"Bazen bir mısra yaşamı değiştirir." -Kafka |
|
||||||||||
|
tespihler yapan; narin elli, ince parmaklı yarim benim!..Onu seyrederken içim kıpır kıpır oluyor.’Yaptığı mavi taşlı yüzüğü parmağıma, küpeleri kulağıma taksa’ diyorum. Gençleşir miyim acaba?! Kendimi onun yaşlarında, dobra dobra sevgisini ortaya koyan biri olarak düşünüyorum sonra.. Oysa o çağlarda ben, ne kadar korkak, ne kadar salakmışım meğer!..Hep boşlukta kalan ellerim üşüdü de, bir ele uzanıp tutamadım korkumdan...İşte şimdi bunu yapmaya karar veriyorum ama, bir özlemin peşinde buharlaşan hayalim, iki damla göz yaşına dönüp süzülüyor yanaklarımdan...Bu ülkenin dört bir yanında yaşayan ve adını bile bilmediğim onlarca telkari ustalarını, sarrafları, oymacıları, tenekecileri, bakırcıları, dokumacıları, heykeltraşları düşünmeme neden olan bu delikanlıyı uzanıp öpüyorum ekranın camından..Sanki Ona dokunuyorum, O da bana!.. Bu Gül başka Gül!..Bahçelerde, parklarda, saksılarda, seralarda yetişenlere hiç benzemiyor. Onun büyüdüğü toprak siyah (!) Lakin nasıl olduysa rengi beyaz olmuş bu GÜL’ün! Bu gül biz gibi biri yani..İki kollu, iki ayaklı, iki gözlü biri işte! Ağzı, burnu da var!..J)Hemen hemen her gün,her akşam, her kanalda ve her haberde kaplıyor ekranı. Çünkü; ablak bir suratı ve şişmanca bir bedeni var. Çoktan anladınız kimden söz ettiğimi!..Adını eşimden çalmış, soyadını gül’ den!..Hırsız falan değil, yanlış anlamayın sakın!..Sadece adaş olduklarını vurgulamak istedim.Ona olan aşkım kendime özgü, özel!...Onda garip bir şey var beni kendine çeken.Dikenleri törpülendikçe korkum azalıyor yaklaşmak adına. Elimi uzatsam, kanamaz; biliyorum. Ama bunu yapmıyorum ben! Bir koyuna dönüşüp geçiyorum bu GÜL’ün altından. A!..A!!..Hayret! Tüylerimin hepsi yerinde....Kokluyorum: mis!..Duyan geliyor, gören geliyor yanına.!..Bir kalabalık,bir kalabalık oluyor ki çevresi...mahşer yeri!..Daha olmadı O gidiyor gelemeyenlerin yanına..Tatlı tatlı konuşuyor; kibar mı kibar!..Ağzından lokmayı al, “bana mısın?” demiyor...Bu kadar sakinlik niyeyse!...Oysa onun adaşı böyle mi ya?!...Kılına dokunamazsın, tartışamazsın, ortadan bir konuyu bile konuşamazsın...Hemen kızar vallahi!..Sözde demokrat!..Hani nerde uygulaması!?.Ama ben hiç dinler miyim onu, bildiğimi okur, gider Gül’ e aşık olurum.Yumuşak yumuşak konuşmalarını dinler, ablak suratını inceltirim bakışlarımla...Biliyorum incele incele bir gün kopacak kara saksısındaki gövdesinden. İşte o zaman perçinleşecek ona olan tutkum!..Hayırlısı bakalım!.. Beni öldürürler mi dersiniz bunları yazdım diye? Ha!... Hey!..” Sizin gezegende aşk var mıydı, aşk!?..” (devam edecek)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |