Aynalarda Kalan 2
İnsan her aynaya baktığında geçmişine bakar bence. Aynada gördüğü yüzü ona geçmişini gösterir, bakışlardaki mana, yüz hatlarının duruşu ve çizgiler… Hepsi maziden bize birer hatıradır aslında.
"Hayat kısa, sanat uzun. Ama ne hikmetse, sanatçının eserini beğenenlerin ömrü daha da kısa oluyor." - Woody Allen"
"Hayat kısa, sanat uzun. Ama ne hikmetse, sanatçının eserini beğenenlerin ömrü daha da kısa oluyor." - Woody Allen"
İnsan her aynaya baktığında geçmişine bakar bence. Aynada gördüğü yüzü ona geçmişini gösterir, bakışlardaki mana, yüz hatlarının duruşu ve çizgiler… Hepsi maziden bize birer hatıradır aslında.
Loş bir oda, soğuk, tozlu... Bir saat duvarda, ömrün azaldığını fısıldıyor yavaş yavaş, sessizliğin içinde, sessizliğe inat.
Baş olma sevdasının moral değerleri aşındırdığı günümüzde, her koşulda , hiçbir dünyevi çıkar uğruna eğilip bükülmeyen adsız kahramanların selamı da kelamı da baş üstüne diyerek “baş” ile ilgili dilimize yerleşmiş; sözcük, söz grubu ve deyimlerden müteşekkil bir sözcük geçidiyle baş başa bırakıyorum sizi.
Cihangirlerin, cihanı titrettiği, korku egemen bir dünyada hâkimiyetin simgesi olan,(bir zamanlar) su verilmiş çelik kılıç; çoktan yerini modern zamanların daha acımasız, daha kalleş silahlarına bıraktı. Hani Köroğlu “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu.”demiş ya! Acaba bugünkü kitle imha silahlarını görseydi ne söylerdi?
Güneş kırmızı havlusunda kurulana kurulana, santim santim çıktı denizin koyu maviliğinden. Can evini bırakıp yükselmeye başladı. Gökyüzünü grisini kırmızıdan sonra sarıya boyadı. Yıldızları kucakladı, toplayıp bohçasına attı. Sonra maviler saçtı bir de beyaz bulutlar sabahın üstüne. Bir ben gördüm, bir deniz feneri, bir de Gazi Kayası açıklarından geçen
Düşlerimize yağdı peri tozları, kimimiz biriktirip sarıldı ruhuna, kimimiz buz tuttu ıssızlığında...
Dil, insanlık tarihinin başlangıcından beri bir anlaşma vasıtası olarak olarak kullanılmaktadır. İlkel kavimlerden günümüze insan, dili sayesinde vardır. Dil anlaşmayı sağladığı gibi öğrenmeyi de kolaylaştırır. Ne yazık ki her varlığı özgünlüğünden uzaklaştıran, yozlaştıran insanoğlu dilin de "i
Kanser kelimesi, her duyanın irkilerek dinlediği, lanetli bir kelime gibidir. Hastalığa yakalanmamış olanların burun kıvırarak uzaklaşmaya çalıştığı, ancak hastalığa yakalanmış olanların da kafalarında ölüm tamtamlarının çaldığı korkunç bir travma gibidir. Her iki yaklaşım da bana göre yanlıştır.
Yanakları sararmış yapraklar gibiydi
Elleri kurumuş topraklar gibi
Sen ilkbaharda solan çiçek misin be gülüm!
Hayat beklemekle geçiyor. Herkes birilerini, bir şeyleri bekliyor mutlu olmak için. Hayatta hep bir bekleyen ve beklenen var aslında.
Yalnızlığın kokusu bizi uğurlayıp sessizce kapanırdı, bir sonraki ziyarete kadar...
Artık karar verdim. Mütevazı olmak erdem değil bir hastalıktır. Kendimi bir değer olarak sunmayı, ben de herkes kadar özel biriyim demeyi bir türlü beceremedim. Özgüvenim eksik belki de, hatta aşağılık kompleksinden ölüp geberiyor da olabilirim. Koca bir ömrü tüketip bitirdim ama ben de rüzgâra karşı kırk metre işeyebiliyorum
asavvuf hayatı okuma..
Tasavvuf, insanın varlık karşısında kendisini anlamlandırması..
Tasavvuf ,içten dışa
dıştan içe yolculuk ve Hakkın muhteşem esrarını temaşa etmektir..
Mevlana çağlar ötesinden insan ve yaşam okumasıdır..
Bu hayat nasıl bir divane dolap anlamadım ya Hû... Ne şimdi geçmişe benziyor; ne gelecek şimdiye... Yaşadıklarımız yaşamımız olurken, yaşlanıyoruz hiç anlamadan...
bedenin hastalansın ruhun hep dinç kalsın. Ruhun hastalanırsa. hayatın hep yarım