Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Hep uzaktan bakıyor gözlerin. Hep uzak dünyaların ötesinden gülümsüyorlar mavi. Sürekli ayrılık türkülerinin tadında bakıyorlar... Ya ellerin... Ellerin sürgün yanlarıma mendil sallıyor. Ellerin düş tarlalarımda orak savuruyor. Ellerin uzak gülümsüyor yalnızlığıma... Bilinmez ki sevdalarin duyumsattıkları; tahmin edilir, hissedilmeye çalışılır. Sensizliğimin kırmızı anlarında tenimin ibadet etme isteğiyle yanması, salt terinin tuzundan, salt teninin sıcaklığındaki büyüden uzak kalmasındandır. Içimde cehennem sancıları, yakıcı bir sızı. Kor bir yalnızlık şiiri dizelenir. Sen kutsal kitapların sözünü ettigi kadın. Sen doyumsuz tatların kaynagına sahip kadın. Sen, dudakları ölümcül öpüşlerin mahzeni kadın. Sendeki dünyanın tüm yıldızlarının şavkını yudumlamak isterdim. Belki de bir hacının Kabe’ yi tavafında zemzemi ayetlerle yudumlaması gibi. Belki de susuzluğun orta yerinde yağan yağmur damlalarıyla dudak ıslatan karaca sürüsü gibi. Hatta ilk memeye uzanırken bebeğin şuursuz saldırışı gibi. Hani ne diyor Şair: "Bir ufka vardık ki / yalnız degiliz sevgilim / gerçi gece uzun / gece karanlık / ama bütün korkulardan uzak / bir sevdadır böylesine yaşamak..." Sendeki tüm korkuları kılıç darbesiyle kesmek isterdim; böğründen hem de... Sendeki tüm sığınaksızlıkları yok etmek isterdim; kendimle... Sendeki tüm ilahi yakarıları bizliğe dönüştürmek isterdim: bizli bir ayın ondördünde, bir yakamoz bahçesinde, laciverde sarılan mavi dalgaların çok sesli bir orkestra rahatlıgında, rüzgarın tenlerde vals yapmasını duyumsayarak, sana en derin duygularla gizli şiir demetleri sunmak isterdim. Varlıgının her hücresini bedenimin her sarmalında hissederek. Sendeki tüm ilahi ayrıntıları, tüm kutsal ürpertileri, tüm düşsel meyve bahçelerini bir ressam edasıyla keşfedip yüreğimdeki tuale aktararak. Hatta bir Osmanlı sultanının o en kibirli bakışının sendeki yansımasını, bir köylü dilberinin en mağrur dokunuşlarına dönüştürerek. De haydi be gülüm, daha kaç zaman sensiz söndürülecek ışıklar? Daha kaç gece sensiz bozulacak çarşafların ütüsü? Daha kaç gece sensiz aydınlanacak gökyüzü yamacımda? Haydi artık sokul bana!.. Kutsa tenimi teninle!.. Gel haydi!..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © A.Latif İRVEN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |