• ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu |
21
|
|
|
|
Bir ülke düþününüz, (AB Ülkesi) sizin ülkenizde cana ve mala zarar verici her türlü terörü destekleyerek, sizi Ermeni Soykýrýmý ile dahi suçlarken, size karþý þahsen, hiçbir haksýzlýk etmemiþ olacak ve mahkemeleri ama sizi asla haksýz olarak mahkum etmeyecek. Bu mümkün deðil. Bunu mümkün sayan mantýk ne yazýk ki ancak ve sadece Türkiye’de vardýr |
|
22
|
|
|
|
Ülkemizde yaþanan makam, mevki düþkünlüðü ve bu makamlara gelebilmek için kimlere yüz suyu döküldüðü malum. Bu hikâyedeki Tâli Bey bir prototip.Nice nice Tâli Bey'ler kimlere nice taklalar atýyor... |
|
23
|
|
|
|
Elektrik direðinin az ilerisinde, az önce nefesleri kesilircesine koþtuklarý sokaðýn bitiminde elinde kanlý baltayla onlara bakýyordu. Avazý çýktýðý kadar baðýrmaya baþladý, “Kaç Nazlýcaaaann kaaaççççç!” |
|
24
|
|
|
|
Soruyorum soruyorum söylemiyor bir türlü maaþýný... ''Oðlum kaç para maaþ alacaksýn?'' diyorum... Geçiþtiriyor hep ''Vallahi daha tam belli deðil baba.'' deyip kaçamak cevaplar veriyor... Nazar mý deðer yahu? Ne olur söylesen kaç para maaþ aldýðýný... Yok, la der illa demez... Korkma oðlum borç istemem senden... |
|
25
|
|
|
|
Þirk kelimesini herkes bilir, Allah'a ortak koþmak anlamýna gelen Arapça bir kelimedir. Þirket kelimesi de oradan gelir ki o da ortaklýk demektir... Bakalým nasýl oluyor bu ortaklýk... |
|
26
|
|
|
|
Emekli olunca bir sahil kasabasýna yerleþecektim. Elde avuçta ne varsa satýp kendime bahçe içinde bir ev alacaktým. Çiçekler yetiþtirecektim, birkaç aðaç mandalina, limon, portakal… Aðaçlar evin arka bahçesinde olacaktý. Güller ve mevsim çiçekleri denize bakan tarafta… |
|
27
|
|
|
|
"Sana bir silah mý yahut uyuþturucu mu lazým, yapacaðýn iþ için adam mý lazým, bulunduðun vilayetteki en yakýn bir roman mahallesine git, orada bir kahvehaneye gir otur çay söyle. Seni kimsenin tanýmasýna gerek yok, yeterki paran olsun, daha çayýný bitirmeden yanýna gelirler.Merak etme sen adamým" |
|
28
|
|
|
|
Köyde çocuklarýn da maskotu haline gelmiþti Gulit. Yoldan geçen çocuklar, ona bakmadan edemiyor, ona dokunmadan,
okþamadan, sevmeden yapamýyorlardý. Her çocuðun aðzýnda:
- Gulit gel! Gulit gel! Gulit! Gulit! Gulit!... gidiyordu.
Gulit arada sýrada koyun gütmeye de giderdi. Burhan’ýn koyunlarý vardý. Her koyuna gittiðinde Gulit’i de götürürdü. Gulit
de sahibiyle birlikte giderdi. Üstelik de çok mutlu olurdu. Gulit olduðu zamanlar, Burhan pek fazla yorulmazdý. Çünkü verilen bütün
komutlarý Gulit yerine getirirdi:
“Gulit koþ!” Gulit koþardý.
“Gulit, koyunlarý çevir!” Gulit çevirirdi.
“Gulit otur” Gulir otururdu. |
|
29
|
|
|
|
Parlak bir dolunay ýþýltýsýnýn bütün Ýstanbul'u aydýnlattýðý serin bir bahar gecesiydi. Boðazdan sokulan rüzgar, Haliç'in kendine has o ince yosun kokusunu baðrýna sararak sürükleyip karþý tepelere kadar götürüyordu. Ve o gece, bütün Ýstanbul uykusuz, bütün Ýstanbul huzursuzdu sanki... |
|
30
|
|
|
|
Hasan, ortalarda yoktu. 12 yýl olmuþtu Hasan’ýndan ayrýlalý. Oðul anasýndan ayrýlalý… Neredeydi, kiminleydi, ne yapýyordu? Kimse bilmiyordu. |
|
31
|
|
|
|
- Dur hele be moruk, bu adamda paranýn fabrikasý mý var, ne. Böylesi çýkar mý hiç karþýna bir daha? Sen fazla uzatma, biraz mangýr daha tosla bakalým babalýk.
|
|
32
|
|
|
|
Bu aslýnda yola çýkarken ilk yazýmdý.. Sonra en kýymetlim oldu.. |
|
33
|
|
|
|
Adeta bir mýknatýs çekermiþcesine o insanlar, aileler o sokaða gelip yerleþir. Sokaðýn apartman isimleri de bir hayli ilginç sayýlýr. Ahu apartmaný ya da Gül, Lale , Yonca, Papatya adlarý eskilerin Beyoðlu pavyon isimlerini aratmaz. Sanki onlarla yarýþ halindedir bu evler... |
|
34
|
|
|
|
Berrak bir pýnar vardý, dalgalarýnda
gümüþler oynaþýr.
Narkissos
|
|
35
|
|
|
|
Ali Aða ayaða kalktý. Þaþkýnlýðýný hala üzerinden atamamýþtý. Çünkü evine ilk defa bir Rum geliyordu. Ne yapacaðýný þaþýrdý.
Kýsa bir süre sonra þaþkýnlýðýný üzerinden attý. Yüzü içtenlikle gülmeðe baþladý. Rumlara dönerek:
-Vay benim gardaþým! Velcome, velcome. Hoþ geldiniz, hoþ geldiniz, dedi. Onlarý samimi bir þekilde karþýladý. Buyurun oturun. Bir
çayýmýzý, gahvemizi için.
Ali Aða’nýn bu samimiyeti Rumlara da bir güven vermiþti. Ýçlerindeki tereddütler de tamamen ortadan kalkmýþtý. Ne de olsa nasýl karþýlanacaklarýný bilmiyorlardý. Çünkü bu insanlar hakkýnda olmadýk hikayeler dinlemiþlerdi yýllarca. Oturdular. Yarý Ýngilizce, yarý Türkçe, daha çok Rumca dertlerini anlatmaya çalýþtýlar. |
|
36
|
|
|
|
Enflasyon çýkmaya baþladýðýnda, o meþhur koalisyon hükumetleri zamanýnda önce bin liralar peþine beþ bin liralar, on bin liralar çýkmýþtý... Sonra o da yetmedi elli bin lira ve yüz bin liralar çýktý... Ben de sýfýr sayýsý olarak buna harbiden çok sevinmiþtim, kafamý tavanlara vurmuþtum. Daha sonra bir milyonluk banknot, peþine beþ milyon, on milyon ve de yirmi milyon çýkýnca, bizim sýfýr kardeþliði de zirve yapmýþtý... |
|
37
|
|
|
|
Gel Rüstem abi...Gel de gör þu periþan halimizi.Sefil varoþlarýn halini bir gör. Gör de önce kendinden sonra insanlýðýndan, geçmiþinden, geleceðinden utan abi. Evlerden feryatlar çýðlýklar yükseliyor abi. Yarý aç, yarý tok yaþayanlar bir yana, týka basa yiyenler, beslenenler, kýrmýzý yanaklýlar bir yana abi. Geçim derdinden çýldýranlar, fazla kazanmaktan bunalanlar bir yana, kýblesi, pusulasý þaþmýþ insanlar bir yana abi. |
|
38
|
|
|
|
"Tüm korkunç ve garip olaylara kapýmýz açýk, ama konfordan rahatsýz oluruz.'' Cleopatra |
|
39
|
|
|
|
Masmavi bir dünyasý vardý. Taptaze hayalleri, gidilecek çok yol, baþarýlacak çok iþ vardý önünde. Kaný deliydi, bu yüzden uçarýydý zaten. Lisenin ikinci sýnýfýna gelmiþ en büyük iki hayalinden hangisini seçeceðine karar verememiþti. O’nu kuþatan hayallerinden ilki; inþaat mühendisi olmak diðeri ise; pilot olup göklere adýný yazdýrmaktý. |
|
40
|
|
|
|
Aklýmdan geçiyordu. Düþünmeden yapamýyordum o küçük kýzý.. Birden ansýzýn büyüyüverdi.. |
|