"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Cehaleti kurutulması gereken lakin kurutulmasına izin verilmeyen insanı içine çektiği ispat edilen bir bataklık olarak tanımlamak mümkündür. Hayatımızı karanlıktan aydınlığa çıkaracak olan yolun okumaktan geçtiğine ilk önce biz inanmalıyız. Kendimizi inandıramadığımız bir şeyin var olduğuna karşımızdaki insanları inandırmanın mümkünatı yoktur. Yardımcı olmak istediğimiz kişileri inandırmak istediğimiz her ne ise ilk önce onun insanlığa iyi geleceğine kendimiz inanmamız gerekmektedir. İnancımızın tam olmaması cehalet denilen bataklığın kurutulmasını zorlaştıran önemli etkenlerin başında gelmektedir. Nasıl karanlıktan kurtulmanın tek yolu ışıksa cehalete karşı durmak içinde okumaya ihtiyaç vardır. Okumak cehaletin yok edilmesi için batmamak üzere ufka açılan etrafına sönmeyen ışıklar saçan bir güneştir. İlime yönelerek hareket etmekle cehalete çözülmeyecek bir pranga vurulacağından en ufak bir şüphe dahi duyulmamalıdır. Cehaletin karşısında kazanacağımıza inanmış olduğumuz zaferde en büyük pay ilime aittir. Sözünü etmiş olduğum ihtiyaçlarımızın da karşılanması için farklı kaynaklardan yararlanılması lazım gelmektedir. Bu kaynakların en önemlisinin kütüphaneler olduğu akılların bir köşesinde bulundurulmalıdır. Kütüphanelerimizin zenginleştirilmesinde en önemli çaba yine bizler tarafından gösterilmelidir. Sonrada cehaletin elinde oyuncak olan insanlarımıza okuma sevgisini bir daha silinmemecesine aşılamamız lazım gelmektedir. Oku emrini Allahütaala Cebrail Aleyhisselam aracılığı ile peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) iletmiştir. Bu emir ayrıca kuranı kerimin ilk vahyidir. İnsanları bu derin bataklıktan çekebilmek için bulunmuş olduğumuz bir tavsiye vardır. Her daim yarar sağlayan kitaplar ve size yol göstereceğine inandığınız yazılar okuyunuz. Kafa karıştırıcı fikirlerle zihinlerinizi meşgul etmeniz sizlerin bir adım daha geriye gitmenizde büyük bir sebeptir Ama yapmakta olduğum gözlemlerden çıkarmış olduğum bir şey var oda insanlar inatla kurutulmasına izin verilmeyen cehalet adı verdiğimiz bu derin bataklıkla vedalaşmak yerine iç içe olmayı tercih ediyorlar. Adeta fare misali düşmemesi icap eden tuzağa ayakları ile adım adım ilerleyerek düşmenin uğraşında bulunuyorlar. Nasıl suya hasret çorak bir tarladan verim alınmasını beklemek manasızsa bilgiden yoksun bir beyinden verim beklemekte o kadar manasızdır. Bahsetmiş olduğum susuzluğa son vermenin yolu okumaktan geçmektedir. Fakat bizim insanımızda okumak yerine boşa vakit harcamanın daha büyük bir öneme sahip olduğu gözlemlenmektedir. Toprağın yorulduğu için hasattan sonra bir yıl nadasa bırakıldığını biliyoruz. Cehaletten kurtulabilmek için nadasa ihtiyaç yok aksine daha fazla ekim yapılması lazım gelmektedir. Bizler bu ekimi yapmakta başarıya ulaşamadığımız takdirde bir tekne misali alabora olacağımız hayatımızın bir gerçeğidir. Sözünü ettiğim ekimin okuyarak büyük bir bilgi birikimi ile oluşacağının gayet farkındayız. Bildiğimiz tek şey insanların teknolojinin gereksiz eğilimlerine teslimiyet göstermekte olduğudur. Çocuklarımızı kurtaralım derken ebeveynlerde ellerine aldıkları telefonlara kafalarını gömmekten vazgeçmiyorlar. Kıl misali işlemekte olan cehaleti hayatımızdan çıkarmak yerine aksine onun kucağında savrulduğumuzun farkına varamıyoruz. Hayatımızı alt üst eden fırtınaya karşı duramadığımız içinde iz arayan yolcu misali bir başkasının yardımına ihtiyaç duyuyoruz. Düşünsek asıl pusulanın elimizde olduğunu hayatımızda hiçbir zaman cehalet yer bulmayacaktır Kendimizi nadasa bırakılan toprağa benzetmemiz cehalete karşı açtığımız savaşta ilk yenilgimizi aldığımızın göstergesidir. Bizim bu yenilgiyi kabullenmememiz için okumakta olduğumuz kitaplardan belli bilgileri ince eleyip sık dokumak üzerimize düşen ilk vazifemiz olmalıdır. Kendimiz başarıya ulaşamazsak karşımızdaki şahıslardan cehaletten uzak kalmalarını beklememiz hiçbir anlam ifade etmemektedir. Yaşadığımız hayatı işgal eden cehaleti birde diploma ile yenebileceğine inananlar var. Lakin insanlara bu düşüncenin yersizliğini her daim anlatmaktan çekinmiyorum. En ufak bir çekinceye sahip olmam inançlarıma aykırı davrandığımı gösterir. Fikirlerime ters bir durum baş gösterirse kendime ihanet etmiş olurum ihanete de bu güne kadar kitabımızda yer olmamıştır. İnanmadığım bir fikirle hareket etmektense inandığım yolda yürümeyi daha doğru bulduğumu yazıyorum. Bence diploma insanlara bitirmiş oldukları okul yahut okullar serisince verilmekte olan bir belgedir. Bu sertifika hiçbir zaman bir kurt misali beyinleri kemiren cehaleti yenmekte etkin olmayacaktır. Cehalet ancak yararlı kitapları elden geçirerek içindekilerden yararlanılarak önünü alabileceğimiz bir salgın hastalık halini alacaktır. Virüsleri aşılarla yok edebileceğimizi biliyoruz bizi boşluğa sürükleyen bu virüsü de ilim adı verilen aşı ile yok edebiliriz. Diploması elinde olan fakat hiçbir şey bilmeyen bir sürü cahil insan var. ama diplomasının yanında elinden kitabını düşürmeyenler onlara göre etrafındakilere daha çok faydalıdır. Benim bir fikrimde şundan ibarettir. Elinde bulundurduğun sertifikanın yarar sağlayacağı düşüncesinden vazgeçip kitaplardaki bilgilerle etrafına daha faydalı olmandır. Fikrinde samimiyet gösteremezsen hiçbir zaman uğrunda savaş verdiğin şeyde başarılı olamayacağın aşikardır. Benim insanlara son tavsiyem vakitlerini bilgisayar başında boş vakit harcamak yerine okumaya daha fazla vakit ayırmaları yönündedir. Ben elimdeki bilgisayarımla hem sizleri hem de kendimi bilgilendirme yolunda yürüyorum. Yazıyorum sizlerle paylaşıyorum okuyorum cehalete karşı vermekte olduğum savaşı kazanmanın çabasını gösteriyorum. Gelin el birliği edelim bizi içine çekip yok etmek isteyen bu bataklığı kurutma yoluna yan yana girelim. Mevlana Celaleddin Rumi hazretlerinin demiş olduğu gibi taş kaya ve mermer değil de içimizden ülkesine milletine fayda sağlayacak cevherler çıkarmak için gayret sarf edelim. Diploma ile değil kitaplardaki bilgilerle bu bataklığı kurutabileceğimize dair inancımızı kaybetmeyelim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |