Uzun Süredir Aşka Düşmedim Ben...
Uzun süredir aşka düşmedim ben. Teorik bilgim pekiyi ama pratiğim oldukça zayıf bu konuda.
"Yazmak, aslında düşünmek gibidir; yalnızca daha kalıcı bir enkaz bırakırız." – Albert Camus (kurgusal)"
"Yazmak, aslında düşünmek gibidir; yalnızca daha kalıcı bir enkaz bırakırız." – Albert Camus (kurgusal)"
Uzun süredir aşka düşmedim ben. Teorik bilgim pekiyi ama pratiğim oldukça zayıf bu konuda.
Ardından gözlerine bakar ve soğuk bir okyanusun sularına düşerim çok yükseklerden.. serinletir beni, nefes aldığımın farkına varmamı sağlar...
aslında boyle seyler fazla hissetmiyorum fakat.bı ınsan haddınden fazla kırılınca ve normalınden cok uzulnce herseyı cıplak bı sekılde yazılarına dokebılıyomus..
Hasat zamanı heybeleri dolu olanlardı onlar, törensiz ve kefensiz ölüp varlıksız ve bedensiz yaşayanlardı. Yürekleri kurban olsa da hayatları destan olmuştu hani onların.
Aşka dair, Kendimizi Bulmaya Dair Birkaç Laf İşte.. Öyle Sıradan.. Fazlaca Bizden...
Aşk sizi esir alacak kadar güçlüdür. Duygularınız, dudağınızdan dökülecek sözleriniz, davranışlarınız artık sizin değil onun kontrolü altındadır. Yani Aşkın...Aşık olunca aptallaşır, çocuklaşır, hassas ve kırılgan bir hale gelirsiniz.
O karanlık gece, mübarek bir geceydi. MUM'un şevk badesiyle sarhoş olmuş pervane, mecnun gibi yollardaydı. Aşktan yüreğine düşen dertle sevgilisini anmaktaydı hep. Kaç saat geçmişti kim bilir? Gamla yüreği solmuş bir halde, hicran yastığına dayanarak yığıldı yere pervane. Hali çok kötüydü. Ölü desen ölü değil, diri desen diri
eteklerinde akşamları özlüyorum anne...dualarında gücünü özlüyorum,buklelerinde ayazları....bir gece vaktinde ellerini özlüyorum anne...
Sevgiden kaçılmaz, eninde sonunda gönül kapınızı çalacak ve mutlaka kendini hissettirecektir. Belli bir zamanı da yoktur ayrıca, ne zaman ve nerede karşılaşacağınızı bilemezsiniz..
Bir hayalin gerçekleşmesi... Ben İzmir’e geldim geleli yollara vurdum kendimi. Sokak sokak dolaşıyorum. Dilini çözmeye, ruhunu anlamaya, insanlarını tanımaya, huyunu suyunu öğrenmeye çalışıyorum.
Şimdi beni iyi dinleyin. Gözlerimin arkasındaki kum fırtınasının rüzgarını merak edenler, iyi dinleyin. Her fırsatta “Nerdesin, aklın nerde?” diye soranlar, iyi dinleyin. Dünyanın yanlızca bilinen karalardan ve denizlerden ibaret olduğunu sananlar siz dâhi iyi dinleyin. Birazdan öğreneceksiniz siz yanlızlığıma tecavüz etmeye çalışırken nerede olduğumu. Ama önce hepinizi uyarmalıyım
günlerdir beklediğim an gelmiş, sonunda onu görebilmiştim...
Farkında olmasak da herbirimiz bir şeylere karşı mutlaka bir aşk besliyoruz ve bu aşk yaşamımızın temel taşı. Peki ama biz esasında neye aşığız acaba?
Aşkladır göğün döndüğü; aşkladır yerin durduğu. Aşktır çarha koyan feleği; aşktır temcit okutan meleği. Aşktır yıldızları seyrettiren; aşktır ay ve günü devrettiren: Aşktır nebatatı bitiren; aşktır çiçekleri getiren. Aşktır kaşları keman ettiren; aşktır gamzelere kasd-ı can ettiren Dişlerimi kırdım onun aşkından; aşkla durdum namaza ki, çıkarsınlar mızrağı ayağımdan;
Hep, yorumlar üzerine yapıcı çalışmalar. Tekrar üzerine tekrar. Yok olmaya yüz tutmuş bir çiçeği, dik dursun diye boynunu iple bağlamak. İşte bunların hepsi, unutulmuş, alışkın sevgiler. Oysa çoktan ölmüş, beni gömün diye haykıran bedenlerin sevgileri.
Hadi yarım bıraktığın işi tamamla. Beni can çekişmekten kurtar. Sık son kurşunu da kalbime ÖLDÜR BENİ.