..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Ruhbilim > Fuat Türker




8 Aralık 2010
İçinde Yaşadığınız Dünyanın Gerçekliğinden Emin Misiniz?  
Fuat Türker
Şu anda karşınızdaki bilgisayar ekranının, yazı ve resimleriyle, parlak ve canlı renkleriyle, aslında beyninizde izlediğiniz üç boyutlu bir görüntü olduğunu biliyor musunuz? Dokunduğunuz klavyenin, parmaklarınızın üzerinde gezindiği tuşların da aynı şekilde beyninizde dokunduğunuz klavyeye ait olduğunu?.. Söz ettiklerimiz bir varsayım değil, bilimsel gelişmelerle ortaya konmuş kesin bir gerçektir.


:BAFB:
Şu anda karşınızdaki bilgisayar ekranının, yazı ve resimleriyle, parlak ve canlı renkleriyle, aslında beyninizde izlediğiniz üç boyutlu bir görüntü olduğunu biliyor musunuz? Dokunduğunuz klavyenin, parmaklarınızın üzerinde gezindiği tuşların da aynı şekilde beyninizde dokunduğunuz klavyeye ait olduğunu?.. Söz ettiklerimiz bir varsayım değil, bilimsel gelişmelerle ortaya konmuş kesin bir gerçektir.

Örneğin, ekrana baktığınızda yansıyan ışık, gözünüzün retina hücreleri tarafından elektrik sinyallerine çevrilir. Optik sinirler aracılığıyla iletilen bu sinyaller, monitörün şekli, görüntülerin rengi hakkında bilgileri beynin görme merkezine taşırlar. Sinyaller, burada yorumlanır, anlamlı bir bütün haline getirilir; böylece izlediğiniz görüntü sizin için, ışığın asla giremediği başınızın içindeki karanlıkta yeniden inşa edilir. O halde, gözünüzle gördüğünüz düşüncesi aslında gerçekleri yansıtmaz. Gözler yalnızca gelen ışığı elektrik sinyaline çevirir. Karşınızda olduğunu düşündüğünüz ekranın görüntüsü de zannedildiği gibi sizin dışınızda değil, aksine içinizdedir. Hatta zihninizdeki bu görüntünün, dış dünyada maddesel bir karşılığı olup olmadığından, gerçekliğinden de hiçbir zaman emin olamaz, bilgisayarın dışarıdaki aslına da asla ulaşamazsınız.

Tuşları elinizle hissediyor olduğunuz için klavyeyi dışınızda zannedebilirsiniz. Oysa bu his de, aynen görme algısında olduğu gibi beyninizde meydana gelir. Derinizdeki sinirler uyarılır, bu uyarılar elektriksel sinyaller halinde beyne ulaşırlar. Beyindeki dokunma merkezine ulaşan bu iletiler dokunma, sertlik-yumuşaklık, sıcaklık-soğukluk gibi hisler olarak algılanır. Gerçekte ise, hiçbir zaman beyninizde izlediğiniz görüntünün dışarıdaki aslına dokunamazsınız.

Bu durum diğer tüm duyular için de geçerlidir. Örneğin, titreyen bir keman teli havada basınç dalgaları oluşturur. Bu dalgalar iç kulaktaki tüycükleri uyarır ve yine titreşimler elektrik uyarıları şeklinde beyninizin ilgili merkezine ulaşır. Sinyallerin beyinde yorumlanması sonucunda da, keman sesi duyduğunuz hissini yaşarsınız.

Koku algısı için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Bir portakal kabuğundan çıkan kimyasal moleküller burundaki koku algılayıcılarını uyarır. Buradan yine elektriksel sinyaller olarak beyne iletilir, orada yorumlanırlar.

Özetle, algıladığımız her şey, beynimizde bize özel oluşturulur. Algıladığımızı zannettiğimiz tüm çevre, zihnimizde oluşan renkler, şekiller, sesler ve kokulardır. Bütün bu görüntüleri, sesleri, kokuları yorumlayan ise Allah’tan bir parça taşıyan ruhumuzdur.
Şu kesin bir gerçektir ki; izlediğimiz görüntülerin dışarıdaki maddesel karşılıklarından emin olamaz, algıladıklarımızın dışarıdaki karşılıklarına asla ulaşamayız. Çünkü beynimizin dışına çıkıp neler olduğunu bilemeyiz. Bizim muhatap olduğumuz, yalnızca dışarıdaki maddelerin beynimizdeki kopyalarıdır.

Rüyada mıyız?

Dünyayı algılayış şeklimizin, içinde bulunduğumuz durumun rüyalarımızdan pek farklı bir yanı yoktur. Rüyada da etrafımızdaki olayları, vücudumuzu, ses ve görüntüleri algılarız. Sevgi duyarız, düşünürüz, korkar, öfkeleniriz. Arkadaşlarımızla konuşur, onlarla aynı yemekleri yer, alışveriş yapar, beğendiğimiz giysiye dair görüşlerini alırız. Aniden bastıran yağmurdan korunmak için aynı şemsiyenin altına gireriz. Kısacası rüyamızda da maddesel bir dünya içinde yaşadığımızı zannederiz.

Uyanıp herşeyin bir rüya olduğunu anladığımızda ise, yaşadıklarımızın aslında fiziksel bir gerçekliği olmadığını; tümünün zihnimizde yaratıldığını fark ederiz. Uyanık olduğumuzu düşündüğümüzde ise, dünyanın kesin gerçek olduğu kanısına varırız. Ancak uyanık olduğumuz zamanki herşey de, aynen rüyamızda olduğu gibi zihnimizde yaşanır. O halde, şu anki algılarımızın da bir rüya olmadığına nasıl emin olabiliriz?

Şu an uyanık olduğunuzu düşünmenizin nedeni, baktığınız ekranı dokunduğunuzda hissetmeniz, okuduklarınızı yorumlayabilmeniz gibi nedenlerdir. Fakat bunların hepsi, odanızdaki eşyalar, oturduğunuz sandalye, tümü beyninizde izlediğiniz kopyalardır.

Size "şu anda uyanık mısınız, yoksa rüyada mısınız?" diye sorulsa, uyanık olduğunuzu söylersiniz. Bu sorunun size rüyanızda da sorulduğu olmuştur. Rüyanızda verdiğiniz cevap da muhtemelen uyanık olduğunuz yönündedir. Ancak, uyandıktan sonra cevabınızın yanlış olduğunu anlamışsınızdır. Aynı yanılgıya şu anda da düşüyor olabilir misiniz?…

Şu anda da rüya görüyor olamaz mısınız?

Şimdiye kadar olan tüm yaşamınız bir rüya olamaz mı?

İçinde yaşadığınız dünyanın gerçekliğinden emin misiniz?

Ya gerçekliğinden asla kuşku duymadan sımsıkı bağlandığınız dünya hayatı kısacık süren bir rüya ise?..

Ve Peygamber’imiz’in (sav) bir hadisindeki gibi uykudaysak ve ölümle uyanarak sonsuz yaşamımıza başlayacaksak?..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın ruhbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Zaman Nedir?

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Su, Özel Yaratılışıyla Tesadüflere Meydan Okur
Arılar Yok Olursa?..
Küçük Tahta Parçasından Dev Ağaca
Delice Bir Düşünce: "Evren Tesadüflerin Eseridir"
Mucize Buluşma
Dağlardaki Mucizeler
Darwin'in Korktuğu Başına Geldi!
Tavus Kuşları
Bu Kuş Kuluçka Makinesi Yapıyor
Bir Devrin Hurafesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Otobüs Yolculuğu [Öykü]
Köy Anılarım (!) [Öykü]
Artık Oruç Tutuyorum (Çocuklar İçin Ama Büyükler de Okuyabilir :) [Öykü]
Daldaki Armut (Çocuklar, Gençler ve de Çocuk ve Genç Kalanlar İçin :) [Öykü]
Boyun Eğen Kutlu Kadın [Öykü]
İnkârcılar İnananların Sapmasını İsterler [Deneme]
Son Perde [Deneme]
Dinin Çıkarlarını Gözetmek [Deneme]
İnsan Neden Kıskanır? [Deneme]
Konuşma Kişiliği Yansıtır [Deneme]


Fuat Türker kimdir?

6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat. com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım. Ayrıca Risale Çocuk, Kalem. biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.