|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
28 Eylül 2003
TV ve Ben -1-
Tayyibe Atay
....her çeşit şey var(!) hele sağ olsun uydular; onların sayesinde neler seyretmiyoruz ki, neler!...en özel durumlarımız bile film olmuş(!)...
|
|
Çok yıllar oldu TV ile tanışalı..ama ne tanışmaydı o tanışma!..ben daha on altı yaşımda gencecik, rüzgarların nereden estiğini bilemeyen şaşkının biriydim. altı yıllık öğretmen okulunun son sınıfına geçtiğim yaz tatiliydi. hem de doğrudan, takıntısız...aslında benim hiç takıntım olmadı hiçbir zaman...bazen şiire takıldığımı saymıyorum tabii. onsuz olamadım ki hiç, ilkokuldan beri...önceleri ezberlerdim hoşuma giden şiirleri...çarçabuk hem de!..aslında hafız(!) olacak şeydim ben ama, doğru esen bir rüzgara bağrımı açtığım için, hafız olmaktan kurtuldum. ne elif, ne cim, ne de mim çekti ilgimi...halime “mum” oldum...
milli bayramlarda benden daha düzgün, daha şaşırmadan okuyanı yoktu o zamanlar en uzun şiirleri bile...ama şimdi!..şimdi böyle mi ya! kendi yazdığım şiirleri bile ezberleyemem ben; yaşlandım!..bellek gücüm sona erdi mübarek...lakin o yıllarda ezberlediğim şiirler hala aklımda; bir de hiç unutmadığım Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi...bir gecede ezberlemiştim onu şevk ile...daha üçüncü sınıftaydım henüz. ertesi gün ilk derste bağıra bağıra okumuş, daha büyük sınıflarda bulunan abilerime, ablalarıma hava atmıştım... öğretmenim çizgisiz bir harita defteri armağan etmişti ödül olarak. ne çok sevinmiş, ne çok gurur duymuştum...inanın hala ezbere okuyabilirim onu size...ödül falan da istemem artık...çünkü sevinemeyeceğimden korkarım...
TV dedim şiire kaydım; sürmenajım sürmenaj!..neyse!.. tam ‘yıl, bin dokuz yüz altmış yedi, mevsim yaz’ diyecektim ki, aklıma, Bedri Rahmi’nin bir şiiri gelip oturdu bu kez: ”Önde zeytin ağaçları, arkasında yar, sene bin dokuz yüz kırk altı, mevsim sonbahar...” her okuyuşumda doğmadığım o yıllara giderim nedense bu şiiri...”beş yıl gecikmişim o sonbaharı yaşamak için” gibi hissederim kendimi...”keşke yaşasaydım bin dokuz yüz kırk altı sonbaharını, bir yarim olurdu belki” diye düşünürüm. oysa sonraki sonbaharlarda ne zeytin ağaçları gördük biz, ne de arkasında yar!..çünkü biz sonbaharı tanımadan kışa, baharı tanımadan yaza geçtik...bir baktık ki kirazlar kızarmış, armutlar sararmış, erikler morarmış dallarda; düşen düşene...leylekler dersen kaplayıvermiş ovaları... değil öyle zeytin ağaçları arkasında yar bulmak, yiyecek ekmeği bile zor bulduk valla!..bulduk da ne oldu sanki? karnımız mı doydu, dilimleyip aç olanların önüne koyma mutluluğu mu yaşadık! hayır!..sadece açlık bastırdık,o kadar!...zor bela bulduğumuz ekmeği ise bu yıllarda geri almaya çalışıyorlar...öldürecekler bizi açlıktan!..niyeti kötü bu adamların ama hayırlısı bakalım!...baksanıza, emekli maaşlarına hiç zam yapmıyorlar...”şöyle çokça bir zam yapsalar da maaşlarımıza, kocaman kocaman Trabzon ekmekleri alsam, tıka basa yesem, göbeğim şişse” diyorum...bu yaşta hamile sanacaklarmış sansınlar, umurumda değil!..zeytin meytin de istemem katık olsun diye, yar da istemem..sadece karnım doysun yeter! şimdi birileri çıkıp yardım kampanyası başlatırsa hiç şaşmam! açsanız da fark etmez; mendilimi çoktan açmıştım nasılsa(!) merak etmeyin ne verirseniz kabulümdürJ))))ama en çok sevgi istiyorum ve Bedri Rahmi’ ye inat olsun diye zeytin ağaçlı bir sonbahar!...arkasında kar olmayanından, arkasında don olmayanından; zemherisiz, ılık, kardelenli...sapına kadar bahar olanından!...
Neyse! konu, o yazdı..hani sınıfı doğrudan geçtiğim o yaz!.. anlatacak çok şeyler olmasına karşın ben, TV ile tanışmamı anlatmak istiyorum o yaza ilişkin olarak:
Sınıfını doğrudan atlayan otuz sekiz öğrenci ve on dört öğretmenle, sonraki yıllarda batırılan Marmara Yolcu Gemisinde (içim sızlar) İstanbul-İskenderun hattında, ömrümde yaptığım ilk ve son deniz yolculuğu sırasında tanık oldum TV ‘ye. Ege sularını geçerken basmışlardı, o zamana kadar gemi duvarında pek de anlamı olmayan o kutunun düğmesine. başına toplandık hemen hemen bütün yolcular... Yunanistan’dan yapılan TV yayınını izleyecektik, ne gezer!..ekran pırıl pırıl, hiçbir görüntü yok!..Ne Maria Carlas’ı izleyebildik, ne de Makariyos’un tükürmelik şimşir yüzünü!...hepimizin hevesi kursağında döndük kamaramıza; zaman gece yarısını çoktan geçmişti...yatağıma uzanıp Ege sularının söylediği ninniyi dinlemeye başlamıştım; hışır hışır!..beşiğim gemiydi ve içim bir hoş!...boşlukta gibi hissediyordum kendimi...annemin kollarını özlediğimi fark ettim o an, ağlamaya başladım. Ege’nin suları çoğalıverdi birden....uyumuşum!...
Uyandığımda her yeri, her evi TV ‘ ler kaplamıştı valla! ne çabuk!..oysa aradan otuz altı yıl geçmiş...demek ben otuz altı yıl uyumuşum(!) ne zaman uyanık oldum ki zaten (!) ve ne zaman bu kadar özdeş olduk TV’lerle? bir zamanlar adını bile bilmezken, şimdi, en önemli alışkanlığımız haline gelivermiş TV izlemek! o ilk tanıklığımdaki pırıl pırıllık gitmiş (sevinmiştim o zaman ama şimdi kızdım) yüzünden, neler kaplamamış ki!...her çeşit şey var(!) hele sağ olsun uydular; onların sayesinde neler seyretmiyoruz ki, neler!...en özel durumlarımız bile film olmuş(!)...
(devam edecek)
Resımler N.CAN
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Yeni şiirin,uzun yıllar yazmama rağmen yeni şairiyim. İnternet ortamı sayesinde okuyucu önüne çıktım henüz. Ne kadar şair olduğumun yanıtını ise okuyucuya bırakıyorum. Bayan yazarların çok az olduğu bir ülkede,duygu ve düşüncelerimi,şiirin ruhu okşayan ,elleyen tarafıyla anlatmaya çalışıyorum.
Etkilendiği Yazarlar:
Ahmet Arif,Behçet Necatigil,Nihat Behram...
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|