Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Evet insan,en çok kendisiyle konuşur farkına varmadan...Bir tür iç çekişme,boşalım,rahatlama,hesaplaşma,doğruyu bulup yanlışı yok etme,yanlışa düşüp doğruyu yitirme;kızgınlığı,sevinci,müjdeyi,can sıkıntısını dışarıya üflemedir kendi kendimizle konuşmalarımız...hesap yapmanın,neyi nereye koyacağımızın ölçümüdür bu! Kaçınılmaz bir şeydir açıkçası! “Uf!!!! Bugün canım çok sıkkın,acaba kötü bir şey mi olacak?Sol gözüm seyriyor,beklenmedik bir haber mi alacağım?Kör olası hayat,ben sana ne ettim de bana bunları yaşatıyorsun? Acaba ben neden uyuyamıyorum,psikolojim mi bozuk yoksa? Gene başım ağrımaya başladı,doktora mı gitsem!..Yok yok gitmeyeyim,verilen ilaçlardan dolayı kilo aldım zaten.Ben en iyisi kocakarı ilaçları kullanayım(!)Onlar daha etkili vallaha!..Bir patatesi dilimleyip alnıma sarayım geçer,muhakkak geçer!..Kurşun döktürmek de iyi geliyormuş baş ağrısına,geçen gün komşu kadın söyledi! Bu da olmazsa okutayım kendime belki nazardandır.Yok yok,oldum olası ağrır zaten benim başım...Nasıl ağrımasın, bitiyor mu ki insanın dertleri...Bu ay paramız yeter mi,yetmezse ne kadar borçlanacağım acaba?Yeri gelmişken söylemeliyim;çocuklarım üniversite sınavını kazanmasın istiyorum!..Kazanırlarsa unutmalıyım tatili...Bir de özledim ki denizi,dalgaları,martıları,yakamozları,kumsalı,denizi...Nasılda gezinirdi tenimde güneşin elleri...Nasıl da sevişirdik gün boyu sarmaş dolaş!.. Yarın Pazar;maydanoz yok evde.Ay!!!!..yine pahalı mı ki domates,havuç,hıyar?Eskiden hiç yoktu bu derdim,çocukken yani!..Atlardık çitinden komşunun bostanına,araklardık hıyarları..Hem de çiçeği burnunda olanlarından...Bilmezdik ki o zamanlar haramı helali?Haram yerine yasak deselerdi keşke büyüklerimiz...Yasakları daha çabuk öğrendik çünkü biz!Bu yüzden meyillendik yasak aşklara...Olsun ya!.. Kime ne? Bir kuş o!Tutulabilir mi hiç?Aslında ömrümüz aşk denen kuşun ardında koşmakla bitiyor,kimse farkında değil bunun...Ancak ben gibi salaklar farkına varıyor,bir de şairler...Doğrusu bayılıyorum aşk şiirlerine!..Peki tutabiliyor muyuz,dokunabiliyor muyuz aşk adlı kuşa!? Ne gezer!..Ona dokunmak Allah’a dokunmak gibi gelir bana hep...Allah’a dokunamadığımıza göre aşka da dokunamıyoruz demek ki...Sadece adı var ikisinin de(!) İkisini de biz yarattık duygularımız sayesinde.Yaşasın duygular!..” Diye kendi kendine konuşan bir insan ne kadar haklı,ne kadar hayatı anlayan,ne kadar iç dünyasıyla barışık yada çelişkilidir sizce? Zor bir soru değil mi? not:Devam edecek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |