Hayatta Seni Beklemek Gibi Güzel Şeyler de Var
Çünkü biliyorsun ben herkes gibi değilim.Çünkü herkesin seni sevdiği bir dünya değil burası.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Çünkü biliyorsun ben herkes gibi değilim.Çünkü herkesin seni sevdiği bir dünya değil burası.
Firkat-ı intizâr cavan çağları
Mehhebet-i leb’e yazabilmirem
Mihr-ü mah şeb-î yavan dağları
Vuslat-ı dide’ye dözebilmirem...
Evren de seslerimiz yankılanıyor ve bizi buluyor aslında.. kötü
düşüncelerimiz, isyanlarımız, beddualarımız hep bize dönüyor..
Ne var biliyor musun? aşk kelimeleriyle değil, küfürle geliyorum. bu da beni eşsiz bir tanrıça değil arsız bir sürtük yapıyor. olsun. netice değişmiyor. aşkın ve masumiyetin yitirilişini konuşmanın manası var mı hala. rol kesmek yerine racon keserim seni düzen düzene.
çünkü ben seni ana avrat dümdüz
Esip geçiyor beklediğin taze ve mutluluk verici günler.. Ellerinde, eskileri talan edip, yeniden ruhuna dokunan anıların ötesine geçen yeni seçenekler ! Anladığın, son kez uçarcasına göklerde, yanına sokulan huzurlu aşklar.. Kalbinde belirlediğin ateşten sarsıntılar..
Su kadar sevdim ellerini… Bahar kokusu sinen ellerini… Tuz tadan ellerini…
Ezberimdeki bütün cümleler, adının kapladığı yere kendini bırakacak kadar çok sevdim seni.
Sen, ılık bahar rüzgârı… Sıcak yaz kokusu… Sen deniz… Sen martı… Martı… ?
Bazen en çok istenilenler, uzun süre gerçekleşmeyenler olur. Bir konu ne kadar çok zihni meşgul ediyor, davranışları yönlendiriyor, yaşamın akışında rol oynuyorsa o kadar gerginlik ve stres yaratabiliyor. Üzerinde fazla durmayıp sadece gerekenleri yapmak, uzun süreli beklentilerin olumlu sonuçlanmasını sağlayabiliyor.
İnsanın kafasında bir adam yokken düşünecek çok şeyi oluyor.ne zaman bir adamın omzunda ağlasam. Kafamdaki boşluğa üzülüyorum.
Mefkûre hazzına vakıf olmadıkları sürece bu illet hastalık
onları yalnız bırakmayacaklardır.
benim esas merak ettiğim şey; ne zaman evlilik hazırlığı yaptığı, düğününe kaç kediyi davet ettiği,ne zaman gerdeğe girdiğiydi ve bütün bunlardan haberim olmamasıydı :))))
Sevginin tek dili yoktu. İşte anlaşıyorlardı. Sevildiğini ve kabul edildiğini biliyordu sanki. Sevgi evrenseldi. Sevgi şiir gibiydi. Sevgi ilham gibiydi. Aniden gelivermişti.
tek bir gün bile özgür bir nefes olurdu, çünkü bu esaretten başka bir şey değil
Kar yağmış şehrin sokakları ıssız. Her gün gazetesini alıp fırından yeni çıkmış, dumanı tüten ekmelerden alıp evlerine dönenler yok. Okula gitmek için servis bekleyen öğrenciler var sadece. Eskiden yürürdük okula, kar, yağmur, çamur demeden, sıkı sıkıya üstümüzü giyer, bir bere ve kaşkolla sarınıp sarmalanıp yolcu edilirdik, unutmuşum yollarda
Yüksekte yerini kabullenemeyen, ucuz hareketlere bel bağlayan, insanı tuzaklarla yakalayan.. Korkusu olmayıp, yok etmek için insandan çalan !
Hiçbir zaman gerçeği göremeyecek, giyindiği elbise zehirleri gizleyecek. Vakit geçerken, bir yıl, bir gün gibi gelecek.
Yaşamak nedir? Bu sorunun cevabını arayan birçok insan var. Hayatın anlamını ve amacını bulmak, kendini ve başkalarını sevmek, evrenin güzelliğine ve harikasına uyanmak ve evrensel bilince girmek isteyen insanlar. Bu denemede, Karsta öğretmenlik yapan İlbilgenin uyanış öyküsünü okuyacaksınız. İlbilge, hayatının rutin ve monoton olduğunu fark eder. Kendini bir
Zülfü Livaneli