'Of'lardan 'Oh'lara Yolculuk
'Of' ve 'Oh'... Bir harf insanın halet-i ruhiyesini bu kadar değiştirebilir mi... Ya da içi içten daha iyi anlatabilir mi başkaları...
"Yarının ne getireceğini bilmek için bugünün ne getirmeyeceğini bilmek yeterlidir." - Samuel Beckett"
"Yarının ne getireceğini bilmek için bugünün ne getirmeyeceğini bilmek yeterlidir." - Samuel Beckett"
'Of' ve 'Oh'... Bir harf insanın halet-i ruhiyesini bu kadar değiştirebilir mi... Ya da içi içten daha iyi anlatabilir mi başkaları...
Yüksekte yerini kabullenemeyen, ucuz hareketlere bel bağlayan, insanı tuzaklarla yakalayan.. Korkusu olmayıp, yok etmek için insandan çalan !
Hiçbir zaman gerçeği göremeyecek, giyindiği elbise zehirleri gizleyecek. Vakit geçerken, bir yıl, bir gün gibi gelecek.
Yaşamak nedir? Bu sorunun cevabını arayan birçok insan var. Hayatın anlamını ve amacını bulmak, kendini ve başkalarını sevmek, evrenin güzelliğine ve harikasına uyanmak ve evrensel bilince girmek isteyen insanlar. Bu denemede, Karsta öğretmenlik yapan İlbilgenin uyanış öyküsünü okuyacaksınız. İlbilge, hayatının rutin ve monoton olduğunu fark eder. Kendini bir
Geçmiş…
Açlık ve sefaletle mücadele eden Somali’nin İslamiyet’le tanışması Mekkeli müşriklerden kaçan Müslümanların Habeşistan’a göç etmesiyle başladı. İngiltere’nin sömürgesi haline geldikten sonra savaşlar, açlık, salgın hastalıklar ve çeşitli felaketlerle mücadele etmek zorunda kalan Somali halkı, 1984 te İngilizlerin kuzey Somali’yi, 1987 de İtalyanların güney Somali’yi işgal
tek bir gün bile özgür bir nefes olurdu, çünkü bu esaretten başka bir şey değil
Korkuyorum! Belleğimi, kimliğimi kaybetmekten korkuyorum. Evde hergün babamı ziyaret ederken, sen kimlerdensin söyle bakayım diyen babam olmaktan korkuyorum. Hâlâ kendini lise son sınıfta zanneden annem olmaktan korkuyorum.
Gelmiş geçmiş insanın işine yarayan ve derinliği olan, onu sıkıntıdan çıkarıp, istediklerine kavuşturan her ne varsa ! Eskilere takılmak, seni onlara çeken duygular ve hayatın getirdikleri..
Çocuksu hayaller, zaman geçtikçe yerini yetişkin rüyalarına bırakabiliyor. Küskünlük biriktirdiğin kim varsa önceleri önemli, sonraları üzerinde durulmayı gerektirmeyen bir hale
Umutta, sabırda öyle kolay kolay kaybedilmeyecek bir sırdır aslında her birimizin hayatında.Bu iki kelimeyi unutmadıkça ve kaybetmedikçe hayat her zaman bize gülümseyecektir...
Eğer... Keşke... Acaba...
Bizden bize ne kaldı ki
kırık dökük sözlerden başka...
Yaprakların üzerindeki ince ışık oyunları gibi, güzel bir sadelik olur gecenin rengi.. Yağmur damlaları süzülür, doldurur caddeleri iri taneleriyle.. Sıcacıktır kelimeler, yine ışıldar sevgiler..
Ruhun serinlikte oyalanır, kulakların müziğin ritmine kapılır. Akşam başka bir anlamı çağrıştırır. Dağılır zihninde kemikleşen her şey. Sonsuz bir hayaldir, gelir yavaş
duyduğum bir ölüm haberinden sonra çevremde yaptığım gözlemlerin parmaklarımdan klavyeye dökülmüş hali
Kadınlar kitap gibi dir, öyle sade sonunu okuyarak bütün kitabı anlayamasssın...
korkularını ve kaygılarını anlatan bri arkadaşım bana demişti ki, bu anlattıklarımı sana bir mektup olarak yazsaydım karşılığıdna nasıl bir mektup yazardın.? mektubu yazmıştım. ama göndermek nasip olmadı. umarım bu sayfaya ulaşıyordur ve umarım mektubunu alır. ve işte o mektup:
Zamanın ve mekânın girdabında kaybolan dimağı arındırıp, dünden bugüne kurulan köprülerin iplerini keselim ki yabancı toprakların bataklıklarında kendine yer edinmeye çalışan Sen’i tanımanın ve anlamanın derinliklerine yol alabilelim.