Bir sevgi bu dayanılmaz acılar içerir. Yürüyüşümü değiştirir kaldırımlarda. Seni her düşünüşümde yalpalar bedenim. Ha düştüm ha düşeceğim olurum sokaklarda. Ölüm ve yaşam yüreğimde aynı anda var olur. Seni düşünmek ya ciğerlerime temiz hava doldurur ya da yüreğime mahvoluşumun ölümcül duygularını vurur. Seni düşünmek beni sersemleştirir. Parmaklarım avuçlarımda sıkılı kalır. Yumruklu ellerimde sana olan sevgim bir savaşa dönüşür. Kaybetmek her sevginin arka bahçesidir. Aşkın ön bahçesindeki kızıl güller, gün batımlarına sarhoş eden şaraplar taşır. Her akşam aşkının şarabından içerim de, kadehlerim her sabah boş kalır. Gün boyu doldururum kadehlerimi seni sevmelerle. Ardından her akşam kızıllığında içerim seni. Gözlerin ve saçların duygularımı sabaha kadar beni sarhoş ederken, her şafak vaktinde yine ellerim boş kalır. Seni sevmek akşam dopdoludur sabah bomboş. Seninle var olurken bir bakarım ki her sabah aslında yokum. Hayalimde, duygumdasın; yanımda yoksun. Ölüm gibi içimdeyken yaşam gibi dışımda yoksun. Bana hayal kurmanın ötesinde bir dünya vermeni istemekteyken, ellerimi ellerine her uzatışımda parmak aralarımdan bir avuç dolusu su gibi akmaktasın. Ellerimden sabun köpüğü bırakmaktasın. Sevmek ve mutlu olmak bu kadar bana yakışırken, neden bana nefret dolu bir yürek bırakmaktasın. Ey sevgili hiç İstanbul görüntülü fotoğrafım olmamıştır. Şöyle arkama Boğaz'ı alıp bir poz verememişimdir. İsterim ki kaşların asma köprüler olsun ve gözlerin ise köşkler, yalılar olsun benimle aynı karede. Seninle güleç bir fotoğrafım olsun, şu milyonluk sevgi içeren aşkımda. Sen bana ne metropol aşkları yaşatmaktasın ne de bir çeşme başında köy aşkı. Bir bakışın bir bakışıma değse, asırlık bir çınar gibi yükselirsin çorak coğrafyamda. Bütün yağmurlarımı ve sularımı sade seni yaşatmak için harcar ve seni iliklerimi kurutana kadar severim. Sen bir sağa yatmayı bir sola yatmayı tercih etmektesin. Senin duygu coğrafyamda bir çınar gibi kök salmanı beklerken, sen bir ot gibi bitmektesin toprağımda. Ve sen beni öyle üzmektesin ki, her ağlayışımda sellere, heyelanlara kapılıp gitmektesin. Keşke sana yürek parselimden bir gram toprak vermemiş olsaymışım. Seni göz kapaklarımın pencelerinde bir saksıda çiçek olarak yaşatsaymışım. Ve gözlerimi her kapatışımda pat diye düşseymişsin gözlerimden. Gelgör ki gözlerime anlam veren bir bakışsın. Seninle anlam kazanırken gözlerimle dünyaya her bakışım, şimdi nasıl ağlarım seni hiç sayarak. Ey sevgili sen benim gözlerimin altındaki mor halkasın. Ey sevgili bana alışık olduğum şeyleri yaşatmaktasın. Senin de farkın yokmuş demek ki, diğer bıçaklardan. Demek ki sadece kılıfın farklıymış. Sen de yüreğime saplanmaktasın. Sen de bana yaşadığım şeyleri yaşatmaktasın. Yaşamadıklarımı yaşamak bir başka aşkın insafına mı kalmıştır? Yüreğim sağlam kalırsa ve ölmezsem eğer, yeni bir aşkta yaşamadıklarımı yüreğimde hisseder miyim bilmem?