Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Çoğu zaman sokakta önümden ilk geçen insana sormak isterim: Hayatınızda en nefret ettiğiniz şey ne? Alacağım cevapları duyar gibiyim: Bencillik, yalan, dedikodu, iftira, tembellik, ihanet, kıskançlık… şu an aklıma gelmeyen yığınla şikayet ettiğimiz birçok konu. Bunca şikayet ettiğimiz çirkin/ yanlış davranışları yapan kim? Yine biz.Ben, sen, o ne fark eder sonuçta hepimizin ortak özelliği değil mi şikayet etmek?Bu aklıma geliverenlerden biri ya da bir kısmı ‘ben yapmam!’dediğiniz kendinizle baş başa kaldığınızda dürüstçe itiraf edeceğiniz kocaman bir yalan mı yoksa? İnsan yanlış olduğuna inandığı şeyi yapar mı? Yapıyor işte. Bence bu tür davranışların özünde bulduğumuz, üstelik kendimizi de bir güzel kandırdığımız bahaneler yatıyor. Bencil olmak için o kadar çok kılıfımız var ki: ’ Benim evim herkesten güzel olmak zorunda… Benim çocuğum herkesten başarılı olmak zorunda. Ben mesleğimde herkesten iyi olmak zorundayım. Ben en güzel yemeği yaparım. Ben herkesten daha iyi yazarım…’Çağımız insanı bunlarla var olduğunu hissediyor. Kimliğini bu dürtüyle kazanıyor. Sonuçta bencillikten nefret ettiğine kendini de inandırıyor:’ Benim kadar kimse bencillikten nefret edemez!’ Yalan, dedikodu, iftira tehlikeli bir konu. Onunla ilgili geliştirdiğimiz kılıflardan söz etmek bile istemiyorum. Son günlerde moda olan ‘müfteri’ sözcüğünü de düşünürsek vay halimize?!...A, bakın tembellik için çok güzel bahanelerimiz var: ‘ Valla bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyor… Vücudumda bir kırıklık var, elim kolum kalkmıyor…Bu kadar paraya ancak bu kadar çalışılır, çok bile…..’ İhanet mi? En komik kılıflar bunun için hazırlanır: ‘Karım/ kocam görevini yapmıyor… Beni eve gelince asık suratla karşılıyor… Beni aldatıyor… İhtiyaçlarımı karşılamıyor…’ Kıskançlık mı? Bunu hepsinden ayrı tutmak zorundayım. Karşı cins arasındakinden söz etmek bile istemiyorum. Buna öyle alıştık ki. Kıskanmayan insanın sevmediğini düşünecek kadar ileri gitmişiz. Benim asıl derdim kim olursa olsun, her mekanda, her zamanda görebileceğimiz kıskançlıklar. Değişen suratlar, sararan benizler.Hem de ne için? Hayatımızın her adımı için. Araba, ev, başarı, çocuk, eş, sevgi, mutluluk, para, ilgi……hatta balkondaki çiçekler….Bize komik gelen bunca şeyle dürüstçe şöyle bir yüzleşelim…. Şimdi kendimize sormamız gereken çok önemli bir soru var: Çevremizdeki insanların mutlu olduğu, başarılı olduğu, sağlıklı olduğu bir toplumda mı daha çok mutlu oluruz? Yoksa yalnızca bizim bu özelliklere sahip olmamız; çevremizdeki insanların mutsuz, sağlıksız, eğitimsiz, zavallı olmaları mı bizi daha mutlu eder?.... Cevabını bildiğimiz sorular sormak da ne zor şeymiş!...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hilâl Erboyacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |