Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
kimi zaman umuttur yıldızlar kimi zaman uzaklık kimi zaman da yar!.. bakışına değer saçları... sahi var mıydı senin saçların?yoktu değil mi? kesinlikle kelsin sen!..çünkü seni özledikçe yoldum onları...tırnaklarıma sor istersen, istersen de takâtıma...ama sen, onları her yoluşumda gidip yıkandın, bilmediğim sular altında...eminim üşüdün ve kirli kaldın gene de...çünkü seninle sevişmelerimde arınıyordun sen...gidip ellerini yıka, bak gör aynı kalacaklar...beyaz mıydı ellerin ve ne tutardı en çok!..kaç sevgide hallaç atmıştı acaba onlar, merak ediyorum...gerçi sen her bahar aşıktın birilerine..bana yaz ortası rastladın...oysa ben kışa çoktan ayak basmıştım...dallarımda top top kar, yüreğimde alev alev aşk tutuşturarak... ah! ..o muhacir gönlümüz, hangi söğüt altlarında geçirir ki güneş kaçkınlığını...ve hangi yolların yolcusudur bilinmez...ama ben biliyorum sığınmalarımın adısın sen! .. işte yine geldim özlemimi giyinerek, çevirme geri desem, biliyorum bağrına basacaksın...VUSLATSIZ kalarak ama!.. olamadıklarımızı oluruz gecelerde...baskılar kalkar üstümüzden...yalnızlık kol gezer her hüçremizde...bizi biz yapan, bu yalnızlıktır bilirim...yalnızlığımı susturmak için sana geldim yine; al içeri! ..bir kere de öp desem biliyorum VUSLATSIZSIN... cellat aşk! katil aşk! nasıl kıydın ki seni yüreğinde yaşatan, boy attıran bir can'a böyle!..ellerin kırılsaydı, taş olsaydın, leş olsaydın kurtlara, kuşlara...bana yoldaş olsaydın, yeniden yeniden kesseydim sevdiğimi...bana bıçak olsaydın... sahi kırmızı mı akardı kanın? yoksa su gibi berrak olup çiçekler mi sulardı, susuz kaldıklarında...hepsi olağan da, gönlümü susuzluktan kurtaran iksir olduğunu unutma!.. hapın olaydım hemşerin olaydım merhemin, zehrin olaydım ölümünü seyretseydim doya doya... ama VUTLATSIZSIN.... kıyamam sana!.. içimizi korku basar nedense aşk kapıya gelince..kapılar kilitlenir, duvarlar kurşunlanır...camlar kırılır durup dururken...kaçarız kendimizden...ardımızda bir yığın harami... ömrümüz gider öbür yanda öbür yanda tıkırdar saatler... yollar uzanır kıvrım kıvrım artar dönemeçler ve sen yorulursun tabii gelme, çıkma yollara hasret biter... hani, mavi kanatlı kuş armağan etmiştim sana, bir de kocaman kanatlı albatros!..ne oldu onlara? ister minik bir serçe ol gel, ister kocaman kanatlı albatros...özlendiğini ve beklendiğini kaç kez söyledim sana; çık gel! ..bak hazır yatağın, yorganın, minderin...sobalar da yakmışım üstelik, sıcacık evim...bir dilim ekmeğe sürdüğüm özlemdir seni doyuracak olan; onu da hazır ettim... ne olur, gel! .....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |