Bir insan bir kaplaný öldürmek istediðinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediðinde buna vahþet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Türban konusunda uzun süre konuþuldu. Üniversitelerden türban yasaðýnýn kaldýrýlmasý konusunda görüþler yasalaþtýrýlmaya çalýþýldý. Ancak mutabakat saðlanamadý. Zaten halkýn büyük bir çoðunluðu için de özgürlükler çerçevesinde düþünüldüðü sürece çok fazla sorun olabilecek bir konu olmadýðý için bir süre sonra unutuldu. En büyük sorun da yeni oluþumda, devlet protokolüne eþlerin katýlmasý gereken durumlarda eþlerin türbanlý olmasý sorun yaratýyordu. Bu da eþlerin bu tür resepsiyonlara katýlmamasýyla çözümlenmiþ oldu. Bu durum 2007 yýlýna kadar devam etti. 2007 Cumhuriyet Bayramý Resepsiyonu’nda ilk defa bir Cumhurbaþkanýnýn türbanlý eþi davetlileri karþýlamýþ, böylece yýllarca devam eden bir anlayýþ kýrýlmýþtý. Tepkiler halkýn yine Cumhuriyet endiþesi duyan kesiminden gelse de bu durum, olaðan ve kabul edilebilir bir özgürlük anlayýþýyla yorumlanmýþtý. Türban konusunun oldum olasý her kesim tarafýndan gereðinden fazla abartýldýðýna inanmýþýmdýr her zaman. Yýllardýr gereksiz, çok basit çözümlenebilecek kadýnýn özgürlüðüyle ilgili –hatta düþünce ve kültürünü etkilemeyecek- tercihi noktasýnda bu kadar büyük infiallerin yaratýlmasýný anlamakta hep zorluk çekmiþimdir. Bu nedenle de tüm siyasi bakýþ açýlarýný bu konuda samimiyetsiz bulmuþumdur. Türbanýn, halk arasýnda Ýslamiyet’i temsil görevi gören en önemli detay haline gelmesi elbette yeni oluþumla birlikte baþlamamýþtýr. Oyun yine ‘kadýn’ üzerinden oynanmýþtýr. Ancak kabul etmek gerekir ki, her türlü ibadetini yapma özgürlüðü olan bir ulusun türban konusunda Ýslamiyet elden gidiyor tavrý ilginç ve dikkate deðerdir. Hatta diðer farz ve elzem tartýþmasýz emir ve yasaklarda bu kadar duyarlý olmayan insanlarda bile bu düzenlemeye karþý önceki yýllarda yapýlan yürüyüþler ya da abartýlý, sýnýrlarý aþan yasaklar yeni oluþumun uzlaþmaya varamadýðý türban konusunu sessizce zamana yaymasýna neden olmuþtur. Bu arada oluþumu yok etmeye ve darbe iddialarýna karþý önemli tedbirler alýnmaya baþlanmýþ, süreç, temkinli ve sabýrlý adýmlarla atýlmýþtýr. Ta ki 27 Nisan Muhtýrasýna kadar…. Halen tartýþýlan gizemli bir sürecin doðmasýna neden olmuþtu, 27 Nisan Muhtýrasý. Halk, ordunun beklenmedik bu tavrý karþýsýnda yeni senaryolar üretse de beklenen olmadý. Olay, yeni oluþumun lehine sonuçlandý. 1980 darbesinden sonra ‘darbe’ sözcüðüne duyulan öfke, erken seçim kararýyla oylamaya giden halkýn oylarýndaki yükseliþle son buldu. Deðiþim, bugün ayný oluþumun karþýsýnda olan pek çok kurum ya da kuruluþ tarafýndan desteklenirken, medyanýn da katkýsýyla gittikçe itibar kazanýyor, kanýksanmaya baþlanýyor, umutlar artýyordu. 2002 yýlýnda % 34 civarýnda oy alan ve 363 milletvekili çýkaran iktidar partisi, 2007’de yapýlan genel seçimlerde oyunu % 46’nýn üzerine çekecek ve 341 milletvekiliyle tekrar iktidar olmayý baþaracaktýr. Kýsa bir süre sonra yoðun tartýþmalarýn ardýndan Abdullah Gül, 11. Cumhurbaþkaný olarak tarihe geçecektir. Bu döneme damga vuran en önemli sosyal olaylardan biri de yurt çapýnda çeþitli bölgelerde yapýlan; ancak sonucu etkilemeyi baþaramayan ‘ Cumhuriyet yürüyüþleri’ olmuþtur. Oluþumun karþý görüþler tarafýndan itham edilen, yakýn çevresini ihya ediþi, sýnýr tanýmayan özelleþtirmeler, kredi kartý maðdurlarý, üretimdeki geriye çekiliþ -ki 2008 yýlý küresel ekonomik kriz gölgesinde tarým ve hayvancýlýk sektörü büyük bir düþüþe geçecektir- saðlýk politikasýnýn bir yandan büyük bedeller ödenerek iyileþtirilmeye çalýþýlýrken bir yandan da çýkmazlar oluþturmasý, ABD yakýnlaþmasý- bu en çok dýþ politikadaki yerimiz açýsýndan iþe yaramýþtý- hükümetin popüler tavrýnýn yüzeyselliði, cemaat oluþumlarý gibi nedenler karþýsýnda duyarsýz kalýnýyor, basýn ve medyanýn büyük bölümü halkýn bu yanýný besliyordu. Þu an bu durumdan rahatsýz-mýþ- gibi görünen pek çok kuruluþ, ilginç bir sempatiyle yeni oluþumun yanýndaydý. Halkýn büyük bir kýsmý oyunu nereye vereceði konusunda düþünürken baþka seçeneðinin olmadýðýna inanýyor, alternatif oluþturabilecek partilere olan güvenini yitirdiðinden söz ediyordu. 12 Haziran 2007 önemli bir sabaha açtý gözlerini. Yeni bir sözcükle ifade edilecek, yeni bir operasyona tanýk olduk. Ümraniye’de ele geçirilen el bombasý , fünye ve TNT kalýplarý adýna ‘Ergenekon ‘ denilen derin devlet tartýþmalarý içine pek çok ismi yerleþtiriyor, tutuklamalar ve sorgulamalar sayfasý açýlýyordu. Bu zaman zaman orduyu, zaman zaman akademisyenler ve basýn mensuplarýný da içine alan uzun soluklu bir operasyondu. Halkýn yaþanan bu olaylara tepkisi temkinli olmak zorundaydý. Kafalar karýþmýþ, herkes neler olup bittiðini anlamaya çalýþýyordu. Bu, ilk defa karþýlaþýlan bir durum olduðu için süreç sýkýntlý geçecek, darbe iddialarý ordu- iktidar arasýnda soðuk rüzgarlar esmesine neden olacaktý. Bu yazýmýn baþýndan beri genel bir bilgi verip, bilinenlerin tekrarýný yazdýðýmýn farkýndayým. Ancak yazdýklarýmýn altýný kalýn kalýn çizersek çok önemli bir detayýn ana düþüncesini de oluþturmuþ oluruz: Bu toplumun yeni oluþumu iktidara taþýyan bölümü, uzun süredir varlýðýný sürdüren anlayýþlara güvenini yitirmiþ, baþka seçeneði olmadýðýný her fýrsatta dillendirerek yeni oluþumun yanýnda yer almayý tercih etmiþtir. Yeni oluþumun baþarýsýnýn temelinde de bu yatmaktadýr. Bu oluþum, sýradan, tesadüfi koþullar içinde, bir günde ortaya çýkmamýþtýr. Eðer yanlýþsa yanlýþý hazýrlayan nedenler tesbit edilmeli doðruysa zaten konuþulacak bir þey yoktur. Demokrasiye gönülden inanmýþ bizler bu ülkenin yasalarý içerisinde çoðunluðu yakalamýþ bu ivmeyi görmemezlikten gelemeyiz. Bu noktada ‘yiðidi öldürüp hakkýný yememe ‘ noktasýnda buluþulmak zorundadýr. Birinci bölümden itibaren yazmaya çalýþtýðým konu, hiçbir döneme siyasi veya politik bir yorum getirmek olmadýðý için, bugünkü iktidar için de ayný tavrýmý korumaya devam edeceðim. Amacým bu topraklar üzerinde yaþayan halkýn nabzýný tutmak ve onlarý anlamaya çalýþýp, bu ülkede yaþayan -sýradan bir insan olarak- konuyu içselleþtirmektir. Ayrýca yeni oluþumu desteklemeyen büyük bir bölüm olduðunun da bilincindeyim. Ancak verilen desteðin deðiþim ve uygulamalarda yeni oluþumun sonuçlarýna etkisiyse bu ülkenin kaderini belirleyen, bunun nedenleriyse yazýmýzýn amacý, nabýz tutarken anlamaya çalýþacaðýmýz konunun bu olduðunun da altýný çizmek isterim.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hilâl Erboyacý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |