Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Bir şuursuzluk anında vücudumu unuttum şehrin en kalabalık yerinde. Ruhum bir sancıyla kendine gelince tüm bedenim alev almıştı ve şehrin ışıkları yüreğimi yakmıştı. Bedenimi kaldırdım tükürüklerin içinden. Gözyaşlarıyla yıkandım bütün gece. Ve ben günahın tadına vardım başkalarının dudaklarıyla böylece. Ah bir bilsen elimi unuttum bir otobüsün içinde. İlk bir bilet verdiğimi hatırlıyorum otobüse girince. Sonra arka koltukta oturmuşken araba sarsılmaya başlamıştı birdenbire. Daha son durağa gelmeden linç edilmiştim. Ve ben dışarı çıktığımda elimi kaptırmıştım. Son durakta avuçlarımda insan artıkları kalmıştı. Bir cami avlusunda yaralı bir güvercini şahin kapmıştı. İnsanlar gökyüzünün kızıllığına şaşıp kalmıştı. Oysa beyaz bulutlara kanım akmıştı. Bir güvercin tedirginliğinde canım yanmıştı. Ah bir bilsen şehrin karanlığında aklım bir sinema gişesinde pazarlanmıştı. Donunu kaybetmiş bir insanın mahrem duygularıyla oynanmıştı. Dışarıda ben yalnız kalmıştım. İçerde ise insanlar donumu açık arttırmayla satmıştı. Söyle bana peki insanlar bundan ne zevk almıştı. Bir şuursuzluk anında deli yağmurları yağmıştı. Yüzümde acı bir gülümsemeyle birlikte yüreğim şehrin en kalabalık yerinde ıssızlaşmıştı. Ben önce donumu kaybetmiştim, sonra aklımı. Bir şuursuzluk anında kendimi bir köpek gibi salıvermiştim. İnsanlığımdan bunalmış, hayvanlaşmıştım. Ben ay ışığı altında gözlerimden yıldızları kaydırmıştım ve sabaha kadar ağlamıştım. Gün doğumunda gözlerimi sellere kaptırmıştım. Kirpiklerim bir bataklıkta aralanmıştı. Gün yüzü görmek isterken, yüzümü ve gözümü şehrin kirli suları almıştı. Alnımdan dökülen son alın teriyle geride tertemiz bir karanfil kalmıştı. Karanfil bana çok yakışmıştı. Bir şuursuzluk anında ellerime güllerin dikenleri batmıştı. Orkideler en ince yerinden kopmuştu. Bütün çiçekler benden uzaklaşmıştı. Beni sadece karanfil anlamıştı. Şehrin en pis yerinde kaybettiğim ellerimde, avuç dolusu tertemiz karanfiller kalmıştı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |