Özgürlük sevdasý insanýn baþkalarýna duyduðu sevgidir; güç sevdasý insanýn kendine duyduðu sevgidir. -Hazlitt |
|
||||||||||
|
Sevgili dostlar, Aþaðýdaki yazýda anlatýlan olayýn bizzat tanýðý oldum.Çünkü 1964-67 yýllarý arasýnda Ortaokulu Ürgüp'de devlet hesabýna parasýz yatýlý olarak okudum.Mustafa amcaya ve kitaplarý yüklediði eþeklerine Ürgüp sokaklarýnda defalarca rastladým.Benim gözümde o büyük bir kahramandýr.Ýstedim ki O'nu siz de tanýyasýnýz. Ö.F.H Not:Ýlginizi çekti ise Mustafa Güzelgöz hakkýnda daha fazla bilgi için bakýnýz: http://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_G%C3%BCzelg%C3%B6z ************** Eþekli Kütüphaneci Ali Haluk Pektaþ Mutlaka adým atmalýsýn. Yaptýðýn iþ olduðu yerde durup duruyorsa, sende bir uyuzluk vardýr arkadaþ. Ýnsan var, dokunduðu yere deðer katar; insan var, dokunduðu yere deðer kaybettirir. Üyesi olduðum( Ýzgören-toplumsal deðiþim)in kurucusu Ahmet Þerif Ýzgören’in”Süpermen Türk Olsaydý Pelerinini Annesi Baðlardý” adlý kitabýnýn Giriþimcilik bölümünden ibretlik bir hikayeyi okuyucularýmla paylaþýyorum.* *** Yýl 1943. Genç Mustafa’nýn tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Aða Kütüphanesi’ne çýkar. Devlet memurluðu o dönemde süper bir þey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurlarý bekler; bir gün olur, beþ gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konuþur, herkese anlatýr: “Bakýn kütüphane bomboþ duruyor, gelin kitap okuyun.” Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir. – Kardeþim otur oturduðun yerde, maaþýný düzenli alýyon mu, almýyon mu? – Alýyorum. – Eee, o zaman ne karýþtýrýyon ortalýðý, gelen giden olsa maaþýn mý artacak? Baþýna daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yýllardýr kimse gelmez zaten. 23 yaþýndaki genç memur “Ne yapayým, ne yapayým?” diye düþünür durur. Sonunda aklýna bir fikir gelir, eþine söyler. Eþi önce “Deli misin bey?” der, ama kocasýnýn bir þeyler üretme, iþe yarama çabasýný yakýndan görünce fikri kabullenir. O dönem devletteki amirlerinin çýkardýðý tüm engellerin tek tek, binbir güçlükle üstesinden gelir. Çünkü o zaman da þimdiki gibi, “Aman bir þey yapmayalým da baþýmýza bir iþ gelmesin. Çalýþsan da ayný maaþ, çalýþmasan da“ zihniyeti aynen var. O býyýklý, kravatlý, asýk yüzlü, sigara kokan, arkalarýndaki Atatürk resminden utanmayan, ama ülkesine gram faydasý olmayan bürokratlarý zorlukla ikna eder ve bir eþek alýr. Ýki tane de sandýk yaptýrýr. Ýki sandýða, kalýnlýðýna göre 180-200 kitap sýðar. Sandýklarýn üstüne “Kitap Ýade Sandýðý” yazar. Kitaplarý eþeðe yükler ve köy köy gezmeye baþlar. Kütüphaneye de bir yazý asar: “Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açýyoruz.” Köydeki çocuklar þaþýrýr. Eþeðe bir sürü kitap yüklemiþ bir amca, o gariban çocuklarýn küçücük ellerine kitaplarý verir. Düþünün, Noel Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek. Geyikler yerine eþeði var. Eþek de daha gerçek, Mustafa Amca da. “Çocuklar bunlarý okuyun, aranýzda da deðiþin. On beþ gün sonra ayný gün gelip alacaðým. Aman yýpratmayýn, diðer köylerdeki arkadaþlarýnýz da okuyacak” de Mustafa artýk Ürgüp’teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diðer günler eþeði Yüksel’le köy köy gezmektedir. Köylerdeki çocuklar Eþekli Kütüphaneciyi her seferinde alkýþlarla karþýlarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitaplarý beklerler. Mustafa Amca‘nýn ünü etrafa yayýlýr. Diðer devlet memurlarý makam odalarýnda sýcak sýcak oturup iþ yapmazken, Mustafa’nýn eþeði Yüksel yediði otu hepsinden fazla hak etmektedir. Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye baþlar. Mustafa bakar ki kütüphaneye kadýnlar hiç gelmiyor. Zenith ve Singer’e mektup yazar: “Bana dikiþ makinesi yollayýn, firmanýzýn adýný kütüphanenin giriþine kocaman yazayým“ der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiþ makinesi yollar (ilk sponsorluk faaliyeti). Salý günlerini kadýnlar günü yapar. Kumaþý alan kadýn kütüphaneye koþar. On makine yetmediði için sýra oluþur. Sýrada bekleyen kadýnlarýn eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye. Okuma-yazma oranýnýn düþüklüðünü görünce halkevlerine okuma yazma kurslarý vermeye gider. Halýcýlýk kurslarý baþlatýr, bölgede halýcýlýðý canlandýrýr. Bu arada valilik Mustafa hakkýnda dava açar, “kendi görev tanýmý dýþýnda davranýyor” diye. 50 yaþýna gelen Mustafa Amca baskýyla emekli edilir. Mustafa Amca köylüler arasýnda efsane olur, yýllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aþký yerleþir. 2005 yýlýnda Mustafa Amca vefat eder. Tüm Kapadokya çok üzülür, aralarýnda toplanýrlar. Ürgüp’e Eþekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz ve eþeðinin heykelini dikerler. Giriþimcilik ne biliyor musun? Bulunduðun yere yenilik katmalýsýn. Mutlaka adým atmalýsýn. Yaptýðýn iþ olduðu yerde durup duruyorsa, sende bir uyuzluk vardýr arkadaþ. Ýnsan var, dokunduðu yere deðer katar; insan var, dokunduðu yere deðer kaybettirir. Bakýn Nevþehir’den ve bu ülkeden nice müdür, amir, vali, bürokrat, milletvekili, politikacý geçti; binlercesinin adýný kimse hatýrlamaz ama Mustafa Güzelgöz ve eþeðinin heykeli var… ****** *Ahmet Þerif Ýzgören 1965 yýlýnda Ýzmir’de doðdu. 1983 yýlýnda Kuleli Askeri Lisesi’ni, 1987’de Hacettepe Üniversitesi Ýngiliz Dilbilimi Bölümü’nü bitirdi. Türk Silahlý Kuvvetleri’nde üsteðmen rütbesine kadar görev yaptý. 1991 yýlýnda ordudan istifa etti. Ayný yýl Ankara Üniversitesi TÖMER Bursa Þubesi’ni kurdu ve bu þubenin müdürü olarak dört yýl görev yaptý. Bu dönemde, Bursa’nýn ilk kültür merkezini açtý. Türkiye’nin tek çeviri dergisini çýkarttý. On altý tiyatro, müzik, resim kulübünün fahri baþkanlýðýný yaptý. 1995 yýlýnda özel sektöre transfer oldu; iki ayrý firmada genel müdürlük yaptý. 1996 yýlýnda AIESEC Yüksek Danýþmanlar Konseyi Üyesi olarak hizmette bulundu. Ýzgören çalýþtýðý kurumlarda deðiþim yaratmasý ve sistem oluþturmasýyla tanýndý. Kurucusu olduðu Academy International / ÝZGÖREN&AKIN Eðitim ve Danýþmanlýk firmasýnýn 1996’dan beri; ELMA Yayýnevi’nin (Akademi Artý Yayýncýlýk AÞ) 1999’dan beri Yönetim Kurulu Baþkanlýðý görevindedir. *** Kaynak: http://www.sakaryabolgehaber.com/index.asp?NetPaper.ANKAmedya=NEWS&NEWS_CODE=4120&HABER=Esekli_Kutuphaneci
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |