Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Güzellik yarışmalarda pek çok kişi arasından birinci, ikinci, üçüncülüğe layık görülen genç kızlarımız ve erkeklerimizden bazılarının adı, sanı hafızalardan çabucak siliniveriyor. Edebiyat ve sanat aleminde de nice yetenek bir şekilde sivriliyor ama çoğu saman alevi gibi sönüp gidiyor. Konuyu şu noktaya getirmek istiyorum aşırı güzellik, en iyi ses, en güçlü oyunculuk, en usta kalem özelliği hepsi bir kişide toplansa bile sadece yıldızı parlak olan, dünyanın neresinde olursa olsun ışıl ışıl parlıyor, ilahlaşıyor, devleşiyor bazen bir köyden bir kasabadan bazen de büyük bir şehirden. İlk yıllarda hedefine ulaşamayıp ısrarla şöhret basamaklarını çıkmaya devam eden, kendini yenileyen, uğraştığı dal her ne ise kendini tekrarlamaktan kaçınan, yılmayan ve gecesini gündüzüne katıp didinen, sonunda kendini farkettirenler de var. Pes etmeyenler benliklerindeki fitili kendileri ateşleyenlerdir, diye düşünüyorum. Başka şarkıları da olsa "Kan ve Gül" ile bir döneme iz bırakmış hala da unutulmayanlar arasında yer bulan bir İskender Doğan örneği çıkıyor karşımıza. Lise yıllarında sesinin güzelliğini duyurmuş sonra geniş kitlelere yayılmış adı keza Nilüfer de bu şekilde çok küçük yaşta meşhur olmuş. Mevsimin ilk karı yağdığında Akrep Nalan'ın seslendirdiği "Karlar Düşer" şarkısı herkesin dilindedir. O da bir yıldızdı; sesiyle kucakladı, gözleriyle ısıttı, gülüşüyle güneş açtırdı içimize. İki veya üç şarkıyla hafızalara kazınıp yıllar geçse de kalplerdeki sevgisi tükenmeyen, posterleri, kartpostalları hala hayranlarınca itinayla saklananlar var. Onlar sanki dünyaya yıldız olmak için gelmişlerdi şimdi aramızda olmayan genç yaşta yitirdiğimiz Kerim Tekin, Barış Akarsu gibi. Müzik, tiyatro, sinema ve edebiyat çocukluk, gençlik yıllarımda olduğu gibi bugün de vazgeçilmezim. Bu yaşıma kadar sayısız konsere gittim. Çocukluk yıllarımda Ankara Gençlik Parkı'ndaki Aile Gazinosuna götürürdü rahmetli babam bizleri. O yıllarda Fatma Girik, Nükhet Duru, Ali Poyrazoğlu daha pek çok ünlüyü yakından gördüm, dinledim. Rahmetli Kemal Sunal ve Barış Manço'yu çok yakından gördüm. Ajda Pekkan, Tarkan, MFÖ, Ayna Grubu, Erol Evgin'i de Ankara'da gerçekleşen çeşitli etkinlikler vasıtasıyla görme ve o güzel şarkılarını hayranlıkla dinleme şansım oldu. İnanılmaz yüksek enerjileri var sahneye çıktıklarında resmen yıkılıyor ortalık. İnsanlar mutluluktan ağlıyor, çığlıklar atıyor, çıldırıyor adeta. Elvis Presley ve Michael Jackson'ın da inanılmaz biçimde enerjileri vardı. Ses, dans, karizma, duruş, etkileyicilik, sahne kostümleri, tarzlarıyla sanki insan ötesi, doğa üstüydüler. Hiç yakından görmesek de zevkle izledik, şarkılarıyla coştuk. Varlıklarında yıldızlardı, yokluklarında da birer yıldızlar gökyüzünde hep parlayan, hem bize çok yakın hem de çok uzakta olan. Günümüzde hala çocuğuna kostüm partileri için Michael Jackson şapkası arayanlar mevcut. ATO'daki kitap fuarında kitabımı imzalarken ne büyük bir şanstı Türkan Şoray'ın da aynı salonda bulunması ve onu anlatan bir kitabı imzalaması ama yoğun ilgi ve aşırı kalabalıkta güzel Yeşilçam Yıldızımız fenalaşmış bir süre ara verilmişti imza etkinliğine. Öyle fanatik bir hayranı vardı ki tanıtımda kullanılan Türkan Şoray maketini kapıp kaçarken güvenlik peşine düşmüştü. Cansız maketi bile çalınırken nasıl korunmasın ki ünlüler. Fazla ilgi de bazen tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor. Bazı hayranları, onları sahipleniyor, aşık oluyor ve paylaşmak istemiyorlar kimseyle. Bir çok ünlü bu dozu kaçan ilgiden dolayı zarar görmekten korkuyor, sokağa dahi rahat çıkamıyor. Halkın özümsediği, aileden biri gibi sevdiği, sesini duyduğunda uzaklara daldığı, hayranı olduğu o kadar çok yıldızımız var ki sayfalar yetmez yazmaya. Gerçek adları olmadan onlara verilen unvanlar, lakaplarla da kim oldukları biliyoruz "Sanat Güneşi, Mega Star, Süper Star, Minik Serçe, İmparator, Diva, Dört Yonca, Futbolda ise Şeytan" gibi. Sizin bu konudaki fikrinizi bilmiyorum ama hiç bir başarı tesadüf eseri değildir diye düşünüyorum. Torpilli yıldız hiç görmedim. Belki tepeden birileri yıldız olmalarına aracı olmuşlardır ama halk gerçekten başarılı bulduğu, kendinden bir şeyler bulduğu, samimiyet yakaladığı, içinin ısındığını sever ve zirveye taşır. Bunu yıldızlar da çok iyi bilir. İnanılmaz güçlü ve özel bir köprü oluşur aralarında. Seyirci, dinleyici ve yıldızlar bir bütündür. Zirvedeki sevilen, sayılan bütün yıldızlarımıza buradan selam olsun. Işığınız, ışığımız bunu bilin istiyorum. Aramızda olmayan bütün yıldızlarımıza da Allah'tan rahmet diliyorum. Işığınız hiç sönmeyecek.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aysel AKSÜMER , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |