Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
Kış nihayet kış olup geldi İstanbul'un üstüne üstüne. Önce fırtına vurdu kendini kıyılara, sokaklara, çatılara, sonra bembeyaz, ölüm soğukluğunda nefesini üfledi kış. Herşey kabuğuna çekilmiş gibi saklandı içine. Örtündü herşey, geceleri ıssızlığın ıslığı dolaştı sadece tüm sokaklarda. Uzaktan köpek havlamaları duyuldu, İstanbul değil de uzakta bir taşra kasabası manzarası hayalimde canlandı. Kaç zamandır sabahlar zor uyandı her güne. Buzdan mücevherler asıldı pencerelere. Bahçedeki ağaçların donmuş dallarında sallanan serçelerle selamlaşır gibi bakışır olduk, kaç gündür. Soğuk, çok soğuk dışarısı. "Çocuk sesleri odalarda hapsolmuş" diye düştü aklıma. Biliyorum, güneş bir parlasa gökyüzünde, kahkahaları, çığılıkları ile canlanacak sokak. İstanbul bir başka şimdi. Düşlerimdeki bambaşka. Yarısı hatırlanan ve diğer yarısı kurgulanan masal şehri. Gözlerimi kapatıp yürüyorum yorgun sokaklarında, hep bahar, hep bahar... Yürüyorum, kalabalığı görmeden, duymadan. Sadece İstanbul var gözlerimde-asil ve sessiz. İçimden fısıldıyorum tüm sorularımı ona, cevaplarını yollarında bulmak için yürüyorum. Bir bir aralanıyor kapılar, sis çekiliyor Marmara'nın üstüne ve bir kez daha İstanbul ile buluşuyorum. Bahar kollarımdan bedenime dağılıp kök salıyor yedi tepenin her birine. İstanbul çiçek açıyor gözlerimde, filizlenip büyüyor. Yemyeşil. Gizli koylarını dolaşıyorum, gören adımlarımla. Nefesimi tutup bekliyorum, İstanbul'un sessizliğini duyabilmek için... Bir masalın içinde yürüyorum, perilerin, sihirli sözcüklerin olduğu bir masal. Taş kaldırımlar kıvrıla kıvrıla uzanır sanki göklere, altın sarısı ipekler rüzgarda uçuşur. Kıyıya vurmuş yüzlerce istiridye , incilerini sunmaya gelmiş uzak diyarların elçileri gibi. Kısa naralarla yolunu bulan faytoncular, buram buram kahve ve baharat kokuları... Sandalların dalgalarda salınışı neşeli bir şarkının nakaratı. Bembeyaz entariler giyinmiş melekler kanatlanıp süzülür Galata'dan, melek tozu yağar üzerime. Bir elimde hayal, diğerinde gerçek dönüyorum, dönüyorum... Dileklerin gerçek olduğu bir masalın ortasında bir İstanbul. Aşk, aşk diye esen rüzgarların masal şehri. Izdırabının en güzel bestelere döküldüğü, sefaletin gönüllere dokunmadığı tek şehir-İstanbul. Nefesimi tutup dinliyorum yüreğimdeki Aşk fısıltısını... Bir masalın içinden sıyrılıyorum, yavaşça. Buzdan kelebekler döne döne dökülüyor üstüme, sadece benim duyabildiğim bir müzik eşliğinde... eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |