..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > ömer akşahan




23 Haziran 2004
Yaşamdan İlginç Kesitler  
ömer akşahan
Adam Milli Eğitim Bakanlığında İlköğretim Müfettişidir. Eşi bir süreliğine ana memleketine gider. Evde yalnızdır.


:BJEA:
Ömer AKŞAHAN

MÜFETTİŞ BEY...

Adam Milli Eğitim Bakanlığında İlköğretim Müfettişidir. Eşi bir süreliğine ana memleketine gider. Evde yalnızdır. Bir gün biriken çamaşırlarını makinede yıkayıp, balkona asmaya çıkar. O sırada oradan geçmekte olan ve kendisi de Milli Eğitimde çalışan bir komşusu kendisini görür.

Komşusu hemen eve geri döner. Karısına:”Sen ne biçim kadınsın? Koskoca Müfettiş Bey çamaşır yıkayıp, balkona asıyor, sen de hiç utanma yok mu? Şerefimizi on paralık ettin!”deyip, Allah ne verdiyse kadına yumulur.

Olay apartmanın diğer erkekleri arasında da derhal duyulur. Hepsi de eşlerini paylayıp, doğru Müfettiş Beyin evine gönderirler. Artık o günden sonra Müfettiş Beyin eşi dönünceye kadar evin her türlü işi komşu hanımların eşleri tarafından düzenli olarak yapılır.

Olay nerde geçti dersiniz? Yeşil bir ilimizin merkezinde, Rize’de!

SÜPÜRGE...

Mevsim ilkbahar..Murat suyu karların erimesiyle coşmuş...Yerler yemyeşil...Haziran ayı Muş’ta güzel olur...Yıl sonu yorgunluğunu üzerimizden atmak için yemeyi içmeyi seven öğretmenler bir grup olup Ermeni bağlarına gidelim dedik. Aldık erzakı, nevaleyi tuttuk bağların yolunu. Hava günlük güneşlik.. Her şey yerli yerinde...Bir yandan türküler, şarkılar öte yandan içkiler hızla tüketilmede..İkindileyin hava bir anda kararıyor...Yağmur hafiften sepelemeye başladı.. Herkes telaşla toparlandı..Dönüşe geçti bizim takım..

Daha fazla ıslanmamak için adımlar hızlanırken karşımıza bir öğrencimiz çıkmaz mı? “Hocam, gelin bizim şurda bağ evimiz var. Babam orda..Hem ıslanmaz hem de dinlenirsiniz.”demez mi? Hep birlikte içten merdivenli tek odalı Ermeni bağ evine sığınıyoruz...Baba hepimizi hoş karşılıyor...Mutluluktan yüzlerimiz gülüyor... Doğunun geleneksel konukseverliği işte böyledir dedirten, hazır bir çilingir sofrası bizi beklemede!

Sabahtan henüz hızını tam alamamışlar derhal sofraya kurulup yarım kalan işlerini sürdürüyor...Sohbet yerinde ama zaman da geçivermiş..Hadi kalkalım demelere sıra gelince...Olanlar işte orda oluyor..
Bizim Tarihçi Tuncay deyim yerindeyse ayakta zor duracak durumda. Yerler kirletilmiş. Nerden bulduysa, ot süpürgesi elinde, yerleri süpürecek. Bunu gören o çok büyük konuksever ev sahibimiz, önce kibarca bunun olamayacağını söylese de, Tuncay’ın anlama yüzdesi sıfırlanmış...Nuh diyor, Peygamber demiyor. İlla ben süpüreceğim, diyerek inatlaşmayı sürdürüyor..Ne yapsın ev sahibi, o da, büyük bir hakarete uğradığına inanarak belindeki silaha davranıyor...Bizse, son çare, Tuncay’ı merdivenlerden aşağı atarak mutlak bir cinayetin önüne geçmeye çalışıyoruz..Koluna girip, sürükleyerek uzaklaştırdığımız Tuncay’dan da bir ton ağır küfürler yememize karşın, arkadaştır, sarhoştur, ayılınca hesap sorarız deyip, bağrımıza taş basıyoruz..

PUSETTE BİR BEBEK...

Bir gün karşıma bir bebek çıkageldi, pusette bakıcı kız da yanında...Sıkça uğramasam da merhaba dediğim bir butikteydiler...Bebeği görür görmez sevmiştim..Esmerdi ve dünya tatlısı gözleriyle beni kendine tutsak etmişti. Hemen eğildim önünde. O an, acaba bu bebeğin ilgisini nasıl çekebilirim dedim kendime. Doğrusu denemeye değerdi.

Onunla göz hizasına gelmiştim. Karşısında şaklabanlıklar yapmaya başladım. İstiyordum ki, o, sürekli gözleriyle beni izlemeye devam etsin. Bakışlarından onu etkilediğimi seziyordum Ancak tam da beklediğim tepkiyi alamamıştım. Sabırla şaklabanlığı sürdürdüm.

Bir an yüzüm yüzüne çok yakınlaşmıştı. Bu arada bakıcı kız da yaptıklarımı ilgiyle izliyordu. Ne olduysa o yakınlaşma anında oldu; o esmer güzeli bebek bir anda dudaklarımdan öpüverdi!
Ben şaşkın, bakıcısı şaşkın, butik sahibi şaşkın...bakakaldılar...Doğrusu bu ya, ben de böyle bir ödül beklemiyordum...Çok sevindim...Bence Olimpiyat madalyası alsa insan ancak bu kadar sevinebilir, değil mi?

Bu güzel ödül karşısında ancak şapka çıkarılır...

EFRAİM’İN KARISI

Efraim efendi eve yorgun argın döner. Yemekte pek fazla konuşmaz. Oysa karısı o gece ona pek özel yemekler yapmıştır. Yemeğin enfes olması da onu pek etkilememiştir.

Uyku zamanı gelince yatağa girerler. Karısı eşini mutlu etmekte kararlıdır. Sürer sürüştürür. Yatakta cilveler yapar. Bir türlü Efraim’in ağzını bıçak açmaz. Sonunda karısı patlar:”Yahu Efraim Efendi, noldu sana böyle? Sen hiç nazlanmazdın..”

Efraim ağzındaki baklayı sonunda çıkarır:”Sorma karıcığım, bugün Salamon Efendi benden alacağını istedi. Bende de onu verecek para yok. Ne yapacağımı bilmiyorum.”deyince... Karısı doğruca yataktan sıçrayıp telefonun ahizesine yapışır.

“Salamon Efendi, Salamon Efendi...Efraim borcunu ödemeyecek, biraz da sen düşün!”der..

Siz siz olun, çözemediğiniz bir sorun oldu mu hemen Salamon Efendiye işi havale edin... Bakın nasıl kısa zamanda çözülecek, görebilirsiniz.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
İsimsizler
Okumadığım Her Şey, Bir Şenliktir!
Aforizmalar
Devlet Denen Ütopya...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları
Köşe Yazarlığı
Efeler, Yörükler, Türkmenler
Sözlence
Aynı Dili Konuşmak
Kum Tanesi İle Yosun
Velad'la Mariya...
Sokrat Chat Yaparsa...
Okumaz Yazarlar
Şiir, Şair ve İklim

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.