Dalgaları Sevmek
Özgürsün...
Sanma ki, seni almak için geldim.
Dalgaların eşliğinde dinliyoruz hayatı. Bırak içindeki köhne fikirleri, bırak hesapları...
Özgürsün...
Sanma ki, seni almak için geldim.
Dalgaların eşliğinde dinliyoruz hayatı. Bırak içindeki köhne fikirleri, bırak hesapları...
Gülüşlerinle alkışla beni.Gözyaşların düşmeden,dudakların titremeden..ßütün Yüz Hatlarında kader yolumuz belirginleşsin..Aynaya bak sonra.. Ve alkışla beni.. Ellerin birbirine değmeden,yüreğinin sesiyle…
Evimin her köşesini senin zevklinle donattım. Tıpkı bir şarkı bestelemek gibi dudaklarım ve yüreğim heyecanla doldu. Kimseler görmedi seni bu kadar sevdiğimi. Bir bardağa su doldurup içmek gibiydi içimi senin sevginle doldurmak. Suyun duruluğunda sen vardın. Karanlık kördü ve ben ışığı yaktım. Evim senin ışıltınla doldu. Ayla yıldızın
Uzun cümleler kuruyorum..anlamlı biçimsiz uzun cümleler..Denediklerim..Yanıldıklarım ve Haklılıklarım..hayatımın uc noktalarındaki o yapı taşlarım...ßelirsizliklerin varolus noktası simdilerde ßen Sen Ve ßiz..su yüzünde boğulan bedenleriz..
Kelepçeye ne gerek var. Elim kolum bağlı. Ben yalnızlığa mahkumum. Sen olsan olsan bir gardiyan olursun. Oysa ben bütün zincirleri kırmak isterim. Sen ise sadece hapsetmek istersin beni senin zindan gibi karanlık dünyana. Senin kapasiten budur. Bir mum yaksam karanlığı yok etmek için, rüzgar olursun.
Adamın biri dört mevsim dört bucak dolaşmış ama aşkı bulamamış. Demiş ki en iyisi bir masal kitabı alayım. Almış ve bir kütüphaneye gidip okumak istemiş. Kütüphanede herkesin canı sıkılıyormuş, kitaplarsa raflarda çürüyormuş. Oturmuş kitabı açmış ve satırlar arasında gezmeye başlamış. Hiçbir savaşın kadının namusu için çıkmadığını öğrenmiş.
gözlerin istanbul gibiydi nice cevherler var keşfedemediğim ....
Yeni dekore edilmiş bir cafe ve sana doğru yeni dekore edilmiş bir kalp farkettirdi warlığını benden öte sana doğru...
Yine sensindir özünden ayrı kalan. O seni düşünmezken, sen yalnızlığına varırsın, incitirsin başkalarını. O yoksa hiç kimse yoktur, gecende, gündüzünde, açlığında, tokluğunda, su içmelerinde de bir tek sen kalırsın.
Karınca azmi ve örümcek şefkati yüreğimde, elimde ayrılık namına bir sarı gül ile keşfe çıkmıştım.
Hayır ola şer ola, Rastgele...
Yalnızlıklara dökülen satırların geçmişi ile anıların kapıların da dolaşır hüzün ve bir gece ansızın dökülür tüm sayfalar, odanın karanlık köşesinde ki kısık ateşiyle yanan gece lambasının altında ki hüzün masasına.
Bazen çekilmeliyiz içimizde ki Hiraya uzakta yağan yağmuru, yakında kavrulan çölü ve ötedeki sesi dinlemeliyiz.
Rüzgar kaldırır benlerimizi havalara omuzlarımıza yeniden takarız büyük adam apoletini. Yanıp söner vitrinde ışıklar maskeli baloda olduğumuzu bile bile hep beraber yürürüz.
Yakalandım böyle apansız sana... Sarılmalarında bulurum yüreğime binlerce deva... Yok sayamam kırılmışlıklarımı ama... Senden geliyor şimdi hepsine sevdaya dair sanki binlerce dua... Bir besmele mi lazım artık bize yoksa devamına çekilecek kutsal bir amin midir aşk tadın da ...
•
Şimdi göğe daldır gözlerini…