Ben en çok saçlarına benzerim. Tıpkı onlar gibi bazen bitli, bazen kirli, bazen de, tertemiz olurum. Tıpkı saçların gibi uzar gider yalnızlığım ve hiç kimse okşamaz beni. Saçların gibi kıvrık ve iki büklüm olur bazen hayatım. Dünyaya bir saç teli kadar bağlıyımdır o anlarda. Ha koptum ha kopacağım derken, bir el uzanır inceliğime ve sonra o el hayatımı örer yeniden. Saçların kadar siyahımdır ve toz kir içindeyimdir, hayatla mücadelemde. Saçlarının beyazlığı kadar ak ve pakım. Düşünceli oluşumdur beni insan kılan ve bembeyaz eden. Bir insan bir başkasını düşündüğü kadar, insan değil midir zaten. Saçların kadar özgürümdür. Rüzgarın ise nereden eseceği hiç belli değildir. Bazen tatlı bir rüzgar gavurdan gelir, Müslüman kendi ekseninde esip dururken ve sadece kendi dualarının kabul olması için tozu dumana katarken. Bazen rüzgar bir eşkiyadan gelir, dağ gibi duygularını ona açıp, yürek mağaranda saklanmasına izin verdiğin zaman. Saçların gibi darmadığınık olurum, kafama dert taktığımda. Saçların ki okşanmayı ve sevilmeyi beklediği anlarda doluyla, tipiyle karşılaşır. Benim de beklemerimde hep hayal kırıklıkları vardır. Nasıl ki saçların dökülür önüne, gözlerini kapatırsın öylece, ben de gözlerimi kaparım aynı öyle her şeye. İnsanın en iyisinden bile bıktığın anlarda, nasıl saçlarını yolarsan, ben de öyle yırtarım üstümü başımı. Ben en çok saçlarına benzerim. Hep onlar gibi asılıp kalmışımdır. Tıpkı onlar gibi baştan aşağı su damlar üzerimden. Islaklığım hiç kurumayacak gibidir, tıpkı saçların gibi. Hayatında hiç temiz bir havlu görmemiş gibiyimdir, yüzüm kir, gözlerim çapak içindeyken. Saçların tel tel iken, ne kemanda bir yeri vardır ne de bir sazda yeri vardır. Tıpkı saçların gibi gergin olduğum anlarda, kendi türküsünü kendi içinde taşıyanımdır. Tıpkı saçların gibi tel tel olduğumda, hiçbir el dokunamaz özgürlük türkülerime. Bu yüzden tüm sözler yabancıdır ve yalancıdır bana. Tıpkı saçların gibi akarım gecelerin en karanlığına. İşte o vakit saçların gibi uzun bir rüya olurum ve sadece saçlarına dokunan ben olurum. Saçların yastıklardan şelaler gibi aktığında bil ki, o yatakta beraber ıslanmışızdır. Ey sevgili! Bir kulağa fısıldananlar gibi sessiz ve derinden çok güzel sözler yazmak isterim sana. Saçlarına sıcak nefesim vururken, sözlerimi yüreğimin kaynayan kazanlarından dökmek isterim içinin üşümüşlüğüne. Dur dinle beni ! Bir sır gibi saklayabilir misin beni? O zaman bir saptaki iki kiraz gibi kulağına küpe yap beni. Hep bahar şarkıları okuyayım kulaklarına. Sen bahar ol, ben kiraz. Aşk tadında bir mevsim yaşayalım. Ey sevgili, izin ver bana!