..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Başka dillerle ilgili hiçbir şey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyorlar. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar > Vildan Sevil




14 Mayıs 2011
Tartaros Paradigması>> Ücretsiz E - Kitap: Hulki Can Duru  
Çağımızı, nereye doğru gittiğimizi anlamak, kavramak, soru sormak, düşünmek, araştırmak isteyen okur için gerçekten ezber bozmaya kışkırtan bir yapıt.

Vildan Sevil


HCD, insanlık sorunsalını, ölümü, yaşamı, küresel düzenin şeytani ruhsal artalanını irdelemeyi, paradigmaları kırmayı deniyor ve bunu yaparken biraz, belki de bir hayli bilim ve din dışına çıkarak ruhlar, melekler, cinler, UFO’lar, ölüm sonrası, günlerin sonu, dünyanın sonu gibi soyut, mistik, paranormal öğelerden ve Kutsal Kitap (Tevrat ve İncil) eskatolojisinden söz ediyor ve dünyevi paradigmaları kırmak için bu eskatolojiyi kullanmaya çalışıyor.


:BGGF:
“Tartaros” mitolojideki Hades’in en altında olan; yeryüzü, göklerin yıldızlarından ne kadar uzaksa o kadar uzakta olan, sonsuz sessizlik ve zifiri karanlıklar içinde, en aşağılık ruhların, Kronos ve Titanlar gibi düşmüş tanrı, tanrıça ve yarı tanrıların hapsedildiği bir yerdir. Kutsal kitaplar içinde bu sözcük tek bir yerde, İncil’de Yahuda’nın mektubunda geçer ve isyankar meleklerin Tartaros’a, “koyu karanlığın kuyularına” atıldığından söz edilir.

HCD, şu an dünyamız ve insanlığın içinde bulunduğu durumu buna benzetiyor: Hepimiz sanki Tartaros’dayız. İnsanlık ağır vergiler, pahalılık, ve psikolojik savaşla sindirilmiş; insanlar yaşam mücadelesi, hayatta kalma uğraşı, varolma savaşı vermekten yorgun düşmüş, bireysel özgürlük ortadan kaldırılmış, bilinç ve sevgi köreltilmiş, kötülük ve şeytani bir ruh dünyaya egemen olmuştur.

Özellikle 1970’li yıllardan itibaren medya ve basını ele geçiren küresel güçler, Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle doğan dengesizlikten yararlanarak, tek tip ve yanlı haber bombardımanıyla yığınları istedikleri gibi denetlemekte, güdülemekte ve yönlendirmektedirler. Hava, su, toprak sorumsuzca, salt kâr amacıyla sürekli kirletilmekte, yok oluşa doğru bir koşudur sürüp gitmektedir.
Gezegenimiz her geçen gün daha fazla Tartaros’a benzemektedir.

Dünya dinleri de, sahte öğretileriyle, siyaset ve ticaretle zina eden bir büyük fahişe gibi bu yok oluşa gidiş sürecinde suç ortaklığı yapmaktadır. Tanrı’yı tamamen unutmuşlar, insanları kandırmak, uyuşturmak ve zehirlemek için inançları kullanmışlardır, kullanmaktadırlar.

HCD, bu saptamalardan ve apokalips eskatolojisinden yola çıkarak Tartaros Paradigmasını oluşturur.
HCD, bu paradigmasını oluştururken, İngiliz matematikçisi ve düşünürü Bertrand Russell’ın geliştirdiği bir paradigmadan esinlenir. Russell’ın paradigması, doğal olarak onun yaşadığı dünyayı açıklamaya çalışmaktadır. Oysa Russell’dan bu yana dünyada çok büyük değişiklikler oldu.

Russell’in zamanında dünya dengeleri sosyalizm-kapitalizm çelişkisi üzerine otururken, Sovyetlerin dağılmasıyla denge kapitalizmin lehine değişti. Kuşkusuz bu değişim, tarihsel emek-sermaye çelişkisini ortadan kaldırmadı. Aksine, gemi azıya alan, meydanı boş bulan kapitalizmin sömürüyü daha da arttırıp, derinleştirmesine neden oldu.

Salt kâr ve sömürü üzerine kurulmuş olan bir sistemin, kendi doğasında getirdiği ekonomik bunalımlar süregendir ve hep daha çok tüketim, daha çok üretim kısır döngüsüyle aşılmaya çalışılır. Şimdi, globalleşme/küreselleşme adıyla bize dayetılan süreç, cılkı çıkmış, cibiliyeti ortaya serilmiş kapitalizmin yeni bir evresidir. “Kapitalizm-emperyalizm” gibi sözcüklerin bilinçle ve ısrarla unutturulmaya çalışılması, “Yeni Dünya Düzeni” gibi sözcüklerle sevimli gösterilmeye uğraşılması, onun vahşi, saldırgan, yok edici özelliklerini gizleme çabasından başka bir şey değildir.

Emeği ile geçinenlerin, mal, hizmet, teknoloji, bilim üretenlerin sürekli yoksullaşması, düşünen, yazan, gerçekleri anlatan insanlara duyulan düşmanlık, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu kana bulayan ve bulayacak olan savaşlar, onun gerçek yüzünü açığa çıkartıyor.

Ne var ki, bunca gerçekliğe karşın, insanlık, bu kötücül, vahşi, acımasız, hoyrat, yok edici gidişata “Dur” deme gücünden hâlâ yoksundur. Bu kaotik bir durumdur.
Binlerce yıl, sömürgenlere destek olup işbirliği yapmış olan dinlerin gücü giderek sarsılmakta, onlar da maske değiştirmeye zorlanmaktadır. İnsanlık, nereye gittiğini sorgulama sürecine ve yeni arayışlara girmiştir artık.
Bu sorgulama ve arayış süreci, pek çok koldan yürümekte, yürütülmektedir. HCD, bu yapıtında, kendi paradigmasının yanısıra “Yeni Çağ Dinleri/Akımları” diye adlandırılan bu arayış çabalarını da ele alıyor, tarihsel kökenlerine ışık tutmaya çalışıyor:

“Her ne kadar “Yeni Çağ” sözcükleri bize bu eylemin yeni olduğunu çağrıştırsa da aslında bu akımdaki inançların çok azı yenidir. Temelde Hinduizm, Budizm, büyücülük, falcılık, cadılık, simya, okültizm, vudu, spiritizma, Afrika ve Uzakdoğu dinlerinden etkilenen Yeni Çağ akımları dünyanın Kova Burcu (Aquarius) yıldız takımının etkisi altına gireceğini ve bunun yeni bir mutluluk çağı olacağı inancından ortaya çıkmıştır.” (Tartaros Paradigması'ndan)

HCD, insanlık sorunsalını, ölümü, yaşamı, küresel düzenin şeytani ruhsal artalanını irdelemeyi, paradigmaları kırmayı deniyor ve bunu yaparken biraz, belki de bir hayli bilim ve din dışına çıkarak ruhlar, melekler, cinler, UFO’lar, ölüm sonrası, günlerin sonu, dünyanın sonu gibi soyut, mistik, paranormal öğelerden ve Kutsal Kitap (Tevrat ve İncil) eskatolojisinden söz ediyor ve dünyevi paradigmaları kırmak için bu eskatolojiyi kullanmaya çalışıyor.

Yazar, gerek kendi paradigmasını, gerek diğer akımları anlatırken, olabildiğince, kesin yargılardan uzak durmaya çalışıyor. Bizi tek bir düşünceye, inanca yönlendirmiyor. Biz de onunla birlikte soruyoruz, araştırıyoruz, öğreniyoruz. Kendi dogmalarımızı sorgularken, yeni dogmalara saplanmıyoruz. Kanımca yazarı saygıdeğer kılan ve yapıtı başarılı yapan da bu yaklaşımdır.

Yapıt bilgi gücünü; teolojik, mitolojik, eskatolojik, siyasal bilgiler, mistisizm ve felsefeden derliyor.
Sevgili okur, benim gibi, bu alanlarda derin bilgiden yoksunsanız, bu kitaptan öğreneceğiniz çok şey var. Yok, eğer uzmanlık alanınıza giriyorsa, tartışacağınız çok şey var.

Yapıtın dili, HCD’nun alıştığımız dili. Onca özel bilgi aktarılırken akademik bir dilden özenle kaçınmış yazar. Anlaşılır olmayı hedeflemiş. Yalın, açık, anlaşılır, soru işareti yaratmayan, sağlam tümce yapılarıyla kolay okutan, güzel, vurucu bir Türkçe.

Çağımızı, nereye doğru gittiğimizi anlamak, kavramak, soru sormak, düşünmek, araştırmak isteyen okur için gerçekten ezber bozmaya kışkırtan bir yapıt.

Keyifle okumanız, sorgulamanız, katkıda bulunmanız dileğiyle...

Not: 1)Lütfen kitabın gönderileceği e-posta adresinizi eklemeyi unutmayınız. Kitabı isteme adresi:

canhulki@yaoo.com

14.05.201
Vildan Sevil

NOT: 2) E-kitap kampanyası, yazarı tarafından, 01.06.2011 tarihinde sona erdirilmiştir.


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Kavram yorgunluğu
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
16 Mayıs 2011
“Kapitalizm-emperyalizm” gibi sözcüklerin bilinçle ve ısrarla unutturulmaya çalışılması, “Yeni Dünya Düzeni” gibi sözcüklerle sevimli gösterilmeye uğraşılması, onun vahşi, saldırgan, yok edici özelliklerini gizleme çabasından başka bir şey değildir." demişsiniz ve çok doğru. İkincisi artık bu sözcükler metal yorgunluğu gibi yazınsal bir yorgunluğa yol açıyor. Şeytani güçler insanlığın sırtına öyle bir çöreklenmiş ki bunu ancak insanüstü bir güç yok edebilir !!!

:: Teşekkürler...
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
16 Mayıs 2011
Teşekkürler sanal dostum, iyi yazar...Hak etmeyeni övmek bize yakışmaz. Pişman olmayacağınıza inanıyorum. Sevgiler, saygılar...

:: Teşekkür
Gönderen: Levent Ölçer / , Türkiye
16 Mayıs 2011
Bu güzel yazınız için çok teşekkürler Vildan Hanım. Hulki Bey'in kitabını da okunacaklar arasına alıyorum. Bu aralar elimde olmadan okumayı yavaşlatmak zorunda kaldım ama tekrar başlamak için bu yazınız bana itici güç oldu :) Birikmişlere bi el atmalı.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve yapıtlar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Teslis Sendromu >> Ücretsiz E - Kitap: Hulki Can Duru
Elsa"nın Gözleri, Yeni Bir Çeviriyle Şiir Dünyamızda = Hulki Can Duru: Fransızca Aslından Elsa"nın Gözleri
Mağaranın Kamburu Kitaplığıma Geldi... Hoşgeldi, Safalar Getirdi...
Bilgisayarıma Altı Tane Yeni E - Kitap Geldi... Hoşgeldi, Safalar Getirdi
Saatlerin Gördüğü Rüyalar... E - Kitap>>hulki Can Duru - 15 Öykü
Kuşku Bilinci ve Özgür Eleştiri : E - Kitap /// Hulki Can Duru
12 Eylül"de de Çok Güldük Netekim!

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Referandum Gününden Hoş Sedalar
30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı (Dev, Baş İstiyor/ G. Akın)
Birgün Ben, Belki Bir Sığırcık Kolonisinin İçinde, Belki Yıldızlarla Birlikte Göklerde…
N. Ç!.. N. Ç!.. N. Ç"ler!.. Hepimiz Tecavüzcüyüz!..
Geçmişin İzdüşümünde Bir Kısır Döngü
İzedebiyat Üyelerine Açık Mektup: Koşun, Face Dayatmasına Karşı Durun!..
Erkek Egemen Toplumdan Erkek Dininin Egemen Olduğu Topluma
İzedebiyat Yönetimine ve Üyelerine Açık Mektup
Cumhuriyetin Rövanşı Ya da Şeriata Doğru Adım Adım Mı?..
18 Mart 1915. Çanakkale O Gün Geçilmedi. Ya Bugün?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Duruşma [Şiir]
Dedem Düşlerime Giriyor [Öykü]
Çocukların Çığlığından Göklerin Tılsımına [Öykü]
Dolunayda Uyku Tutmaz [Öykü]
Oy Madimak, Madimak!.. Sen Artık Türkülerle Değil, Ateşlerle Anılmaktasın [Öykü]
İlk Sosyalist Muhtar Fevzi Ağabey [Öykü]
Düşselin Gerçeğinde, Gerçeğin Düşselliğinde [Öykü]
Ben Ölürken [Öykü]
Gece, Mehtap, Selene, Apollon ve Ben [Öykü]
Aşk"a Geldin, Hoş Geldin!.. [Öykü]


Vildan Sevil kimdir?

Koşuşturmaktan yoruldu. Altmışından sonra, çok yabancısı olduğu teknolojiyle, sanal ortamda kalem oynatmaya kalktı. İletişim kurmak, duygu, düşünce, birikim paylaşmak, genç kuşaklardan yeni şeyler öğrenmek istedi. Yazarlık deneyimine burada adım attı. İşte böyle sınır tanımaz bir "dinazor ". . . Başarır mı acaba ?

Etkilendiği Yazarlar:
Marx, Engels, Freud, Nietzsche, Adorno, Horkheimer, Foucault, Antik Grek, Rus , Fransız yazını, Amado, Marquez, Llosa, Asturias, Lübnanlı Amin Maalouf...Elbette Nazım, Aragon, Neruda ve nice ozan/şair...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.