..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Pastorel > Aydın Akdeniz




4 Şubat 2010
Zemheride Koca Dağ"ın Çağrısına Kulak Vermek!  
Tırmanış

Aydın Akdeniz


Gece boyunca lapa lapa yağan kar, ufuk çizgisine dek görebildiği her şeyi bembeyaz bir renge mahkûm etmişti. Doğmakta olan güneşin, yoğun bulutların arasından sıyrılarak çehresini gösterebildiği günün şu ilk ışınları altında köy sakinleri bu canlılıkla tezat oluşturmak istercesine derin bir sessizlik içerisinde geceden kalma uykusuna devam etmekteydi henüz. Bu sükûnet çalılıklar arasında daldan dala sıçrayarak birbirine kur yapmaya hazırlanan birkaç göğsü kınalı çalı kuşunun neşeli ötüşleri ile bozuluyordu. Yeni günün bu erken saatlerinde köyün kenar mahallelerinden Ahmet’in bulunduğu yere kadar havlamaları işitilen köpekler vardı sokaklarda. Üşümemek için kabanına iyice sarıldı Ahmet. Elindeki tek kırma av tüfeğini sol omuzu üzerinden çaprazlama olacak şekilde sırtına astı. Sırt çantasını tekrar gözden geçirdi. Yolculuk boyunca ihtiyaç duyabileceği her şey, akşam hazırladığı şekilde tas tamam yerli yerindeydi. Günün sonunda büyük bir yabani dağ keçisini avlamak göze aldığı bunca yorgunluğun ardından kim bilir ne kadar eğlenceli olacaktı. Heyecanla yola koyuldu. Kaybedilecek zamanı yoktu çünkü. Aşılacak ilk engel, köye uzaklığı yaklaşık beş kilometre olan ve zirvesinde yaz, kış karın hiç eksik olmadığı şu heybetli sıradağların yamaçlarıydı.


:AHHE:
Gece boyunca lapa lapa yağan kar, ufuk çizgisine dek görebildiği her şeyi bembeyaz bir renge mahkûm etmişti. Doğmakta olan güneşin, yoğun bulutların arasından sıyrılarak çehresini gösterebildiği günün şu ilk ışınları altında köy sakinleri bu canlılıkla tezat oluşturmak istercesine derin bir sessizlik içerisinde geceden kalma uykusuna devam etmekteydi henüz. Bu sükûnet çalılıklar arasında daldan dala sıçrayarak birbirine kur yapmaya hazırlanan birkaç göğsü kınalı çalı kuşunun neşeli ötüşleri ile bozuluyordu. Yeni günün bu erken saatlerinde köyün kenar mahallelerinden Ahmet’in bulunduğu yere kadar havlamaları işitilen köpekler vardı sokaklarda. Üşümemek için kabanına iyice sarıldı Ahmet. Elindeki tek kırma av tüfeğini sol omuzu üzerinden çaprazlama olacak şekilde sırtına astı. Sırt çantasını tekrar gözden geçirdi. Yolculuk boyunca ihtiyaç duyabileceği her şey, akşam hazırladığı şekilde tas tamam yerli yerindeydi. Günün sonunda büyük bir yabani dağ keçisini avlamak göze aldığı bunca yorgunluğun ardından kim bilir ne kadar eğlenceli olacaktı. Heyecanla yola koyuldu. Kaybedilecek zamanı yoktu çünkü. Aşılacak ilk engel, köye uzaklığı yaklaşık beş kilometre olan ve zirvesinde yaz, kış karın hiç eksik olmadığı şu heybetli sıradağların yamaçlarıydı. Oradaki koruluğa ulaşınca biraz mola verip zirveye kadar yapacağı tırmanış için gücünü iyice toparlaması gerekecekti. Hasat mevsiminin ardından kış boyunca boşaltılarak kendi kaderine terk edilen üzüm bağlarının küçük kulübeleri, sığınak olarak düşünülebilecek en uygun yerlerdi. Ahmet yolcuğunun en meşakkatli kısmı olan zirveye tırmanışın nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğine dair planlamayı, dinlenmek için vereceği işte bu kısa molada yapacaktı. Konaklama yerine ulaşması tahmin ettiği gibi iki saatlik bir zamanını aldı. Hızını arttırarak yağan yoğun kara rağmen köy çıkışında ayaklarına taktığı lekenler sayesinde kara saplanıp kalmadan kolayca yol alabiliyordu. Ahmet, ulaştığı yerde karşısına çıkan ilk kulübeye sığındı. Burada hava her nedense daha soğuktu. Kar yüklü bulutlarla kapanmış olan gökyüzüne rağmen dağ yamacından aşağı doğru esen rüzgâr zirvedeki soğuğu olduğu gibi aşağılara taşıyor olmalıydı. Ahmet kapının önüne çıkarak az sonra tırmanışa geçeceği güzergâhta Koca Dağ’ın zirvesine doğru kıvrıla, kıvrıla uzayıp giden patika yolu gözlemeye başladı. Acaba yukarıda hava nasıldı? Yılın bu mevsiminde kimse tek başına cesaret edemezdi oraya tırmanmaya. Kimi zaman yöreyi iyi bilmeyen yabancı avcılar birkaç kişilik küçük gruplar halinde tırmanmaya yeltenmişlerse de zirveye, kısa sürede çetin olan hava şartları nedeniyle daha yarı yola bile ulaşamadan elleri boş olarak geri dönmek zorunda kalmışlardı. Ahmet, yabani dağ keçilerinin yukarılarda olduğunu biliyordu. Aşağılarda bir adam boyu yüksekliğindeki kar yığınlarının altında kalan ot ve bitki köklerine hiçbir hayvan ulaşamazdı. Hâlbuki yukarılarda durum böyle miydi? Elbette ki hayır. Dağın kuzey yamaçlarında hiçbir zaman eksik olmayan şiddetli rüzgâr ve fırtına, önüne çıkan her şeyi silip süpürüyordu. Dağ keçileri açıkta kalan bu zemin üzerinde bulunan ot ve bitkilerle beslenerek kışı geçiriyor olmalı. Ahmet patika üzerinde dolaşan bakışlarını dağın kuzey yamacına doğru kaydırdı. Amma da heybetli bir görünüşü vardı bu sıradağların. Gittikçe büyüyerek yan, yana eklenen tepeler bir süre sonra zirvesi tamamen karaltılı büyük bir bulutun arasında kaybolan ana bir gövdeyle buluşuyordu. Ana gövdeye ilişen son küçük tepenin zirvesinden fırtınayla savrulan kar ve tipinin neden olduğu bembeyaz bir ırmak, dağın karanlık gölgesi içerisindeki boşlukta uçuşarak kaybolmaktaydı. Ürperdiğini hissetti Ahmet hem de daha önce hiç hissetmediği kadar ürperdiğini. Koca Dağ’ın ürperten bu görüntüsünün ardında kendisini ona doğru çeken gizemli bir şeyin bulunduğunu da anladı. Tırmanacaktı Ahmet artık oraya hem de tırmanış için yeterli olmayan tüm donanımına rağmen.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın pastorel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Doğa İle Başbaşa

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sezonluk Fındık İşçilerinin Hayat Öyküsünden Bir Kesit
İsterik Kadın, Haydi Oradan Sen De!
Kapela
Sabri Bey'in Hikayesi
Kömür Karasıydı Elleri
Ayşe Hanım'ın Ölümü (1)
Deve Dikeni
Baştan Karaymış Baştankaralar
Kadeh Ustası
Virginia Woolf, Gölgesi Olmayan Kadın

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hisseden Payıma Metafizik Aşklar Düştü [Şiir]
Mihenk Taşı [Şiir]
Mana İkliminde Seyrü Sülukun, Adam da Gaflet mi Bırakır A Gönül! [Şiir]
Aynanın Ötesinde Görünen... [Şiir]
Köşe Kapmaca Oynarken Ayrılık... [Şiir]
Dilemma [Şiir]
Faust ve Pan Arasında, Bir Garip Diyalog..! [Şiir]
Küçük Dedektifler Tavşan Adası`nda (Iı) [Roman]
Küçük Dedektifler Tavşan Adası'nda [Roman]
Politik İllüzyon ve Babil"in İskambil Kuleleri [Roman]


Aydın Akdeniz kimdir?

Yazı vazgeçemediğim bir tutkudur benim için. Vaz geçemediğim, kendimi sorguladığım anlardır, o anlar. Kendimi bulduğum, yaşama anlamını kazandıran o ya da bu şekilde duygu yüklü anlar.

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Puşkin, Tolstoy, Goethe, Stendhal, Shakespeare, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aydın Akdeniz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.