..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > onur güner




27 Mart 2006
Otobüstekiler  
onur güner
Ama nedense bu aralar kimse benden yer istemiyor. Her otobüse bindiğimde içim içimi kemiriyor. Ön sıralarda bir koltuğa oturup; yaşlı bekliyorum. Gözlerimi dikiyorum kapıya, karayı görmeyi uman kaptan gibi ufukta belirecek beyaz saçlı kafalarla huzur buluyorum. Merdivenlerden zor çıkan bir yüz görünce heyecana kapılıyorum; bu kesin benden yer ister diye. Aksi gibi de bir türlü yer istemiyorlar. Sonunda dayanamayıp ben kalkıyorum ayağa.


:BAIC:
OTOBÜSTEKİLER


Evladım rica etsem bana yer verebilir misin?

Şuna da bak. Nasıl somurtarak oturduğu yerden kalkıyor; hemen karşımda oturan delikanlı. Kesinlikle benden genç; o yüzden teyze yeri ondan istedi. Ama benden yerimi isteseydi, nasıl güler yüzle dikilirdim ayağa.
İşte bir amca biniyor. Bu kesin benden kalkmamı isteyecek. Gözlerinin içine bakıyorum, güçlü kuvvetli, aslında ayakta da gideceğimi belirtecek her şeyi yapıyorum. Yok istemiyor ama benden. Gözlerime bir iki saniye yorgun, çaresiz bakıverse kalkacağım. Beni fark etmiyor neredeyse.

Buyur amca otur.
Zahmet oldu. Rahatsız olmasaydın.

Neden rahatsız olayım ki? Sanki benden daha gençte, oraya oturmak hakkı değilmiş gibi, utana, sıkıla oturuyor. Herhalde yaşlandığının yüzüne vurulması hoşuna gitmiyor. Haksız da sayılmaz hani. Kim otobüste kendisine yer verilmesinden mutlu olur ki? Bu düpedüz yaşlandığınızın belgesidir. Siz artık toplumca kabul gören bir yaşlı olmuşsunuzdur. O saatten sonra yüzünüzdeki kırışıklıklar, duruşunuz, o bembeyaz saçlarınız insanları hiç yaşamak istemedikleri zamana götürür. Size acıyarak yer verirken belki de son görevlerini yapıyorlarmış hissine kapılırlar. İçlerinden bazıları sizin yarın otobüse binemeyeceğinizi düşünür. Şoför bile son durağa geldik amca derken; alttan alta gülümser. Kimisi de ölmüş yakınlarına benzetir sizi ve duygulanırlar. İşte tam ikinizin de ayakta durduğu saniyeden kısa süre içinde oluşan zorlama gülüş bundandır. Alınmanızı istemezler.
Ama nedense bu aralar kimse benden yer istemiyor. Her otobüse bindiğimde içim içimi kemiriyor. Ön sıralarda bir koltuğa oturup; yaşlı bekliyorum. Gözlerimi dikiyorum kapıya, karayı görmeyi uman kaptan gibi ufukta belirecek beyaz saçlı kafalarla huzur buluyorum. Merdivenlerden zor çıkan bir yüz görünce heyecana kapılıyorum; bu kesin benden yer ister diye. Aksi gibi de bir türlü yer istemiyorlar. Sonunda dayanamayıp ben kalkıyorum ayağa.
Hele geçen gün bir tanesi hiç utanmadan; arkamdaki benden kesinlikle büyük birinden yer istedi. Ve ben gururla bir amcaya bir de arkamdakine bakıp verdim yerimi. Tabi ki gurur duyacaktım, ne de olsa ikisinden de gençtim.
Fakat bu olayın bendeki etkisi büyük oldu. Beynime zehirli bir sarmaşık gibi bir düşünce takılıverdi. Acaba yaşlanıyor muydum? Hemen eve koştum. Geçtim aynanın karşısına. Yok yok yaşlı falan değildim. Öyle yorgun, bitkin falan da gözükmüyordum. Ama hayat bu belli olmaz. İnsan öyle nüfus kağıdına göre yaşlanmaz ki. Otobüstekiler size yaşlısın dedi mi; nüfus kağıdında yazanın ne önemi kalır ki. Nice insanlar tanıdım; nüfus kağıdında 70’den büyük rakamlar yazar. Otobüstekiler yer vermez ona. Bilirler ki; bu daha gençtir, yaşayacaktır. Bu bizi bile gömer derler onun için. Kimsede bu davranışı yadırgamaz. Bazen de 50’den küçük birine yer verdikleri olur. Yaşlıdır o kimse. Hayat bitirmiştir onu. Ayakta duracak gücü kalmamıştır. İki kişinin aynı anda yer vermeye çalışır. Bu insan kesinlikle yaşlıdır. Bilinçsiz bir kalabalık değildir otobüstekiler. İnsanı tartar, biçer ona göre yer verir. Kandırma ihtimaliniz yoktur. Hele de biri senden yer istiyorsa; bu gurur duyulacak bir meseledir. Seni dinamik, hayat dolu görüyordur otobüstekiler. Daha yaşamının baharındasındır. Ne mutlu böyle bir insana.
İşte bu yüzden benden yer istenmemesi acayip ağrıma gitmişti. Geceleri gözüme uyku girmiyor, saplantı derecesinde yaşlanıyordum. Ne gezmek, nede eğlenmek istiyordum. Ben artık genç değildim.
Geçenlerde bu duygularla otobüse bindim. Sinirlerim iyice yıpranmış olacak ki; ayakta durmakta güçlük çekiyordum. Tam arkaya doğru ilerlerken, biri kalkıp; buyur otur demesin mi? Kan beynime sıçradı. Yüzüm kıpkırmızı şekilde, insanlara çarpa çarpa bindiğim kapıdan indim. Sinirden titreye titreye eve geldim.
Ben artık kesinlikle yaşlanmıştım. Bitirmişti bu hayat beni. Otobüste yer verilecek biriydim artık. Eşyalarımı topladım. Uzun zamandır görmediğim yakınlarım var onları ziyaret edeceğim. Ölmeden önce yapmak istediğim bir iki şey onları yapayım bari. Tuvalete giderken döndüm baktım aynaya, tanıyamadım kendimi. Ne kadar hızlı yaşlanmışım. Ne kadar yaşadım, daha neler yapacaktım? Bunların hiçbirinin önemi yok artık. İnsanın kendisini kaldırmasının lüzumu yok. Ben bu toplumda yer verilmeye muhtaç biriydim. Otobüstekilerden daha iyi bilecek halim yok ya. Zaten bilsem de ne olur? Artık nasıl binebilirim otobüse? Nasıl yer veririm gururla? Onların ön yargılarını değiştiremem ki. En iyisi bir deniz kasabasına gitmek. Hem orada otobüste olmaz. Son günlerimi kimseye yük olmadan geçiririm.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: Pelin ÖZASLAN / İzmir/Türkiye
20 Haziran 2007
Bir gün gelecek,ben de yer vermek yerine yer isteyeceğim otobüslerde.Umarım bu gün yakın bir zamanda olmaz. Yorumu hak eden bir öykü olmuş,ellerinize sağlık...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mucize
Yanak
Hayal
Aksi Bir Gün
Ufak Bir Adım I
Kapı I
Son Sayfa
Harem'de Bir Yolcu
Yabancı
Azat

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sıradan [Şiir]
Çocuk [Şiir]
? [Şiir]
İlkel Bir Adamın Çığlıkları I [Roman]
İlkel Bir Adamın Çığlıkları III [Roman]
İlkel Bir Adamın Çığlıkları II [Roman]


onur güner kimdir?

Birden kendimi bir kumar masasında buldum. "Kumarbaz" ölümsüz yazarı tanımama sebepti. Ve sonra "yeraltından notlar" ondan sonra hiç kopamadık. Yaşasın yeraltı!

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © onur güner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.