..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gerilim > Aydın akdeniz




29 Temmuz 2007
Ayşe Hanım'ın Ölümü (3)  
Aydın akdeniz
Yalnız yaşayan yaşlı kadının hikayesi


:BCAE:
Ayşe Hanım ölümüyle birlikte başlayan yolculuğunun bu aşamasında derin uykudan adeta yeni uyanmışçasına üzerindeki mahmurluğu atmış, hayatında iken kendi yaratılış amacına ne kadar uzak kaldığını iyice anlamıştı. Bir insanın Allah katında bu kadar yüce bir değere sahip olabileceğine nedense hiç ihtimal vermemişti. Oysa varlığın bu boyutunda, hayatında iken her nasıl yaşarsa yaşasın insan muhasebeye çekiliyor, bu esnada bir nice ilahi sırlara mazhar olabiliyordu. Yani amelleri iyi yada kötü nitelikli olan her hangi biri kendi konumuna uygun düşecek şekilde yüce Yaratıcının muhakemesine konu olmak gibi bir ayrıcalığa sahipti burada. Yüce Allah’ın azametinden haberdar olabilmek ne büyük bir saadet kaynağıydı.
Bu dördüncü boyutta, hemen ilerisinde huşu içinde rabbine yönelmiş melekleri gördü Ayşe Hanım. Kimi kıyam halinde kimi rüku halinde ve kimide secde halinde melekler. Huzur içinde tam bir yönelişle yüce Allah’ın iradesine teslim olmuş, çeşitli renk ve görünüşlerde melekler tıpkı büyük annesinin çocukluğunda iken kendisine anlattığı gibiydiler. Bir keresinde. – “ Yavrucuğum , onların her birinin kendine özgü biçimleri ve renga renk koca , koca kanatları vardır. Onların cinsiyetleri bulunmaz. Hangi amaçla yaratılmışlarsa yalnız onu yaparlar. Dillerinde hep Allah’ın tesbihatı vardır.” Demişti kendisine. Bunun üzerine gözlerini kapamış zihninde hayalini kurmaya çalışmıştı.
Meleklerden bazıları buraya ulaşmış ruhları karşılıyor, esenlikle bir üst tabakaya dek süren yolculuklarında onlara refakat ediyorlardı.Bazen üst katmanlarda kara alevli delikler açılıyor, buradan aşağılara doğru yanarak inen ruhların korku dolu çığlıkları işitiliyordu. Meleklerin bu ruhlara acıma duymadıklarını gördü Ayşe Hanım. Şefkat, merhamet, sevgi ve nefret gibi duyguların insana ait özellikler olduğunu anladı. Bu duygularla, yeryüzünde sorumluluğunun devam ettiği o ortamda insan, kendi rotasını belirliyor, yaratılış amacına uygun doğru tercihler, insanın ruh dünyasını olgunlaştırarak, duygusallığına en uygun kombinasyonları kazanmasına neden oluyordu. Olgunlaşan bu ruh, beklentilerden, kirliliklerden tam arınmış bir halde sevgiyle sadakatle yönelebiliyordu ilahi buyruklara. Bu anlayış düzeyi insana üstünlük kazandırıyor, yaratılmışların en seçkin konumuna getiriyordu onu. İnsandaki bilme ve anlama yeteneklerinin kudretini artık açık seçik görebiliyordu. Bu güç onu meleklerden daha üstün kılabilirdi. Peki insan ruhunda böyle köklü bir değişimi tetikleyecek, onu içinde bulunduğu aymazlığından kopararak, hayatında iken sırat-ı müstakime yöneltebilecek dinamikler bulunmakta mıdır? Yaşamına ait kesitleri bir kez daha gözden geçirmeye başladı Ayşe Hanım. Aradığı cevapları yine, henüz yaratılış kimyasının deforme edilmediği çocukluk izlenimlerinde buldu. Gerçi bu izlenimleri yeteri kadar sahiplenebilecek akli bir olgunluğa sahip değildi ama yaratılışındaki çocuksu masumiyet yinede esrarlı gerçekliklerin izlerini bulmasına neden olmuştu. Altılı, yedili yaşlarında ya vardı ya yoktu. Büyük babasının ardına takılmış, onunla birlikte mahallelerindeki Osmanlı döneminden kalma büyük eski bir camiye ulaşmışlardı. Dedesi şadırvanda abdest alırken o, avluda oradan oraya uçuşan güvercinlerin arasına karışıyor, merak dolu bakışlarla kuşların yerlere atılan yemleri gagalamalarını izliyordu. Bu arada büyük babasının artık ceketini giymesini, saygıyla ön düğmelerini ilikleyişini gördü. Yüzünde tatlı bir ışıltı vardı. İçeri girdiklerinde İhtişam içindeki kubbe çekti ilgisini. Alt kısımdaki pencerelerin renga renk ışıltılarıyla görkem kazanan vitrayları adeta büyülemişti onu. Buradaki atmosfer, imamın davudi sesiyle yaptığı tesbihatlar ve huşu içinde secdeye kapanan tek yürek olmuş inananlarla manevi bir boyut kazanıyordu. Sütunlardaki tablolar, kufi’den rıka’ya, sülüs’ten cülus’a uzanan, hat sanatının türlü, türlü nadide örnekleriyle bezenmiş türkuaz ve altın sarısı koreografiler, izleyenlerinin ta derinliklerinde adeta yeniden nakşediliyorlardı. Çıkışta büyük babasının gözlerinde görevini ciddiyetle tamamlamış insanların parıltısını görmüştü. Küçücük cılız elleriyle dedesinin ellerini tutmuş, güle oynaya evlerine doğru yönelmişlerdi.
Kutsallığı olan mekanlar, Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa gibi yada Ashab-ı Kehf’in sığındığı mağara veya hz. Muhammed’in nübüvvete mazhar olduğu Hira Mağarası, insan ruhunun üzerinde ulvi tesirleri bulunan coğrafi alanlar olduğuna göre buraları acaba ötelere açılan birer pencere midir? Yoksa insan ruhunun kendi iç muhasebesini hızlandıran manevi telkin ve islah merkezleri midir?kim bilir? Hac farizasını yerine getiren insanların, mahşeri kalabalıklar içinde bir nevi ahretin provasını yaptıklarını söylemeleri boşuna değil demek ki.insan ruhu buralarda aradığı sükuneti bulabilir.Tıpkı Tur-i Sina’da Hz. Musa’nın inzivaya çekilerek ıssız gecelerde yüce yaratıcıya ait izleri arayıp bulması bunları gayet latif, hassas ruhunda imbikten geçirerek fıtratına mezcetmesi gibi dikkati nazarını ilahi aşkı yakalamaya çevirebilir.Bir Veysel Karani’nin yaptığı gibi kendi yalnızlığı içinde bir yolunu bularak öteler ötesini algılayabilecek bir basireti geliştirebilir.Yeter ki buna talip olunsun.Hani ‘ Sen destileri bir kır hele, sular nasılda bir yol bulur kendine ‘beyitinde açıklandığı gibi zahmetsizce amaca ulaşılıverilir.Yeter ki dağlarda vadilerde uğuldayan fırtınalar nasıl kainatın yüce varlığa yönelişinin serenomilerini sergiliyorlarsa, insanda yürekten dile dökülecek ilahi terennümleri seslendirebilmeli.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gerilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sezonluk Fındık İşçilerinin Hayat Öyküsünden Bir Kesit
Ayşe Hanım'ın Ölümü (1)
Deve Dikeni
Telefon Kulübesinde, Ölüme Çeyrek Kala!
Ayşe Hanım'ın Ölümü (5)
Ayşe Hanım'ın Ölümü (6)
Ayşe Hanım'ın Ölümü (2)
Konakta Bir Başkadır Gecelemek…
Ayşe Hanım'ın Ölümü (4)

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İsterik Kadın, Haydi Oradan Sen De!
Kapela
Sabri Bey'in Hikayesi
Kömür Karasıydı Elleri
Baştan Karaymış Baştankaralar
Kadeh Ustası
Virginia Woolf, Gölgesi Olmayan Kadın
Kuzey İkliminin Zemherisin de Bir Başkadır Anıları Düşlemek!
Zühre"ye Kanat Çırpmak
Diasporada, Yalnız Bir Türk`ün Sevdası

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hisseden Payıma Metafizik Aşklar Düştü [Şiir]
Mihenk Taşı [Şiir]
Mana İkliminde Seyrü Sülukun, Adam da Gaflet mi Bırakır A Gönül! [Şiir]
Aynanın Ötesinde Görünen... [Şiir]
Köşe Kapmaca Oynarken Ayrılık... [Şiir]
Dilemma [Şiir]
Faust ve Pan Arasında, Bir Garip Diyalog..! [Şiir]
Küçük Dedektifler Tavşan Adası`nda (Iı) [Roman]
Küçük Dedektifler Tavşan Adası'nda [Roman]
Politik İllüzyon ve Babil"in İskambil Kuleleri [Roman]


Aydın akdeniz kimdir?

Yazı vazgeçemediğim bir tutkudur benim için. Vaz geçemediğim, kendimi sorguladığım anlardır, o anlar. Kendimi bulduğum, yaşama anlamını kazandıran o ya da bu şekilde duygu yüklü anlar.

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Puşkin, Tolstoy, Goethe, Stendhal, Shakespeare, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aydın akdeniz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.