Konuþ ki seni göreyim. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
MÜFETTÝÞ BEY... Adam Milli Eðitim Bakanlýðýnda Ýlköðretim Müfettiþidir. Eþi bir süreliðine ana memleketine gider. Evde yalnýzdýr. Bir gün biriken çamaþýrlarýný makinede yýkayýp, balkona asmaya çýkar. O sýrada oradan geçmekte olan ve kendisi de Milli Eðitimde çalýþan bir komþusu kendisini görür. Komþusu hemen eve geri döner. Karýsýna:”Sen ne biçim kadýnsýn? Koskoca Müfettiþ Bey çamaþýr yýkayýp, balkona asýyor, sen de hiç utanma yok mu? Þerefimizi on paralýk ettin!”deyip, Allah ne verdiyse kadýna yumulur. Olay apartmanýn diðer erkekleri arasýnda da derhal duyulur. Hepsi de eþlerini paylayýp, doðru Müfettiþ Beyin evine gönderirler. Artýk o günden sonra Müfettiþ Beyin eþi dönünceye kadar evin her türlü iþi komþu hanýmlarýn eþleri tarafýndan düzenli olarak yapýlýr. Olay nerde geçti dersiniz? Yeþil bir ilimizin merkezinde, Rize’de! SÜPÜRGE... Mevsim ilkbahar..Murat suyu karlarýn erimesiyle coþmuþ...Yerler yemyeþil...Haziran ayý Muþ’ta güzel olur...Yýl sonu yorgunluðunu üzerimizden atmak için yemeyi içmeyi seven öðretmenler bir grup olup Ermeni baðlarýna gidelim dedik. Aldýk erzaký, nevaleyi tuttuk baðlarýn yolunu. Hava günlük güneþlik.. Her þey yerli yerinde...Bir yandan türküler, þarkýlar öte yandan içkiler hýzla tüketilmede..Ýkindileyin hava bir anda kararýyor...Yaðmur hafiften sepelemeye baþladý.. Herkes telaþla toparlandý..Dönüþe geçti bizim takým.. Daha fazla ýslanmamak için adýmlar hýzlanýrken karþýmýza bir öðrencimiz çýkmaz mý? “Hocam, gelin bizim þurda bað evimiz var. Babam orda..Hem ýslanmaz hem de dinlenirsiniz.”demez mi? Hep birlikte içten merdivenli tek odalý Ermeni bað evine sýðýnýyoruz...Baba hepimizi hoþ karþýlýyor...Mutluluktan yüzlerimiz gülüyor... Doðunun geleneksel konukseverliði iþte böyledir dedirten, hazýr bir çilingir sofrasý bizi beklemede! Sabahtan henüz hýzýný tam alamamýþlar derhal sofraya kurulup yarým kalan iþlerini sürdürüyor...Sohbet yerinde ama zaman da geçivermiþ..Hadi kalkalým demelere sýra gelince...Olanlar iþte orda oluyor.. Bizim Tarihçi Tuncay deyim yerindeyse ayakta zor duracak durumda. Yerler kirletilmiþ. Nerden bulduysa, ot süpürgesi elinde, yerleri süpürecek. Bunu gören o çok büyük konuksever ev sahibimiz, önce kibarca bunun olamayacaðýný söylese de, Tuncay’ýn anlama yüzdesi sýfýrlanmýþ...Nuh diyor, Peygamber demiyor. Ýlla ben süpüreceðim, diyerek inatlaþmayý sürdürüyor..Ne yapsýn ev sahibi, o da, büyük bir hakarete uðradýðýna inanarak belindeki silaha davranýyor...Bizse, son çare, Tuncay’ý merdivenlerden aþaðý atarak mutlak bir cinayetin önüne geçmeye çalýþýyoruz..Koluna girip, sürükleyerek uzaklaþtýrdýðýmýz Tuncay’dan da bir ton aðýr küfürler yememize karþýn, arkadaþtýr, sarhoþtur, ayýlýnca hesap sorarýz deyip, baðrýmýza taþ basýyoruz.. PUSETTE BÝR BEBEK... Bir gün karþýma bir bebek çýkageldi, pusette bakýcý kýz da yanýnda...Sýkça uðramasam da merhaba dediðim bir butikteydiler...Bebeði görür görmez sevmiþtim..Esmerdi ve dünya tatlýsý gözleriyle beni kendine tutsak etmiþti. Hemen eðildim önünde. O an, acaba bu bebeðin ilgisini nasýl çekebilirim dedim kendime. Doðrusu denemeye deðerdi. Onunla göz hizasýna gelmiþtim. Karþýsýnda þaklabanlýklar yapmaya baþladým. Ýstiyordum ki, o, sürekli gözleriyle beni izlemeye devam etsin. Bakýþlarýndan onu etkilediðimi seziyordum Ancak tam da beklediðim tepkiyi alamamýþtým. Sabýrla þaklabanlýðý sürdürdüm. Bir an yüzüm yüzüne çok yakýnlaþmýþtý. Bu arada bakýcý kýz da yaptýklarýmý ilgiyle izliyordu. Ne olduysa o yakýnlaþma anýnda oldu; o esmer güzeli bebek bir anda dudaklarýmdan öpüverdi! Ben þaþkýn, bakýcýsý þaþkýn, butik sahibi þaþkýn...bakakaldýlar...Doðrusu bu ya, ben de böyle bir ödül beklemiyordum...Çok sevindim...Bence Olimpiyat madalyasý alsa insan ancak bu kadar sevinebilir, deðil mi? Bu güzel ödül karþýsýnda ancak þapka çýkarýlýr... EFRAÝM’ÝN KARISI Efraim efendi eve yorgun argýn döner. Yemekte pek fazla konuþmaz. Oysa karýsý o gece ona pek özel yemekler yapmýþtýr. Yemeðin enfes olmasý da onu pek etkilememiþtir. Uyku zamaný gelince yataða girerler. Karýsý eþini mutlu etmekte kararlýdýr. Sürer sürüþtürür. Yatakta cilveler yapar. Bir türlü Efraim’in aðzýný býçak açmaz. Sonunda karýsý patlar:”Yahu Efraim Efendi, noldu sana böyle? Sen hiç nazlanmazdýn..” Efraim aðzýndaki baklayý sonunda çýkarýr:”Sorma karýcýðým, bugün Salamon Efendi benden alacaðýný istedi. Bende de onu verecek para yok. Ne yapacaðýmý bilmiyorum.”deyince... Karýsý doðruca yataktan sýçrayýp telefonun ahizesine yapýþýr. “Salamon Efendi, Salamon Efendi...Efraim borcunu ödemeyecek, biraz da sen düþün!”der.. Siz siz olun, çözemediðiniz bir sorun oldu mu hemen Salamon Efendiye iþi havale edin... Bakýn nasýl kýsa zamanda çözülecek, görebilirsiniz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |