Ölümden önce yaşam var mı? -Duvaryazısı |
|
||||||||||
|
Seni görmüş olmanın ayrıcalığıyla doldum bir an.. uğruna ülkeler fethedilen mısır kraliçelerinin güzelliğini seninle daha iyi tahmin edebiliyordum şimdi... bir isteğiyle başları karınların üzerine koydurtan dilberlerin alımını, daha iyi anlıyordum artık... bazen öldürücü, bazen cezbedici, bazen kışkırtıcı, bazen kaybettirici, bazen de baştan çıkartıcı masalsı bakışların ne gibi yaratıcı düşlerle kurgulandığını biliyordum şimdi sürme çekilmiş gözlerindeki mavi ışığı gördükten sonra... katedrallerde, kiliselerde sözü edilen, şeytanın asli görevini üstlenen, hiç tanınmamış ama kızgın yürek yangınlarının hayallerde yarattığı, tanrıçaları kıskandıran güzellerin neye benzediğini biliyorum artık... unutulmuş, binlerce yıl sürgün vermemiş, en verimli toprakların biten kuraklığın ardından tanıştığı yağmur suyuyla filizlenen ve varlığı artık rivayet olarak bilinen o eşsiz ölümsüzlük çiçeğinin renklerini görebiliyorum artık... Kimdin? hangi hamurla yoğrulmuştun? harcına hangi kıskanç tanrıçanın sakladığı iksir karınmıştı? Tanrının meleklerinden de gizlediği bilinmeyen sanatının bir ürünü müydün ki, şeytanla işbirliği yaparcasına doğaya seni sundu? yoksa, gözlerime bir ödül müydün, seni karşıma çıkardı? yoksa tüm kaybedişlerin bir bedeli miydin, yüreğini bana açtırdı? belki de, ilahi bir gösterinin sonucunu keyifle izlemesinin aracı olarak sunmuştu seni; güzelliğinin karşısında lal* olan ben gibi yüreklilere... nasıl olursa olsun.. sonuçta, yaşamını anka kuşunu arayıp bulmaya adayan bir insanın amacına ulaşması sevincini, hazzını, hücrelere işleyen mutluluğunu, soluk aldığı tüm zamanların en büyük ödülünü almış gibiyim... ateşlerde yakılmanın, kızartılmanın, akılalmaz işkencelerle sonsuz acı çekmenin alternatifi olarak sunulan o salt mutluluk dağıtan tanrısal ödülün, yani cennetin bir kadına uyarlanışıyla karşı karşıya gibiyim.. bedenimin her hücresinin aşkla dağlanmak isteğiyle çırpınışını hisseder gibiyim... teninden yayılan tılsımlı ateşinde erimek ister gibiyim... Cehenneminde yok olmanın eşiğine adım atmak isteğimin kabardığını hissediyorum şimdi, cennetine sığınarak... tut ellerimi.. al cennetine... artık senliğimle kalmak istiyor her yanım... sen istemesen de, bu andan sonra senli düşlerimdeyim... (*) : topaç çok hızlı dönerken, dönmüyormuş gibi gözü yanıltmasına, diyarbakırlı çocuklar "lal oldu" derler.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © A.Latif İRVEN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |