Bir göl ki sularına vurur söğüt dalları. Dalga dalga yayılır serin suları. Bir rüzgar ki saçlarına değmeden gider. Çimenler bu manzara karşısında boynunu eğer. Çünkü saçların çiy düşmüş çimenlere benzer. Tıpkı saçlarına tutamamamın verdiği hüzünle, bükerim ben de boynumu. Yoksul bir çocuğun, eşofmansız haliyle, arkadaşlarının top oynayışını izlemesine benzer sana bakışım. Ben yoksulluğu, ben dışlanmışlığı okulda öğrenirken, kara tahtalar bana iki kere ikinin dört ettiğini gösterir hep. Ama sevgili matematik kitapları ne derse desin, ben seni hesapsız severim hep. Bütün duygularımın altına senin ismini yazarım. Sen olmazsan kalbim çöp tenekesine benzer. Seni sevmek yanarak ölmeye benzer. Bir okyanusun dalga serinliğinde, dudaklarım rüzgarın yanı başıma taşığı teninin tuzuyla yapılmış yemekleri yer. Öyle lezzetlisin ki sen, bir nehrin beslendiği havza gibisin bedenimin açlığında. Bir toprağa sımsıkı sarılan bir ağacın kökleri gibi sevginle ayaktayım ben. Can suyum, hayat kaynağımsın. Sen bana, içimin karardığı anlarda; tıpkı zindandakinin aydınlığı yüreğine doldurması gibisin. Yüreğimin çatı katısın. Duygularımın, yıldızlara açıldığı yerdesin. Sen bana mehtabı sevdirensin. Sen bana bir melemensin, bandıra bandıra yediğim. Tüm açlığımı, domates rengindeki rujunla ve yumurtaya benzeyen dudaklarınla doyuransın. Sen bana, tarlada ter içinde kalıp, kana kana su içen bir çiftçinin susamışlığını yaşatansın. Sen aç sofrasındaki zeytinimsin, soğanımsın ve köy ekmeğimsin. Seni sevmek yanarak ölmeye benzer. Sevgilim, çağlayan gibi dökül yürek yangınıma. Ey sevgili, kuruyan topraklarıma yağmurlar gibi yağ. Bir bahara dönüşsün hayatım. Çimenlerim, çiğdemlerim tekrar büyüsün. Gözlerimin rengi, bir mavi olsun senin okyanus serinliğinde. Gözlerim bir yeşil olsun, ormanı çağrıştıran güzelliğinle. Gözlerim bir toprak renginde olsun; ama göz bebeklerimde güller, laleler filizlensin diye beni ağlatma. Bana gözyaşından oluşan bir dünya bırakma.