Nefretim...
aslında boyle seyler fazla hissetmiyorum fakat.bı ınsan haddınden fazla kırılınca ve normalınden cok uzulnce herseyı cıplak bı sekılde yazılarına dokebılıyomus..
"Okumak, bir insanın kendi kafasıyla düşünmesine engel olur." Arthur Schopenhauer"
"Okumak, bir insanın kendi kafasıyla düşünmesine engel olur." Arthur Schopenhauer"
aslında boyle seyler fazla hissetmiyorum fakat.bı ınsan haddınden fazla kırılınca ve normalınden cok uzulnce herseyı cıplak bı sekılde yazılarına dokebılıyomus..
O karanlık gece, mübarek bir geceydi. MUM'un şevk badesiyle sarhoş olmuş pervane, mecnun gibi yollardaydı. Aşktan yüreğine düşen dertle sevgilisini anmaktaydı hep. Kaç saat geçmişti kim bilir? Gamla yüreği solmuş bir halde, hicran yastığına dayanarak yığıldı yere pervane. Hali çok kötüydü. Ölü desen ölü değil, diri desen diri
Uzun süredir aşka düşmedim ben. Teorik bilgim pekiyi ama pratiğim oldukça zayıf bu konuda.
eteklerinde akşamları özlüyorum anne...dualarında gücünü özlüyorum,buklelerinde ayazları....bir gece vaktinde ellerini özlüyorum anne...
Şimdi beni iyi dinleyin. Gözlerimin arkasındaki kum fırtınasının rüzgarını merak edenler, iyi dinleyin. Her fırsatta “Nerdesin, aklın nerde?” diye soranlar, iyi dinleyin. Dünyanın yanlızca bilinen karalardan ve denizlerden ibaret olduğunu sananlar siz dâhi iyi dinleyin. Birazdan öğreneceksiniz siz yanlızlığıma tecavüz etmeye çalışırken nerede olduğumu. Ama önce hepinizi uyarmalıyım
Sevgiden kaçılmaz, eninde sonunda gönül kapınızı çalacak ve mutlaka kendini hissettirecektir. Belli bir zamanı da yoktur ayrıca, ne zaman ve nerede karşılaşacağınızı bilemezsiniz..
günlerdir beklediğim an gelmiş, sonunda onu görebilmiştim...
Hep Bekler İnsan,doğru Aşki Doğru Zamanda Doğru Yerde Bulmak İçi̇n.......
Aşk sizi esir alacak kadar güçlüdür. Duygularınız, dudağınızdan dökülecek sözleriniz, davranışlarınız artık sizin değil onun kontrolü altındadır. Yani Aşkın...Aşık olunca aptallaşır, çocuklaşır, hassas ve kırılgan bir hale gelirsiniz.
Aşka dair, Kendimizi Bulmaya Dair Birkaç Laf İşte.. Öyle Sıradan.. Fazlaca Bizden...
Hasretlerimiz düğüm düğüm selamlarda gizlenir ve seher yelleriyle gönderilir yar olan uzak diyarlara.
Selamların en güzeli ile başlar ve selam ile sona erer bütün mektuplar.
Heyhat!.. Ne selamlar ile rahmet dilediğimiz dualarımız, ne de satırlarında sevgi çiçekleri açan mektuplarımız kaldı.
Aşkladır göğün döndüğü; aşkladır yerin durduğu. Aşktır çarha koyan feleği; aşktır temcit okutan meleği. Aşktır yıldızları seyrettiren; aşktır ay ve günü devrettiren: Aşktır nebatatı bitiren; aşktır çiçekleri getiren. Aşktır kaşları keman ettiren; aşktır gamzelere kasd-ı can ettiren Dişlerimi kırdım onun aşkından; aşkla durdum namaza ki, çıkarsınlar mızrağı ayağımdan;
Bir hayalin gerçekleşmesi... Ben İzmir’e geldim geleli yollara vurdum kendimi. Sokak sokak dolaşıyorum. Dilini çözmeye, ruhunu anlamaya, insanlarını tanımaya, huyunu suyunu öğrenmeye çalışıyorum.
Hadi yarım bıraktığın işi tamamla. Beni can çekişmekten kurtar. Sık son kurşunu da kalbime ÖLDÜR BENİ.
Farkında olmasak da herbirimiz bir şeylere karşı mutlaka bir aşk besliyoruz ve bu aşk yaşamımızın temel taşı. Peki ama biz esasında neye aşığız acaba?
Hep, yorumlar üzerine yapıcı çalışmalar. Tekrar üzerine tekrar. Yok olmaya yüz tutmuş bir çiçeği, dik dursun diye boynunu iple bağlamak. İşte bunların hepsi, unutulmuş, alışkın sevgiler. Oysa çoktan ölmüş, beni gömün diye haykıran bedenlerin sevgileri.
Reşat Nuri Güntekin