEKTİF SÜREÇLER NEDENLE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ÇEVRİMLE PAYDAŞILI AKACAKTI. Kolektif olan kişinin artık kendi başına kendi karnını doyurması, kendi güvenliğini sağlaması veya doğada yansıdığı kadarla kişinin öğrenmesi vs. yoktu. Kişinin açlığı, tokluğu, yetiştirilmesi güvenliği, eğitimi bakımı vs. TOPLUMUN ÜZERİNE ALDIĞI BİR YÜKÜM VE BAĞLAŞMAYDI. İyi de toplumsal yüküm; toplumsal sorumluluk, toplumsal taahhüt, toplumsal bağlaşmalar olan bu değirmenin suyu nereden geliyordu? Kolektif birim zamanlı kolektif süreçten ileri geliyordu. Avlanma, barınma, savunma, yavru bakımı, öğrenme gibi birçok zorunlu işleri kişilerin bir anda, hepsi bir arada belli bir birim zaman içine sığdırmaları olanaksızdır. Hele de kolektif bir birim zaman veren birim süre içine sığdırılması tümden olanaksızdı. Ama 50 kişi bu sağlasan nedenlerle bir araya gelirse, bir kişinin yavruya baktığı süre durum içinde diğer bir kişi onun savunmasını yapacaktı. Bir başkası onun için av yapıyor, olacaktı. Bir diğeri de ot, kök topluyor olacaktı. Diğer bir öbür kişi söndürmeden ateş yakıyor olacaktı. Bir kişi üzerindeki çocuk bakımı gibi "bir birimlik süre durumun içinde aynı anda dört tane ya da onlarca iş sıkışmış olacaktı. İşte bir kişiyle ancak bir birim sürede yapılacak iş ortaya konurken aynı anda dört on dört, yüz dört, bin dört, yüz bin dört, milyon, milyar vs. kes iş ortaya konması; kolektif birim zamandı. Böylece her bir kişi, kendi yaptığı bir birimlik KATKI kolektif süre içinde kişi; kendisinin tedbirini almadığı diğer kaygılardan da kurtulmuş oluyordu. Burada bir kişinin bir günde mutlaka karşılaması gereken; av yapma, meyve toplama, savunma, ateş yakma, yavru bakımı gibi 5 birimlik iş örnek verildi. Yani siz sadece çocuğa bakarak veya ot kök toplamaya giderek bir birimlik kolektif bir iş yapıyordunuz. Karşılığında dört birim üretilmiş kolektif tüketim veya kullanım alıyorsunuz. Kolektif birim zamanlı bu kazanç, süreç içine girmeden görülemezdi. Muazzam bir ön görülemez kazançtı. İşte kolektif bir parçalı süre durumla hızlanan olağan üstü paydaşla olan bu zamanlara, kolektif birim zamanlı süreç diyoruz. Kolektif birim zaman içinde 6x8=48 diye öğreniriz. Kişinin 6 x 8 = 48 diye öğrendiği de öğrettiği bu bilgi de kişinin kendisinin kendi başına ulaştığı bir öğrenme de değildir. 6x8=48 demeyi bulan kişi de eğer araya kolektif birim zaman ve kolektif birim zamanlı artık zaman ve kolektif akıl almamış olsaydı 6x8=48 demenin bilicisi bulucusu değildir. Haydi diyelim ki bir kişi az buçuk çocuk bakımının bilicisi bulucusu olsun. Bu kişimizin bilicisi bulucusu olduğu çocuk bakımını gün boyu sürebilmesi için mutlaka bir kolektif birim zamana ihtiyacı olacak. Yine mutlaka bir kolektif birim zamanlı artık zamana ihtiyacı olacak. Mutlaka bir kolektif akla gereksinmesi vardır. Mutlaka kişi kolektif şarjdan ve deşarjdan beslenip kendisi de deşarj olarak kolektif şarjın oluşmasına katkı sunacaktı. Kolektif süre içinde biriken şarjlardan desteklenen bilgi akışı, bir ağ gözü gibi bir file gözü gibi her bir süreçlerle tek tek bağıntı girişme yapmasına kişimizin mutlaka ihtiyacı olacaktı. Ki kişimiz de çocuk bakımı içinde rahat rahat derinleşsin. Çocuk bakımı özelinde kolektif yapıya şarj beslenmesi yapsındı. Görülüyor ki çocuğa bakan kişinin çocuk bakımı özelinde derinleşen biliş buluşları dahi kolektif sürecin kendisine yaptığı katkı ve iletmelerle olmaktadır. Aksi halde tekil bir kişi bu derinleşmeye ayıracak vakti hiçbir zaman bulamaz. Kişimizin yaptığı bu derinleşme dahi hem onun hem onun değildi. Derinleşme kişinin kendi emeği olmakla onundu. Kişinin derinleşme yolunda bu emeği ortaya koyabilmesi için de zorunlu olarak kolektif güce; artık kolektif zamana, kolektif birim süreçli sağlamalara ihtiyacı vardı. Ki kişimiz bu sayede konu üzerinde derinleşme olanağı buldu. Derinleşme olanağını sağlayan kolektif yapı olduğuna göre derinle şilen konu kişimizin değildi. Einstein önünde kolektif zamanlı hazır bilgileri bulmasa, kendisine kolektif birim zamanlı sağlamalar sunulmasa; kendisine kolektif artık zaman sağlanmasa, kolektif zaman yapılan göreceliğe dek derinleşme dahi onun olamamaktadır. Ama Einstein şartlarını taşıyan her kişi de görecelik yasasını ortaya koyamıyordu. İşte Einstein’ın görecelik yasasını ortaya koyacak kadar katkısıyla görecelik Einstein’ındı. Ama Einstein’a bu olanağı sağlayan kolektif katkı olanağı kadar da görecelik Einstein’ın değildi. Kolektif yapı gibi dış olanak ile Einstein gibi bir Özgüç olan bu iki zorunlu koşul buluşmasa ne görecelik olurdu ne de Einstein, Einstein olurdu. Çünkü ne Einstein’ı göreceliğe götürecek olan bilgi ve olanak Einstein’ındı. Ne de çocuğa bakan kişinin yediği besin çocuğa bakanın kendi gayreti ile ortaya konmuştu. Ne de hıfzeden imaj kişi imajıydı. Çocuğa bakan kişinin de Einstein’ın de güvenliği kendi çabasıyla alınmış değildi vs. Ama grup aiti olan çocuğa yapılan bakım bile, ne yiyecek getirenin bakımıydı. Ne savunma yapanın gayretiydi. Ne de ateş yakanın umurunda olan tekil bir kaygıydı. Bakım da kaygı da kolektifti. İşte böylesi bir organize ve entegre kolektif birim zaman olmadan aynı anda diğerinin de olmadığı bir kolektif süreç başlamıştı. Görüldüğü ve anlaşıldığı gibi kolektif süreç aynı anda hiçbir zaman bir kişi ile oluşamayacak binlerce işin bir anda olup bitmesi ile oluşan TOPLUMSAL GÜÇTÜ. Kişilerin asla böyle bir toplumsal gücü ve böyle bir toplumsal gücü ortaya koma olanakları yoktu. Ta ki köleci sistem şartları ortaya konana kadar. Çünkü kolektif süreç kişileri kolektif yetenek ve kolektif donanımla şarj eden bir doldurma yüklemesiydi. Kişinin yetenekleri, kendilik değildi. Toplumsal kapasiteli yetenek üzerine oturuştu. Kişi bir traktörü ve atıyorum traktörün on bin parça saflaştırılmış işini, tarım ilacını, ilacın kimyasını vs. tek başına yapmayacağına göre; köleci sisteme ulaşana kadar toplum sal güç bütün birikimlerini o günün tarım ve çobanlık şartlarına göre kişilere aktarabiliyordu. Kişi bu kolektif donanımı yüklenmekle neredeyse kendi başına toplum benzeri yetenekle davranabilir oluyordu. İşte köleci süreci hazırlayan ön envanterler içinde köleci iradenin süreci istediği gibi istediği yerde başlatmasının bu tür erginlik ve mümeyyizlikleri vardı. Köleci yapının ayrılık veren monarşin ön süreçleri, neredeyse kolektif yapı olmadan kendisi kolektif yapı gibi davranmakla El mana tüzeli bağlaşmayla kendisini ortaya koyacak yeterlikteydi. Siz bilgisayara, akıllı telefona, program yüklemediğinizde ne akıllı telefon ne bilgisayar hiş bir yeteneği gösteremiyordu. Ne program akıllı telefon ya da bilgisayar gibi yetenekti. Ne bilgisayar ve akıllı telefon da programdı. Birbirini tamamlıyor birbirini belirliyordu. Ne kişi kolektif yetenekti. Ne de kolektif yetenek kişi olmadan eylemli olabilirdi. Tabii ki bu yetenek te kişinin değildi. Kişi, kolektif tabanlı beslenme üzerine kişisi nicel işleri olan kişisi yetenekti. Ama yine de her durumda her şartta kişisi yetenek, kolektif akışla desteklenmeye muhtaç bir yetenekti. Değilse kişilerdeki göl kururdu. Toplumun kolektif bilincini oluşmanın içinde bir günlük zaman dilimi içinde aynı anda çocuk bakımı yapmanın, savunmanın besin bulmanın, eğitim yapmanın aynı anda gerçekleşiyor olma mucizesi vardır. Mucize; bir birim süreci, aynı anda yüzlerce parça süreç yapmakla ortaya konan sonuçtu. Doğal referans içindeki kişimiz, göğüs göğse kaçma kovalamaca yapmanın can telaşı içindeydi. Can telaşı içindeki kişimiz fedakârlık ta yapsa ne yavrusuna bakma olanağı vardır. Ne güvenli yere çekilme şansı vardır. Ne yiyecek arama umudu vardır. Fedakârlık bile ana ve yavrunun yok oluşu ile nafile bir sonuçtu. Oysa bu fedakarlıkla biri kurtulsaydı, türün devamı sağlanacaktı. Doğuran, yavruya bakan, sonrada yavruyu terk eden durumlar dışında şimdiki gibi bir analık kavramı köleci sisteme kadar hiç yoktu. Doğal oluş dışında bir analık kavramını ortaya koyamamak canlıların akılsız, aptal ya da hayvan olduklarında değildi. Üreten kolektif güçle ve kolektif akıl ile davranamamanın bedeliydi. Değilse altı milyon yıldan 15 bin yıl öncesine kadar üreten bir kolektif akıldan yoksun oluş nedenle hemcinsler içinde öz gücü ile ne Einstein’lar gelip gitmişti hiç iz yapmadan.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |